Şehrin güneyindeki tepeciklerden bîrine çıkıp yüzümüzü ayni yöne çevirdiğimiz zaman gözlerimize batıdan doğuya doğru uzanan dar bir vadi içindeki yeşillikler çarpar. Burası Gaziantebin belli başlı dut bahçelerinin toplandığı bir yerdir. Bundan ötürü adına dutluk denilmiştir.

Dutluğun batı ve güneyi Karataş dediğimiz irili ufaklı bazalt yığınlarıyle kaplıdır. Bu duruma bakarak o çevreye karataş da denir. Eskiden beri söylenile geldiğine göre; karataşın içinde bir yanardağ kırateri bulunmaktadır. Kahreli pınarının güneyinde bulunan kırater kışın ve ilkbaharda yağışlı yıllarda yaz sonlarına kadar yağmur sularının topladığı bir göl halini alır. Bir zamanlar, kışların zorlu olduğu günler de bu göl çevresinde ördek avı yapıldığı söylenir.

Vadinin iki yanındaki üzeri bağ, incir, yonuz eriği, dağdağan ağaçlarıyle kaplı arazinin, girintili ve çıkıntıları ona kıvrım kıvrım bir şekil verir, manzarası da ona göre değişir. Çoğu dutlarla kaplı bulunan vadide meyva ağaçlarıyle zebze bahçeleri sıralanır.

Dutluk, yeşilliğini göğsünden fışkırttığı altı pınara borçludur. Bunlar sıra ile Karapınar, Leylengiç, Kahveli, Kazgöz ve Esembek pınarları bulunmaktadır. Pınarlar adlarını niteliklerinden alır, Esembenkden gayrisi hep güneyden çıkarlar.

Karapınar, belki de hemen üst tarafındaki bazaltlara nisbetle bu adı almıştır. Bulunduğu yere cehennem deresi, üstündeki taş yığınlarına cehennem kalesi denir.

Vaktiyle yanı başında bir kır gazi nosu bulunan Kahveliye Dutluk pınarlarının başkanı demek yerinde olur. Vaktiyle çevresi daha genişti. Dört yanı sahrecilerle kaynardı.

Delikli pınar yeraltına doğru uzayıp giden bir livastan çıkar. Kazgöz pınarı kazgözüne benzeyen çevresi kırmızı deliklerden kaynadığı için halk bu adı vermiştir.

Kışın Tarım için yararlanılmadığı zamanlarda, bu pınarların suları birleşerek Nurgana köyü önlerinde Sacıra dökülür.

Dutluk, Gaziantep’in dut zamanına mahsus eski bir sahre yeridir. Pınarların çevresi ulu ağaçların gölgelediği geniş çayırlıklarla kaplıydı. Bir çok esnaf sahreleri burada olurdu.

Biraz sarpça olduğu için aile sahreleri daha rahat yapılır, herkes dökülür saçılır, sabahtan akşama kadar eylenir felekten bir gün çalmağa çalışır.

Ancak, zamanla pınar başlarında ki çayırlıklar, bitişik mülk sahipleri tarafından kendi topraklarına katıldığından, şimdi kalabalık bir sahreci gurubunu barındıramaz bir hale gelmiştir. Artık, dutluk sahresi bahçe sahiplerinin müsaadelerine bağlı bir iş olmuştur.

Yere adını veren dut ağaçları, başka taraflardaki benzerlerinden tamamen ayrı bir yetiştirme usulüne bağlı Ağaçların hep üst, dalları kesilir, yan dalların büyümesine gayret edilir ve böylece dallar toprağa daha yakın olmak üzere dört yanına açılıp uzamıştır. Bundan maksat, üzerindeki meyveleri kolayca toplamaktır. Özel sipariş olursa dutlar tek tek toplanır. Buna döşürme dut denir. Amma, genel olarak üç ayak denilen, ağaçdan yapılmış bir merdiven üzerine çıkılır, tutlukcu malhafesi adında, iki yanına ağaç Perçimlenmiş, geniş bir bez, iki veya daha çok kimse tarafından yere deymeyecek şeklinde tutulur. Bir kişi üç ayağı çıkarak elindeki bir metre uzunlağındaki ince saplı ve 20 cm. büyüklüğündeki zindiyan tokmakla dallara yavaş yavaş vurur. Olgun meyveler bezin içine düşürülür. Bunlar özel surette yapılmış, küçük küleklere doldurulur, üstleri ceviz yapraklarıyle kapatılır. Mahralara istif edilerek bir hayvana yükletilip, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşılarak satılır.

Dut denildimi, dutlukcuların çocukken (Külek dudu haaaa..) diye hay kıran seslerini duyarım.

Halk arasında dutlukça malhafesi, dud tokmağı, dutlukcu kallesi sözleri meşhurdur.

Dutluk, Antep çevresindeki diğer ağaçlık yerler gibi, Fransızların saldırısına uğramış, vadiyi kaplayan ağaçların hepsi, dibinden kesilmişti. Dutluk ayrıca tarih ve folklor bakımından da önemlidir. Sahreye gidenlerden bazıları Esembek pınarının karşısında bulunan Kızlar Kayası denilen yarık bir kayanın önüne vararak, içeriye doğru haykırarak istekde bulunurlar. Sesleri içeride yankı yapar ve aynen tekrarlanır.

Rivayete göre Esembek pınarı yakınında kurulmuş bulunan eski ve mamur bir şehir Karataşdaki yanardağının faaliyete geçmesi üzerine, devamlı depremler dolayısıyla harap olmuştur. Gene rivayete göre Gaziantep’te Şehreküstüdeki aynı adla anılan Camiin yeraltı kastelinin suyu aradaki dağ delinmek suretiyle getirilmiştir.

Esembek pınarının altındaki bahçeler bir ara Battal Beye geçmiş, burasını temelli bir surette imar ettiğinden Beyin Bahçesi adiyle anılmıştır. Bura da yapılan hasırcı esnafının içkili sahresi hala dillere destandır.

C. Cahit GÜZELBEY