İlk uygarlık Fırat ve Dicle ırmaklarıyla, Akdeniz sahillerinde doğdu, gelişti, insanlık medeniyetin ilk ışıklarını burada gördü.

Gaziantep Bölgesi Fırat ile Akdeniz arasında bulunduğundan bu medeniyetin doğup geliştiği yerlerden biridir. Bundan ötürü, ilimizin her köşesi eski devirlerden kalma kaleler, çeşitli harebeler, mezarlar, yeraltı yolları ve su kanalları, bir kelime ile eski eserlerle doludur.

Gaziantep’te insan eliyle meydana getirilmiş olan, bir çoklarının üstü kalın birer esrar perdesiyle örtülü bulunan bu eserler dışında bir de tabii eserler vardır. Birinciler gibi bunlar da yıllardır zihinlerimizi tırmalayıp duran cisimleşmiş birer soru işareti halindedirler.

Eskiden beri hep duyageliriz: Şehrin güneyinde ve yakınında Karataş denilen bir yanardağ krateri bulunmaktadır. Vaktiyle bu yanardağ çalışır haldeymiş. Çevresine ateş püskürürmüş. Zamanla sükûnet bulmuş. Amma, vakit vakit ormandaki öbür hayvanları titreten bir arslan gibi homurdanır çevresini korkuya salar, bazen de yıkar yakar sonra inine çekilirmiş. O çevredeki dağa sıfatını veren, irili ufaklı milyonlarca Karataş bu püskürtme hareketlerinin mahsulü imiş.

Gaziantep jeolojik toprak ayırımın da zelzele bölgesinin dışındadır. Fakat tarih bize gösteriyor ki, vaktiyle çevremizde korkunç zelzeleler olurmuş. Rivayete göre, Karataş yakınlarında bulunan Esenbek şehri böyle bir indifa sonunda yerle bir olmuştur. Şimdi bu şehrin harabeleri durmaktadır. Sönmüş birçok yanardağlar da olduğu gibi suları yaz ayları gelince kuruyan bir de krater gölü bulunmaktadır.

Dutlukta Esembek Pınarı denilen bir kaynak var. Henüz tarihini tesbit edemediğimiz bir devirde bu pınardan alınan bir kol ara yerdeki dağ delinmek suretiyle, Şaraküstüde aynı adı taşıyan camiin yeraltı tesislerine götürülmüştür. Karataşla döşeli otuz basım merdivenle inilir, yine Karataşlarla yapılmış büyükce bir havuz, çimecek ve bir sıra yüz numaralar bulunan bu yeraltı tesisinin iniş yeri, yolun genişletilmesi sırasında caddenin altında kalmıştır.

Esembek Camii, Esembek Kasteli ve Esembek Pınarı acaba adlarını zelzele ile harabolan Esenbek şehrinden mi almışlardır? Şimdilik bu soruların karşılığı yoktur.

Gaziantep’in zelzele bölgesi dışın da bulunmasına rağmen korkunç yer sarsıntılarına uğradığına dair yukarda belirttiğimiz söylentilere karşılık; belge ile sabit olaylar da vardır.

Şer’i Mahkeme sicillerinin haber verdiğine göre, bundan 148 yıl önce aralıklarla olan bir (yer oynaması), birçok binaları yıkmış, birçoklarını oturulmaz hale getirmiş, bir hayli adamın ölümümüne ve yaralanmasına sebep olmuştur. Halk günlerce şehir dışına çadırlarda oturmak zorunda kalmıştır. Aynı âfet köylerde de yıkıntılara, can kayıplarına sebep olmuştur.

Gaziantep’te büyük taş ocaklarına (makta)’ğın halk dilinde söylenişi olarak (Metta) derler. Şehir çevresinde özellikle güney tarafta geniş mettâlar vardır. Bunların eski durumlarını bilenler hatırlarlar. Bu yerlerin durumu bir çöküntünün sonucu olduğunu açıkça gösterirdi. İşte bu mettaların 148 yıl önce olan zelzelede bu hâli aldığı bilinmektedir.

İşte zelzele bölgesinin dışında kalan Gaziantep’teki bu yer sarsıntılarını Karataş Yanardağı’nın eseri sayanlara hak vermek gerekiyor. Kraterden ara sıra dumanlar çıktığı, sesler işitildiği, eskilerden naklen gelen söylentiler arasındadır.

Karataş çevresinde üzerinde esrara perdesi bulunan ikinci tabii eser de (Mal Deliği) denilen ve yeraltına alabildiğine uzandığı ileri sürülen bir deliktir. İçerisine girip gezenlerin anlattıklarına göre, bazen ayakta, hatta eli mızraklı bir adamın rahatça gidebileceği kadar geniş, bazen zor geçilen bir koridor halinde dar bir yol yeraltına doğru uzayıp gitmektedir.

Yine anlatanların gayet safça inandıkları bir rivayete göre de Mal Deliği’nde bölgenin bütün sularının dağıldığı bir merkez varmış. Buradan bir kolda Halep’e gidermiş. Bu gizli su dağıtımı yerini yalnız bir aile bilir bu bilgi sır halinde babadan evlada intikal edermiş. Bir gün nasılsa bir çoban bu sırrı öğrenmiş fakat, öğrenir öğrenmez de hemen öldürülmüş.

Bu sözleri dinlediğim zaman aklına Julvern’in dünyanın merkezine seyhat

Okuyanlar hatıralar: Romanın kahramanları bir yanardağ karaterinde dünyanın iç bölümüne iniyor, yerlatı ırmaklarına, göllerine tepelerine raslıyor, sonra başka bir kraterde yer yüzüne çıkıyor.

Julvern’in geniş hayalinin mahsülu bulunan yeraltı macerasını kafamda kura kura önce hülyanın, sonra rüyanın kanatlarına bindim, mal deliğinden girdim Karataş’dan çıktım.

(Karataş)