Soyluluk (Asalet) sözcüğü hakkında ki ayrı düşünce ve görüş bulunmaktadır. Kimileri bununla geçmişte ve halen memlekette söz sahibi zengin tanınmış köklü aileleri kastedelir. Bir kimse ahlaksızlığın her çeşidini yapsa bile böyle bir aileye mensup bulunması dolayısıyla asildir. Kimilerine göre soyluluk (asalet) cibilli değil kişiseldir. Soyluluk faziletli insanlık halidir.

Ali Budak her iki düşünce ve görüşe göre de sözcüğün gerçek ve bütün salamıyla soylu bir adamdı.

Ailesi 150 yıl bu memleketin kaderinde çeşitli surette rol oynamış, Cami, mescit, medrese, çeşme gibi dinsel ve sosyal yapıtlar meydana getirmiş, bunların yaşamaları için nice mal mülk adamıştır.

Öbür yandan din, ahlâk va hukuk kurallarınca iyi olarak nitelenen ne varsa, ne biliyorsak hepsi onda olgunluk halindeydi. Kibardı, alçak gönüllü idi, cömertti, hoş görürlü idi, merhametli idi, vefalı idi Dindardı, yurtseverdi.

Bu günkü toplumumuzda bütün bu nitelikleri kendinde toplamış kaç kişi bulabilirsiniz.

Ali Budak’daki bu ruhsal olgunluluğun en yüksek seviyeye erişen insani nitelik ve terbiyenin nedeni yukarıda işaret eylediğim gibi onun kökten gelme soyluluğu kadar çocukluk ve delikanlılık çağlarında karşılaştığı çeşitli zorluklardır. Bunların başında (analı babalı öksüz) lüğü yer alır. O, bu zorlukları yenmek çetin yaşantı engellerini aşmak için insan üstü bir sabır ve tahammül göstermiştir. Fakat bu sıkıntılı yıllar geride kaldığı vakit ortaya müstesna olgunlukta bir insan çıkmıştır.

5.11.1969