Koçu bey risalesine göre, Gaziantep On yedinci asırda Maraş Beylerbeyliğine bağlı bir sancaktır. [1] Eğer ara yerde idari başka bir değişiklik olmadı ise bu durum 1245 (1829) yılına kadar devam etmiş, bu tarihte Maraş’tan alınarak Halep’e bağlanmıştır. Bu olayı Halep Valisi Ali Paşa’nın Antep Naibi, müftüsü, Nakıpül eşrefi ve ayandan Haci Sadık bey [2] ile diğer memleket ileri gelenlerine hitaben yazdığı 21.Şaban 1245 (15 Şubat.1830) günlü buyurultusundan anlıyoruz. [3] Buyurultunun bugünkü dille özeti şudur:

«Halep valisi devletlu Ali Paşa efendimizin buyrultusudur.

Antep sancağının Halep’e bağlanarak uhdemize verildiği gelen padişah emrinden anlaşılmıştır. Osmanlı devletinde eskiden adet olduğu üzere tembihatımızı bildirmemiz için bu tarafa gelmeniz hakkında Halep divanından çıkan işbu buyrultu mühürdarımız Hurşit beyle yollanmıştır. Buna göre iş yapınız. Aykırı hareketten çekininiz.»

Sicillerde, buyrultuda geçen padişah emrine raslamadım, Halep şer’i mahkeme sicillerinde bulunsa gerektir.

Şer’i mahkeme sicillerimizin üç numaralı haşiyemizde yazılı aynı cilt ve sahifesinde bu idari değişiklikle ilgili 19 Şaban 1245 (13 Şubat 1830) tarihini taşıyan bir buyrultu daha vardır. Vesikanın baş tarafında (Halep eyaleti valisi şanı yüce devletli Ali Paşa’nın mektubudur) ibaresi yazılıdır. Bu mektup yukarıda sözü geçen memleket ileri gelenleri ile mütesellim tayin edilen Ali ağaya hitap etmek üzere iki bölümdür. Birinci bölümde Mutedil tavırlı iyi yol sahibi ayandan eski hazinedarı Ali ağa’nın mütesellim tayin edildiğini, şeriyata ve kanuna uygun emirlerine itaat edilmesi ikinci bölümde memleket ileri gelenleriyle anlaşarak halkın iyi idaresi şeriyate uyulması, zülüm yapılmaması, fesat ehline fırsat verilmemesi bildirmektedir.

Yukarıki iki vesika ve bundan sonra gelen ferman ve buyurultular açıkça gösteriyorki Gaziantep 1830 başlarında idari bir değişikliğe uğramış, yüzyıllar boyu bağlı bulunduğu Maraş’tan alınarak Halep’e bağlanmıştır. Bunun sebebi nedir? Bu sorunun cevabını başka bir yazıma konu yapacağım. Ancak bir noktayı açıklamak istiyorum:

Antep 1830 başlarında Halep’e bağlanmış olduğu halde başta ciddi bir eser olduğunda kimsenin şüphesi bulunmuyan İslam Ansiklopedisi olmak üzere tarihçemizden bahseden eserler bunu tarihi niçin 1818 olarak göstermektedirler?

Sicillerde bazı vesikalar vardır ki, Antep’in Halep’e bağlanışını 1818 olarak gösterenlere hak verdirir mahiyettedir. Zira 1233-1234 (1818-1819) tarihlerini taşıyan ve çeşitli konulara dokunan ferman ve buyurultular Halep Valiliğinden gelmiştir. [4] Fakat bir süre sonra ferman ve buyurultular 1818’den önce olduğu gibi yine Maraş’tan gelmiye başlamıştır. Bu karışıklığın sebebi nedir? Kafamızı işgal eden bu sorunun cevabını yine sicillerde bulmaktayız.

Altında tarih bu unmuyan ve Halepten yollanmış olan bir buyurulluda şu satırları okumaktayız. [5] (Ancak Antep sancağı dahili eyalet olmayıp berveçhi iltizam Mart iptidasından Şubat gayesine kadar uhdei iltizamımızda olmaktan naşi). Bu ibareden anlıyoruzki Antep 1818 Martı’nın başından 1819 Şubatı’nın sonuna kadar Halep Valisi Hurşit Paşa’nın emrinde kalmıştır. İşte tarihçileri yanlışlığa sürüklüyen bu geçici idare halidir. Yoksa Antep’in Halep’e bağlanmak suretiyle uğradığı idari değişiklik 1818’de değil 1830’da olmuştur.

Şimdi dilimizin ucuna bir soru geliyor. Bu geçici idareye niçin lüzum görülmüştür. Buna kesin bir cevap veremiyeceğiz. Ancak tahmini bir görüş ileri sürmek mümkündür.

Geçmiş devirlerde Halep şehrinin en büyük derdi içme suyudur. Hurşit Paşa Antep idaresini eline aldığı zaman ilk işi Cağdın köyünde Akpınar adiyle anılan sonra kendinin namına izafetle Paşa Pınarı denilen kaynağın suyunu Halep’e akıtmak olmuştur. Hurşit Paşa bu iş için Antep’e gelmiş pınar suyundan tarlaları istifade eden birçok kimselerin suyun alınmasından doğacak zararları peşinen tanzim ettikten yani bir nevi istimlak muamelesi yaptıktan sonra Halep’e akıtılmıştır. [6]Hurşit Paşa’nın bu geçici idaresi zamanında şimdiki ticaret sarayının yerinde bulunan Nakşibendi tekyesini yaptıran Uşaklı Mehmet ağa mütesellim olarak görev yapmıştır. Sonradan paşa unvanını alan Mehmet ağanın Antep mütesellimliğinden önce Hurşit Ahmet Paşanın kethüdası olduğu anlaşılıyor.

Hurşit Ahmet Paşa Halep valiliğinden önce sadrazamlık etmiş sonra da Mora valiliği yapmış ve bu vazifede iken ölmüştür.

Antep 1830 tarihinde Halep’e bağlanmış olmasına rağmen Maraş mutasarrıfı Süleyman Paşa’ya yollanan 2 Muharrem 1249 (23 Mayıs 1833) tarihli fermanda Antep Avariz [7] bedellerinin tahsili istenmekte, Süleyman Paşa’nın 5 Sefer l249 (25 Haziran 1833) tarihli buyurucusunda Seyit ağa zade Mehmet bey cizyedar tayin edilerek imdadı hazariye veıgisinin tahsili istenmektedir. [8] Bu hal idari bir değişikliğe alamettir. Hemen hatırlatırızki bu tarihte Halep ve Antep Mısırlı İbrahim Paşanın işgali altındadır. Yukarıki buyurultu ve ferman o zaman Maraş’ın Mısırlıların işgaline düşmediğini göstermektedir. Böylece Antep bir taraftan İbrahim Paşa’nın hükmünde iken bir yandan da padişah ve onun Maraş Paşası ile haberleşmektedir. Böyle ikili idare Fransızların Gaziantep’i işgalindede olmuştur. Köylerde bir yandan işgal idaresinin öbür taraftan da kuvayı milliyenin jandarma ve tahsildarları faaliyet göstermişlerdir.

Antep Maraş’a bağlı iken Sancak idi. Gelen ferman ve buyurucularda (Antep Sancağı ve ona bağlı kazalar) ibareleri geçmektedir. İslam Ansiklopedisinde [9] Antep’in Halep’e bağlanmasıyle kaza olduğu yani idari taksimat yönünden derecesinin düştüğü kayıtlıdır. Ancak yine şer’i mahkeme sicillerinde kayıtlı 27 Cemaziyelahir 1247 (4 Ekim 1831) tarihli [10] buyurultuda Halfeti kazasının Antep’e bağlandığını okuyoruz. Bir kazanın diğer bir kazaya bağlanması düşünülemediğine göre, Antep’in Halep vilayetine katıldıktan sonra da derecesi ilçeden yüksek yani sancak olması gerekiyor. Belki daha sonra bu derece indirimi olmuştur.


[1] Sahife 101.

[2] Meşhur Battal beyin babasıdır.

[3] Şeri mahkeme sicilleri cilt 142 sahife 63.

[4] Şeri mahkeme sicilleri cilt 141 sahife 1,12,16,21,23.

[5] Şeri mahkeme sicilleri cilt 141 sahife 70.

[6] Şeri mahkeme sicilleri cilt 141 sahife 1,21.

[7] Avariz: Olağan üstü hadiseler sebebiyle halktan salyan suretiyle mevcut vergiler dışında toplanan para.

[8] Şeri mahkeme sicilleri cilt 142 sahife 365.

[9] Cilt 2 sahife 66.

[10] Şeri mahkeme sicilleri cilt 142 sahife 278.