28/08/1971 günü avukat yazıhanemin telefonu çaldı. Telefonun öbür başında Adana müzesi müdürü tarihçi ve arkeolog Aytuğ Taşyürek sesleniyor, Gaziantep müzesine gelmemi istiyordu. Hemen bir dolmuşa atladım, dinamik ve şakrak Aytuğ’a koştum. Aytuğ’un yanında Jorj Vağner adında bir Alman genci vardı. Almanya Müster Üniversitesinde tarih asistanı olarak tanıttığı genç Komagene tarihi üzerinde bir doktora tezi hazırlıyormuş. O sırada yanlarında bulunamayan Bon Üniversitesi asistanlarından (Hans Hellenkenper) adında bir Alman arkadaşı daha varmış. Buda Güneydoğunun ortaçağ tarihi hakkında doktora tezi hazırlamakla meşgulmüş. Benden Yavuzeli ve Araban hakkında hayli bilgi aldılar. Vağner çantasından çıkardığı Almanca ve türkçe basılmış haritalara gezecekleri yeri işaretledi. 29/08/1971 günü birlikte Araban ve Yavuzeli yönüne gitmek üzere kararlaştırdık. Bu sırada yaptığım öneri üzerine Bölgeyi çok iyi bilen sayın Özel İdare Müdür yardımcısı Müslüm Ateş'in de bize katılması uygun bulundu.

29/08/1971 sabahı bir gün önce verdiğimiz karar gereğince Suburcu'nda Şengül kahvesinde buluştuk. İlkin Aytuğ, sonra Müslüm Ateş geldiler. Buradan Almanların kalmakta oldukları otele gittik. Otelln gazinosunda bizi bekliyorlardı. Aytuğ burada önce Hans’la sonra (Sencer Şahin) adında bir gençle tanıştırdı. Elbistan’lı olan Sencer Şahin, Münster Üniversitesinde asistanmış. Almanlara yardımcı olarak gelmiş, Sencer ana dili gibi Almanca konuşuyordu.

Almanlardan her birinin rahatlıkla beş kişi taşıyabilir yapyeni bir arazi otomobilleri vardı. Otomobillerin arkasında ve göksünde eşya konacak yerleri vardı. Yolculuğa çıktıktan sonra öğrendik ki; bu otolar manevra yeteneği ve çekme, tırmanma gücü bakımından çok elverişli araçlardır. Bunların yapıldığı fabrika parasız olarak deneme için emanet vermiş.

Aytuğ, Müslüm Ateş, Hans bir otomobilde, Sencer, Jorj ve ben diğerinde olmak üzere hareket ettik. Aytuğ ve Sencer direksiyon bilmekte isede otomobilleri Almanlar kullandılar. Yanlarında fotoğraf makinaları, pusulalar, termoslar, ecza kutuları, çeşitli defter kalem, kağıtlar, haritalar bulunmaktaydı. Çantama yolculuğun değerli azığı peynir ekmek yerleştirmeyi unutmadım.

Saatlerin akrebi yedinin üzerine yaklaşırken tekerlerimiz Gaziantep Yavuzeli şosesi üzerinde dönmeğe başladı.

Dülük Keber Sultan Murat Yolu

Yavuzeli yönüne doğru ilerlerken yolda rastladığımız tarihi yerler hakkında bilgi veriyor, Sencer Almancaya çevirerek Jorj’a anlatıyordu. Dülük köyünü solumuzda bırakıp geçerken bugün üstü bağlar ve çeşitli ağaçlarla kaplı bulunan Keber tepesini göstererek eski Dülük şehrinin burası olduğunu, bugün Gaziantep şehrinin su ihtiyacının bir bölümünü sağlayan Pancarlı kaynağından buraya getirilen suyun yolu ve su deposunun kalıntısının bulunduğunu, Keberle köy arasında, demiryol istasyonunun bulunduğu yerdeki toprak kazısında geniş bir mozaik alanına rastlandığını anlattım. Bedirkent köyünü geçip Karakuyu köyüne yaklaşırken köyün Günedoğusunda ormanlar içinde ayni yöne doğru uzanan bir yolu işaret ederek bunun Rumkale’ye gittiğini, halkın Rasaf, Sultan Murat yolu deye adlandırdığını belirttim. O zaman Jorj bu çevrede eski çağlardan kalma ana bir yolun bulunduğunu söyledi. Bu eski yol belkide rasafın geçtiği yoldur.

Merzimen Suyu Merziban Kalesi

Otolarımız Merzimen vadisine doğru inmeğe başlamıştı. İki tarihsel höyükle iki dere birde batıdan doğuya doğru uzanan bir dağ görünüyordu. Biraz sonra solumuzda kalacak olan Merzimen suyu, Halilbaş Hüyüğü, yine biraz sonra Akdeğirmen önünde üzerinden geçeceğimiz Koçlu deresi, Cingife hüyüğü vadinin kuzeyini sınırlayan Karadağ hakkında bildiklerimi anlattım. Merzimen’in aslı İran genel Valilerine verilen Merziban’dan geldiği sanılıyor. Haçlı seferleri hakkında yazılmış vekayinamelerde adı geçmektedir. Ancak Merzimen kalesinin yeri kesinlikle işaret edilmemiştir. Bunu ancak arkeolojik kazılar ortaya koyacaktır.

Tarihsel Merzimen kalesinin yeri Halilbaş Hüyüğümü yoksa Cingife Hüyüğümü olduğu haklımdaki şüphe ve kararsızlığımı, düşündüklerimi anlattım.

Halilbaş Hüyüğü, Acem hüyüğü köyünün hemen kuzeyinden çıkıp bu yöne doğru akan Merzimen suyunun, sol kıyısında, batıdadır. Bu hüyüğün içinin tonoz yani kap çatılı bir bina olduğu bilinmektedir. Batısında bir kaç tane 5-9 lahitli kaya mezarları yer almaktadır. Köyün Yavuzeli şosesine bağlayan yolun iizerinde Merzimen suyu üstündeki köprünün temelleri kazılırken su yolu olan künklere rastlanmıştır. Hüyüğün çevresinde sütun başlık ve kaidelerine rastlanmaktadır. Birkaç yüz metre batısında kaşmer dağı eteğinde topraktan çıkmış mermer bir lahdin kimi açık gözler tarafından uçurulduğu söylenir. Yine hüyük çevresinde bol miktarda seramik kırıklarına rastlanmaktadır. Kuzeyinde Cihanbeyli adında oldukça geniş bir ören bulunmaktadır. Yıllardır bu yerin bir kez açılıp gözden geçirilmesi için yazıp çizmelerimiz, çabalarımız boşa gidiyor.

Cingife Çengi Fengi

Cingife hüyüğü Gaziantep şehri mahkeme kayıtlarında Cingife Fengi olarak geçmektedir. Çengi bilindiği üzere saz çalan, türkü, şarkı, okuyan demektir.

(Devam Edecek)