(Cilt 8 Sayfa 279'dan Devam)

kısa süreli bir regasyonu, bir transgrasyon ile birlikte ince çok renkli şeyi ve kumların sabun suyu formasyonu dibinde depozisyonunu takibetmiştir. Böylelikle epikontinental deniz yeniden teşekkül etmiş ve Tut-Kâhta pozitifini kaplamıştır.

Depozisyonel vaziyette esaslı değişiklik, Bozova marnında terrijen kil elemanlarının zuhur ettiği Kampaniende başlamıştır. Açık denizle tam irtibat sağlanmış ve oldukça zengin mikrofosiller meydana çıkmıştır.

Bu devreden önce fondingli ve sedimantasyonsuz bir süre geçmiş olmalı ki, litolojik değişim kesik olarak müşahede edilmiş ve antiklinai zirvelerde (örneğin, Bafliyûn’da) glaukonit, fosfat yumruları ve hattâ esas kalkerin yer değiştirmiş çakıl taşları genel olarak zuhur etmiştir.

Kil detritus, behemahal derin su ofiolit «trougb» larında mütemadi hareket ve volkanik faaliyetlerin yer aldığı kuzeybatıdan gelmiştir. Aynı şekilde plâtform üzerindeki farklı tasman hareketleri Kermav grupu marnlarının muhtelif kalınlıklarda olmasını intaç etmiştir. (Örneğin Aksu antiklinalinde 1300 m. Aril-l kuyusunda 700 m. Seger antiknalinde 863 m.)

Ofiolit esas entruzif kitlesi muhtemelen Alt Mestrihteinde Gazıantep-Urfa plâtformunun kuzeybatı sınırına yerleşmiştir.

Lâkin, yukarıda da zikredildiği veçhile, Gaziantep mıntakasında sahre tipleri oldukça sarih bir dağıtım veya sınırlaşma arzetmekte, bu da jeolojik geçmişlerine ışıp tutabilmektedir. Bu mıntaka etüd için bilhassa cazip görünmektedir, zira Tersiyer, Toros orojenleri nisbeten bozulmamış bir sahadır.

Ofiolit kompleks çekirdeğinin halen Sakarya-Belveren yükseği tabir edilen, homorjen gabroik kitleden teşekkül ettiği sanılmaktadır. Bu kitlenin terkibi o kadar kaba tanelidir ki, Dubertret ve sair kimselerin nazariyelerine ilâve edilmek üzere, entruzif menşe bir hipotez olarak vazedilmelidir.

Narı gövde o kadar geniştir ki, «kök zon» tabiri bu durum için kifayetsiz kalmıştır.

Kaba narî malzemenin bu cesim kitlelerini içine alabilecek bir durum lakolitik veya lopolitik tipte tulî bir entruzyon olabilir. Bu durum diğer taraftan megnetik farklaşmayı da meydana getirebilmekte ve Maraş-Malatya yolunda Erkenek civarında görüldüğü veçhile, bu kabil granodioritik kitlelerin bandaj veya izolasyonunu gerektirmektedir.

Kızıldağ arama sahasının batı ucundaki ofiolitik kompleksin sathi tetkiki dahi, kuzeydoğu cihetine dalan bir kuzeydoğu-Güneybatı yönlü antiklinorium intibaını vermiştir.

Mezkûr strüktürün çekirdeği homojen gabroik sahreden müteşekkildir. Bu durum strüktürün her iki kanadı ve üstünde afanitik kalkerler ve pişme ile pembeleşme alâmetleri gösteren çertler halinde tezahür etmiştir. Bu entervalden ayrılma bir fosilli kalker diliminin triasik olduğu müşahede edilmiştir. Bunu müteakip, yekdiğeri ile ilgili sedimanlar, serpantin kitle ayrıntıları ve egzotik bloklar karışımı önce gelmek üzere, üstte bir lâvlar tabakası müşahede edilmiştir.

Bu mahdut müşahedelerin pek izhari mahiyetteki ve basit evrimsel tefsiri aşağıdadır:

(i) Triasik veya daha önce başlıyan fay hareketleri ile control edilmiş kuzeydoğu-güneybatı tabaka veya tabakaların tulü geniş çapta ve üst kabuk halinde göçüşü. Bunun neticesi olarak da, eskisinden farklı olarak yeni bir fasies muhiti teşekkül edebilmesi ve afanitik kalkerler ile radyolâritlerin teraküme başlıyabilmeleri.

(ii) Bu cins sedimentasyonun sürekli olarak üst Kretase’ye kadar devamı ile muhtemelen devre sonuna doğru spilitik lavların ektruzyonu.

(iii) Oldukça az derinlerde tulülokkolitik yahut lopolitik düşük suhunet entruzyonu ve bunun tevhit ettiği sedimanter örtü kemrleşmesi ve gravite kayması.

(iv) Narı ve sedimanter dolgunun eski yerlerinden tektonik sıkışma neticesinde kısmen atılması ve Kampanien-Mestrihtiende bunların «avant pay» kısma göçüşü.

Mücavir avanpei’de, ofiolitlerin tektonik sıkışma neticesinde atıldıkları faraziyesi, tutmamıştır, zira orada bozova marnları ve Esas kalker tektonikle etkilenmemiştir. Bu itibarla, göçme olayını esas itibariyle entruzif kitlenin sedimanları kaldırma vakıasına bağlamak, kabili münakaşa olabilir.

Tersiyer

Gaziantep-Urfa plâtformunun ortasına doğru, Pleesenden Oligosene kadar, sedimantasyon hemen kesilmeksizin devam etmiştir. Tebeşir ve tebeşirli kalkorlerin depozisyonu esnasında burada açık neritik deniz bol miktarda deniz canlılarını yaşatmıştır.

Sarıkaya-Belveren yükseğine doğru durum daha da kesafet peyda ettiğinden, hareketler sade ofiolit kompleske inhisar etmemiş, fakat aynı zamanda kuzeybatıda bir “statü nascendi” halindeki Toros orojenine de müessir olmuştur.

Çarpın ve Belveren kalkerlerinin transgresyonunu müteakip, kuzeybatından hareketli kuvvetler Sarıkaya-Belveren yüksekliğine kuzeydoğu-güneybatıya sürmüştür.

Gaziantep rejyonunun kuzeybatısında (muhtemelen Tauridlerde) önemli bir kabartının teşekkül ettiği ve böylelikle ofiolitler ve fetit (?) Porme-Karbonifer kalker ve dolomitlerin yükseldiği ve seri erozyona mâruz kaldığı ileri sürülebilir. Ayni zamanda plâtformun Kilis kesiminde cüz’i volkanik hareketlerin vuku bulduğu Çengin basaltıldan istihraç edilebilir. Post-rojenik erozyon, Belveren ve Karabıyıklıya kadar erişen Gercüş kongloemralarını hasula getirmiştir.

Alt Eosen hareketlerini müteakip geniş şümullü Midyat transgresyonu Sarıkaya-Belveren yüksekliğinin sularla kaplanmasına sebep olmuş ve Tauridlerin Olugo-Miosen orojeninden önce sinorojenik fliş fasiesin teşekkül etmiş olduğu “foredeep” e doğru uzanmıştır.

Paleosen/Alt Eosen hareketlerin Çarpın ve Yamaçoba’da izleri görülmüştür. Burada Çarpın formasyonunun pembe kalkerleri kuzeydoğu/güneybatı eğilimi olup, doğu-batı eğilimli üstteki Midyat Grupunun basal dolomitleri ile bariz açısal diskordana göstermiştir. Kuzeyde, Haydarlı formasyonunun aynı şekilde kuzeydoğu-Güneybatı eğilimli olduğu ve Ağacalarda doğu batı eğilimli Kızıldağ kalkerleri altında kaybolduğu göıülmüştür.

Orta Eosenden Oligosene kadar sedimantasyon Gaziantep Urfa plâtformundaki hafif tasmanla aynı zamanda vukubulmuştur. Bununla beraber, Sarıkaya-Belveren yükseği oldukça rijid kalmış ve ilk Orta Eosen transgresyonunu müteakip fasies tercihan bozulmuş ve littoral iken paralik duruma

(Devam edecek)