86-87 inci sayıdan devam.

4- Şiir söylemeye Başlaması

İlhami Baba bir gün Aydın Baba tekkesinde yol evlatları ile hasbihal ederken Enderiye hitaben:

— Mehmet Münip! Bundan sonra adın Ender olacaktır, şiir söyleyeceksin der. Esasen okuma yazması pek az olan merhum bu zaafını ileri sürünce baba!

—Söyle üç üç, beş beş, söyle korkma dilinde söyleyen benim. Bundan sonra Mehmet Münip şiire heves eder, işe bulmacalar yapmakla başlar. İlk bulmacası şudur:

“Ol nedir ki başı büyük ucu ince

İki tabur askeri var ardınca

Deyende el her lisandan konuşur

Kızlar onu duyunca hem güler hem oynaşır

Şairimiz bununla bağlamayı kastetmiştir.

İkinci bulmaca:

Ol nedir ki peygamberden yapısı;

İki durur Ol şehrinin kapısı;

İki kuş var on iki burcu gezer;

Ehli onu hem bozar hem düzer.

Buda saattir. İki kapıs, iki kuracak ve ayar edecek delikleridir. İki kuş akrep ve yelkovan, on iki burç da on iki saat işaretleridir.

Rivayete nazaran saati Yusuf Peygamber icat eylemiştir. Peygamberden yapısı ilerde bu kastedilmektedir. Buna dair şöyle bir kıta vardır.

İsmi Yusuf Sadu Pencah ses oldukça şumar

Saata bak nice geçmez bu hesap üzere çalar.

Saatin mucizeyi Hazreti Yusuf idiğin

Zammı ahad ile tannından eşit Leyli nahar.

1- Yusuf kelimesi ebced hesabı ile 156 rakamını gösterecektedir. Bir saat da 24 saat zarfında 156 defa vurmaktadır.

Üçüncü bulmaca:

Yumurta bir gümüşten kale gördüm fiske vursan parlanır

Yarısı altın, yarısı gümüş gâhi gâhi canlanır

Dördüncü bulmaca:

Yılan yeraltında yağlı kayış

Yer üstünde sırma gümüş

Bekçiye tahım atlatır

Görenin ödün patlatır

Beşinci bulmaca:


Kar bir gümüşten kale gördüm fetoluptur onda ap

Vurdu zernişan topun tarumar etti afitap

Ba muamma de birinci mısra aslında

"Bir gümüşten kale gördüm onda gizlenmişti ap”

Şeklinde olduğu necip ve ahmedi lakabı ile şiirler yazan Osmanlı padişahlarından üçüncü Ahmed’e ait bulunduğu ve Seyit Vehbi tarafından:

“Attı zer nişan topun fethetti ani afitap”

Mısraı ile tazmin edildiği Sadettin nüzhet merhumun Türk şairleri dergisinin 19. sayısının 291. sahifesinde kayıtlıdır. Şu hale göre şairimizin diğer muammaları içinde böyle bir yanlışlık var mı acaba?

Enderî muammalar tertibinden sonra şiire başlıyor ve bunda mürşidinin arzusu veçhile "Ender" tahlis ediyor fakat şiirlerinin bir çoklarında "Enderî" mahlasını kullanmıştır.

5- Eserleri

Enderî'nin eserleri damadı Rauf tarafından cem ve tanzim edilen hurufu hica üzerine mürettep divanından ibarettir. Bu divanın beş nüshası vardır. Bunlarda adı geçen Rauf ile abeci Ahdi'nin oğlu Ali Elmacı, Çayır Ağasıoğullarından Abdullah, şairin oğulları Münir ve Nadir de bulunmaktadırlar. Altıncı nüshası da bendedir. Fakat bunun üzerinden bir çok tashiller yapılmış bazı sahifeleri çizilmiştir. Divanı 220 parça şiirden mürekkeptir. Bunlardan 15'i hece diğerleri aruz vezni ile yazılmıştır. Hecelerin 12'si 6-5 diğer üçü 4-4 vezni iledir. Aruzun 2 fâilatın/ 1 failin/ 3 mefâilin /1 faulün /3 Failatün /1 failün gibi birkaç basit veznini kullanmıştır .Divanda kaside, gazel, müfret, müselles, murebba, müseddes muhammes gibi divan edebiyatının bütün şekillerini kullanmıştır. Fakat şiirlerinin büyük bir kısmını gazeller teşkil etmektedir.

13 tarihi vardır. Bunlardan birisi mürşidi İlhami Baba'nın Antep'e gelişine diğeri Beşinci Mehmed'in cülusuna ikisi oğulları Münir ve Bektaş'in doğumlarına dâir diğerleri muhtelif doğum ve ölümleri hakkındadır.

6- Şairliği

Enderî mutasavvıf bir şairdir. Şiirlerinde mensup olduğu Bektaşi tarikatının uhdelerini terennüm etmektedir. Ve bu münasebetle Hazreti Ali’ye methiyeler, Hazreti Hüseyin’e mersiyeleri vardır. Bütün tekke şairleri gibi Enderî de ham sofulara çatmaktadır. Divanında tasavvuftan gayri mevzulara pek az yer vermiştir.

Şairliği ortadır. Mamafih güzel parçaları da vardır. Şairlerinde zihaflar, imaleler göze çarpmaktadır. Şiirlerinde bol miktarda Arapça ve Acemce kelimeler kullanmıştır. Enderi bütün dil ve edebiyat inkılapları devirlerini idrak ettiği eserlerinde bundan iz görülmemektedir.

7- Ölümü

Enderî beş ay devam eden bir mide hastalığını müteakip 21 Temmuz 1936 perşembe günü 83 yaşında olduğu hâlde vefat ediyor. Mehmet Ağa, uzun boylu, iri yarı dolgun vücutlu, kara kaş ve kara gözlü esmer tenli heybetli bir adamdı. Çok gariptir ki Bektaşiliğe girişine kadar içki kullanırken tariki zenanine intisabından sonra tamamen terk etmiştir. Vefatında ikisi erkek, üçü kız olmak üzere beş çocuğu 29 torunu vardır.

Enderî'nin hakkında oğlu Nadir Bektaş aşağıdaki mersiyeyi yazmıştır:

Anlaşıldı hiç necat yoktur musibetten bana

Hazreti Ender de oldu azımı dar-ül beka

Yattı beş ayna mizaç oldu yataktan kalkmadı

Çok tabipler geldi gitti bulmadı ona şifa

En nihayet ircii emri erince sem'ine

Ruhu baki rahmete nail olup uçtu hüma

Meskenini cennet edip Hak affa nail eylesin

Eylesin izaz-ı ikram, ab-ı Kevser Murtaza

Ehli Antep icra mahdut escai nasden idi

Daima derdi bana yardım eder şiiri huda

Kırk yaşında menhiyattan terki tecrit eyledi

lntisabetti tariki nazenine ey hoca

Alîm-i şairdi hem de Arif-i billah idi

Çok eserler yadigâr etti an rahmet seza

Halbuki hiç görmemişti medrese mektep yüzü

Kendi sai zatisi ile eylemişti irtika

Yazdığı divanı bir kerre kıraat eyleyen

Mutlaka bir Fatiha ihsan eder her gün ona

Ömrü seksen üç oldu da terki dünya eyledi

Bin dokuz yüz otuz altı, irtihali eyledi

Yirmi bir şehri temmuz yevmil hamiste verdi can

İsmi bakidir Muhammed babası Bektaş Ağa

Nadir Bektaş tarafından mezar taşına kazdırılmak üzere yazılan tarihî parça da şudur:

“Bu kabir içre yatan Bektaş Ağa'nın

Büyük oğlu Edip Mehmet Ağa'dır.

Mükemmel alim-i şair er iken

Yaşı seksen üçünde oldu sadir

Mekânın Cennet et Ya Rab sezadır

Oku bir Fatiha ruhuna bahşet

Bu gün buna ise yarın sanadır

Dokuz yüz otuz altı irtihalin

Gözyaşı ile yazdı oğlu Nadir

Yirmi beş kız oğlan evlâdı hep

Bu medfen üzre olanlar mücavir

Çıkar yedi er olsun tarihi tam

Yatan medfende Muhammed Ağa'dır."

Enderî'den Parçalar: 1936