FOTOĞRAF 2: Esad Hasırcı

(1)

Amansız bir derde kaptırdık seni,

Gurbette can verdin ilinden uzak.

Bir sessizlik duydu son nefesini,

Su veren olmadı belki son bardak.

Daha gençliğine doymadan yaşın,

Korkunç bir bulutla örtüldü başın,

Bir kaya parçası bak mezar taşın,

Artık son yarındır şu kara toprak.

Yeşermiş üstünde yabanî çiçek,

Ziyaretçin yalnız baykuşla bücek,

Gel ağam gel bizim illere göçek,

Ağlayanın dolu yola bakarak.

Ölümüne halâ varmıyor dilim,

Sensiz memlekete nasıl dönelim?

Bilmem hangi yüzle ah görünelim?

Bîkes ihtiyara yalnız olarak.

Gönlümde hatıran kanıyor Esad,

Gençliğine bağrım yanıyor Esad,

İçi dağlanarak anıyor Esad

Kabrinde diz çöken zavallı Emrak.

1 Nisan 938

Cemil Cahit GÜZEL

____________________________

(1) Esad Hasırcı oğlu ailesine mensup zeki, halim çok dürüst ahlaklı bir gençti. 1937 senesi martının 31 inci günü Ankara Hukuk fakültesi ikinci sınıf talebesi iken anî olarak gözlerini hayata kapadı.

Mektebe kayd oluşundan daha iki ay geçmeden doğru sözü, temiz özü, ciddî ve samimî hareketleriyle derhal nazarıdikkati celbetti. Fakülte talebe cemiyetinin idare heyetine seçildi. İkinci sene intihabında bu mevkii daha büyük bir rey farkiyle kazanarak Ölümüne kadar muhafaza etti.

Onun muhiti üzerinde bıraktığı hüsnü tesire misal için şu kâfidir: Fakültede hiç bir talebe hatta profesör için onunki kadar muazzam cenaze töreni yapılmadı. Temyiz reisleri, mebuslar, profesörler onun mezarı başında, içli ve samimî gözyaşı döktüler.

Esad hazır cevaplığıyla Ağa merhumun akrabası olduğunu ve taşıdığı soy adının hafızalar üzerindeki tesirini idame ettirecek kudretin varisi olacağını hatırlatırdı. Fakat ne çare...

İTİZAR:

Bu yazının Esadın 1 Nisan’da defnedilmesinden ötürü Nisan nühasmizde derci kararlaştırılmışken fotoğraf klişesi vaktında yetişmediğinden bu nüshaya bıraktık.