Sayın dinleyenlerim,

Bu konuşmamda Gaziantep camilerinden bahsetmek istiyorum. Ancak konuya girmeden önce kısaca önemli saydığım bir noktaya dokunmak gereğini duydum.

Söz birliğiyle belirtildiğine göre İslam memleketlerinde gerçek müslümanlık bütün samimiyet ve heyecanıyla Türkiye’de yaşamaktadır. Bunun nedenini İslâmîyetin telkin ettiği ahlâk düsturlarının Türklerin millî karakterlerinde, binlerce yıl öncesinden sürüp gelen eğitim görüşlerine uygun olmasında aranmalıdır.

İslâmiyet, doğduğu Arabistanda bile yıllarca mücadelelerden çabalamadan sonra kişi kişi, kasaba kasaba pek ağır yerleşmesine karşılık Türklerin kitle halinde İslâm oluşlarının asıl sebebi budur. Yoksa, Türkleri ne Emevilerin Horasan Valisi Haccaç Zalim’in şiddeti, ne de ünlü komutanları Kuveybenin askeri dehası müslüman etmiştir.

Halifelerin, Mısır ve Suriyenin Haçlı seferlerinde casusluk etmek, gönüllü asker vermek, erzak ikmallerine yardım etmek suretiale müstevlilere hizmet ve İslâmlığa ihanetlerine rağmen Hazreti Muhammedin adını kurduğu büyük dini Türkler korumuşlardır. Bu bakımdan İslâmiyeti Araplar kurdu. Fakat Türkler yaşattı diyenlerin sözlerindeki gerçek payı büyüktür. Türkler yalnız topluca İslâm olmakla, Haçlı ordularına karşı müslümanlığı korumakla kalmamış, başka İslâm memleketlerine nisbetle en büyük ve en çok Müslüman mabet ve milesselerini kurup yaşatan bir ümmet olmuşlardır.

Bu müslüman ve Türk şehri olan Gaziantep bunun örneklerinden biridir.

Evliya Çelebi Gaziantep’i ziyareti sırasında burada 840 mihrap bulunduğunu kaydeder ki, kaç Arap şehri bu mertebeye erişebilmiştir?

Gaziantepte onikinci yüz yılın ilk senelerinde yani, Haçlı seferlerinin ortalarında 9 cami ve 120 mescit bulunuyordu. Osmanlı Devrinin yükselme çağı İslâmlığında yükselme devri olduğundan mabet sayısı yukarıda verdiğimiz sayıya ulaşmıştır. Şehir hudutlarının gelişmesi nüfusun artması, yeni yeni camiye mescitlerin kurulmasını zaruri kıldığı gibi; eskiden küçük birer mescit halinde olanlarda genişletilerek cami sayısının artmasını sağlamıştır. Böylece 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru Gaziantepte cami sayısı 38’e yükselmiştir.

Savaşta bir çoklarının yıkılması şehrin imarı, caddelerin genişletilmesi gibi sebeplerle, bunlardan bir bölümü ortadan kalkmış fakat yerine yenileri yapılmıştır.

Bugün Gaziantep Türk Kültürünün en kuvvetli merkezlerinden biri olduğu kadar İslâmî duyguların da canlı bulunduğu bir yerdir. Gaziantepte İlk yapılan İslâm mabedinin Ömeriye Camii olduğu söylenir. Belgeler söylentiyi doğrulamaktadır. Bugün üzerinde en eski kitabeyi taşıyan cami Ömeriyedir. İkincisi ise Boyacı denilen Kadı Kemalettin Camiidir. Eyyuboğlu Ali Nacar ve Tahtani Camii ile Bey Camii de eskilerdendir.

Bugünkü büyük camilerimizden bazılarının vaktiyle küçük birer mescit olduklarını sonradan büyütüldüklerini biliyoruz. Bunlar arasında Alaiddevle-Ali Nacar, Handani ve Hacı Nasır camilerini sayabiliriz.

Genişletilsin, genişletilmesin hemen hemen bütün camilerimiz zaman zaman onarılmış, asıl kurucusundan ve yaşaması için vakıf tesis eden kimselerden başka hayır sahipleri tarafından da yararlarına gelir getiren mallar bırakılmış bazan geliri evlada şartedilen vakıflarda da camiler lehine hükümler konmuştur. Camilerimizin bir bölümünün yapılışına dair ibretli, hüzünlü, hoş hikâyeler vardır. Bu hikâyeler ayni zamanda mahalli folklorumuzun renkli birer yaprağını teşkil ederler.

Camilerimizin içinde üzerinde topladığı mistik rivayetler kadar, mimari bakımından da en ilgi çekici olanı Şeyh Fethullah Camiidir. Bu camiin asıl enterasan yönü Ermenilerin Gaziantepte bulundukları sırada bu mabedimize ve kurucusuna yanı başındaki hamama karşı olan inanç ve bağlılıklarıdır.

Bizim İkinci Halife hazreti Ebu Bekir evladından keramet sahibi bir veli diye saygı ile andığımız Şeyh Fettullahı Ermeniler (Sürp Ağya) adını verdikleri bir aziz olarak tasdik ederlerdi. Bizim gibi onlar da hamamının suyundan şifa ararlardı.

Şeyh camii hastahane, Çınarlı dediğimiz Bey camii ise zorlu bir savunma cephesi olarak yalnız dini bakımdan değil, müdafaa tarihimiz yönünden de bayraklaşmışlardır.

Geçmiş yıllarda camilerimizin hücreleri ve sofaları birer okul görevi yapmışlardır.

Halen 34 camiimiz faaliyettedir. Bunlardan Saçaklı, Karşıyaka, Yeşilova Ulucanlar sonradan yapılmış, harpte yerle bir olan Çınarlı ve Şahveli camileri yenibaştan inşa edilmiş hemen hemen bütün camiler teker teker elden geçirilmiş, bir kısmının yıkılan minareleri yenilenmiştir. Eyyuboğlu, Tahtani, Handan bey, Ali Nacar Camileri yeniden yapılırcasına onarılmışlardır.

Son yıllarda Türk Tepenin üstünde ve Çamlı mahallesinde de birer cami inşa edilmiştir.

Minarelerimizde parlayan alemler deki hilâl ve Lafzı Celal gibi Türklüğün ve müslümanlığın ebediyete kadar yücelerde parlamasını Tanrıdan niyaz ederim. Hoşça kalın sayın dinleyenlerim.

Cemil Cahit GÜZELBEY