(Cilt 6, Sayfa 286 dan devam)

Amerikan misyonerlerinin delâlet ve teşviki ile 1900 senelerine doğru beş on tane genç Ermeni doktor şehirde icraî sanata başladılar. Türklerde o zaman doktor yoktu. Yalnız benim çocukluğumda doktor Mustafa isminde bir doktorun hükümet veya Belediye tabibî olduğunu hatırlarım. Bir zaman sonra doktor Abbas isminde bir Türk doktor gelmiş, 1915 sıralarındada Türk olarak doktor Hamit bey Antebe geldi. 1918’de ben ihtisasımı bitirip Antepte icrayı sanata başladım. Bugün şehrimizde birkaç hastahane ve 80 kadar genç doktor şehir halkını tedavi etmektedir.

20 asrın yarısına doğru ve hassaten İkinci Dünya harbinden sonra tedavide yeni ilâçlar keşfedildi, sülfamidler ve antibiyotikler tedavide büyük rol oynadı. İntani hastalıkların çoğu tedavi edildi. Vasati hayat yükseldi. İkinci Dünya harbine iştirak etmemek talihine mazhar olarak nüfusumuz arttı. Şehrimizde bu talihin iyiliğine uğradı ve bizim de nüfusumuz arttı. Birinci dünya harbinden evvel 20 bini Ermeni olmak üzere 80 bin nüfusumuz varken bugün 150 bine yakın nüfusumuz vardır.

ŞEHİRDEKİ GELiŞME

Şehir üç misli büyüdü, Karşıyaka, Saçaklı, Çıksorut, Sarmısak tepesi ve daha başka yerler evlerle doldu, şehir bu suretle çok büyüdü. Yalnız bu büyüme plân dairesinde midir, yoksa kötü ur gibi mi büyüdü orasını bilmiyorum. Garbe doğru bahçeli evler ve şose boyunca modern ev ve apartmanlar yapıldı ve yapılıyor. Bunlar şehri süsledi. Şehrin büyümesi nisbetinde sanayi de inkişaf etti. Vaktiyle Ermenilerde imrendiğimiz sanatları daha fazlası ile Türkler elde ettiler ve bu sanatlar insana gurur verecek derecede tekamül etti. Evvelce söylediğim gibi İstanbula tahsile gitmek birkaç ailenin çocuklarına nasip olmuş iken bugün İstanbul’da Ankara’da bir irfan ordumuz var. Birçok gençlerimiz Avrupada tahsil ediyor. Bunların bilgisinden memleketimiz feyiz görecek. İlk tahsilde de çok fert var. İlk mektep adedi günden güne artıyor. Fakat bu terakki bu inkişaf bizi tatmin edemez, daha çok tahsile ihtiyacımız var. Daha çok ilerlemeye mecburuz. Yürümeyen düşer.

Peygamberimiz: "iyiliğe doğru iki günü müsavi olan yani dünkü günden daha ileri gitmeyen zarar etmiş, aldanmıştır diyor. Hülâsa, şehrimiz bir asır evveline rağmen çok farklı olmakla beraber garp şehirlerine benzemekten çok uzaktır. İleri hamleler yaparsak gelecek nesillerimiz mes’ut günler görecektir.