Gaziantep Turizm işleriyle ilgili bir toplantıda sayın valimizin, Dülük baba’da bir gazino yapılmasına ilişkin arzu ve görüşlerini işittim, çok sevindim.

Birkaç gün önce Antakya’da şehrin doğusunda hemen bitişiğinde yükselen bir bölüm evlerin eteklerin de hatta sırtlarında kurulduğu dağın tam tepesinde parlayan renkli ışıkları görünce ilkin bir radar veya meteroloji istasyonu sandım Sonra öğrendim ki bir kaç yıl içinde Antakya’nın yüzünü değiştiren "Büyük Vali” nin yaptırdığı bir Gazinonun ışıkları imiş. Antakya’da yeni yapılmış ne görsen “General vali” nin eseri diyorlar. Bu açıklamaları duyduğum zaman aklıma sayın Valimizin Turizm toplantısındaki sözleri geldi. Fikir çağrışımı ile Tarihi dağımızın geçmiş devirlerdeki durumu gözlerimin önünden geçti.

Dülükbaba dağı Milattan 1500 yıl önce Eti dini’nin merkezi idi. Dağımızın bu bakımdan durumunu anlatmak için şöyle bir kıyaslama yapmak yerinde olur. Şimdi Mekke, Medine İslâm âleminde, Kudüs yahudiler arasında nasıl kutsal bir yerse, Dülükdağı’da Eti dinin de böyleydi. Bizans devrinde dini kimliğin devam eylediği üzerinde bulunduğu ileri sürülen kilise harebesinden anlaşılmaktadır.

Anlaşılan bu dağ kutsal duyguları üzerinde toplamak için yaratılmış. Teşüp (Eti ilahı, Fırtına tanrısı, Jüpiter ve Zeus’in aslı, menşei) den, Ruhulkudüs’ten sonra (Dülükbaba) adıyla islami saygıların yöneldiği bir yer olmuştur. Daha sonra burada bir zaviye açılmış bulunduğunu görmekteyiz. Bundan başka Gaziantep kültür tarihinin bir sayfası olarak yaz ayları bölgesel bir Yüksek öğrenim kurslarının çalışma yaptığı bir bilim yuvası haline gelmiştir.

Sayın valimizin düşünceleri gerçekleşirse, Dülük manevi değeri yanında bir de maddi önem kazanmış olur.

II

Günden güne büyüyen Gaziantep’in şehir olarak ortaya çıkan çeşitli ihtiyaçları yanında temiz bir gazinosu da kendini her zaman aratmaktadır. Gerçi Kavaklık, Başpınar, Humanız gibi ağaçlik, sulu yerlerde kurulmuş kır gazinoları yok değildir. Fakat bunların üçüde gönül kandırıcı olmaktan uzaktır. Daha çok bir meyhane havası estirmektedirler.

Son iki yıldır kavaklık gazinosu ailelerinde rağbet eyledikleri bir nitelik kazanmağa başlamış, meyhane kokusu dağılmağa ve (Nezih olma) yoluna girmiştir. Bu niteliği kazanmağa dolayısıyla gazino ailelerle dolmağa başlamıştır. Bu durum, Dülükbaba’da açılacak bir gazinonun geleceği hakkında bir kanı verebilir. Kurulduktan sonra işletecek olanların burasını adi bir meyhane havasına bürünmemeleri, halkı ürkütecek ölçü dışı, aşırı bir tarife uygulamaya kalkmamaları şarttır. İkinci bir koşulda, bir çok yerlerde olduğu gibi yolunun iyi olması hatta asfaltlanması çok yerinde olur.

Şöyle bir Dülük gazinosu düşünüyorum. Yanyana iki salon. Biri kahve pastane gibi daha çok dinlenme yeri. Öbürü içkili lokanta. Her iki salonun önünde ayni nitelikte bahçeleri. Başpı- nar’dan alınacak temiz su ve önünde bir havuz. Halkın ufak tefek alış veriş yapması için bir iki bakkal dükkânı.

Nasıl Yeşilsu (Çınarlı gazinosu) önünden geçerken Niyazi Arazı, Camlı kahve Maarif bahçesi, Kaplı kahve, Erkılıç’ların evlerini istimlak ederek şehre en büyük meydanını kazandıran Salih Tanyerini, Teftiğinde Şehreküstü caddeleri ile İbrahim Kutları saygı ile hatırlıyor ve anıyorsak, geceleri Dülükbaba üzerinde renk renk ışıkları pırıldayan gazino ile de Hayrettin Ersöz’ü anmak içden arzumuzdur.

III

Dülükbaba’da, Hayal evimizde yaptırdığımız gazinoyu düşünürken burada yapılması gerekli başka şeyler de aklımıza geldi. Aşağıda açıklayacağımız bu ek işlerin yapılmaları Gaziantep’in turizmini hayli etkiler. Şüphesiz propagandasını yapmak ve tanıtmak şartıyla.

Bunlardan birincisi: Ayizli tepede bulunan tarihi Roma mezarlarının elden geçirilmesidir. Bu iş nasıl olur? düşüncelerimi söyleyeyim: sözü geçen mezarların kapıları güneye bakmakta. Kısa aralıklarla yanyana sıralanmaktadırlar. Bir kez bunları içleri, merdivenleri, etrafı iyice temizlenmelidir. Ağaçlandırılmak, bir bahçe içine mü zede olupda çift olan ve teşhir fazlası bulunan Roma eserlerinden yerleştirilmelidir. Etrafı tel örgü ile çevrilip gezmek isteyenlerden 25 kuruş gibi az bir giriş parası alınmalıdır. Bu para hiç olmazsa masrafların pek az bir bölümünüde olsa karşılar, Hatay’da genel park için bile böyle bir giriş parası konulmuştur.

İkinci iş Teşüp mabedinin, kilisenin, Dülükbaba türbesinin bulunduğu zirvenin mümkün olduğu kadar düzeltilmesidir. Bir kere 500 bu kadar yıl önce İbrahim Bali’nin, 330 yıl öncede Evliya Çelebinin bahseylediği Dülükbaba türbesi onartılıp ziyarete açılmalıdır. Bursa’da buna benzeyen bir çok türbeler Turistik olarak görevdedirler. Bu türbelere verilen müsade, Gaziantep için neden esirgensin.? Zirvenin başka bir yanında Teşep ün (Fırtına tanrısının) bir senbolü ile yine müzedeki teşhir fazlası Eti eserlerinden yerleştirmelidir. Bunun için Yesemek’te yüzlercesi bulunan Dağ tanrısı, Kapu Aslanı, sfenkes taslaklarından da faydalanabilir.

Yukarıda sıraladığım işler yapıldığı zaman, Dülükbaba iyi bir dinlenme ve eğlence yeri olduğu kadar, Turistik bir köşe olur.

Yazımı okuyanlar haklı olarak, bütün bunları yapacak para nerde diyeceklerdir. Hemen karşılığını vereyim: Turizm Bakanlığının bütçesi hep Antalya, Batı anadolu mı akmalı? Gaziantep Türkiye sınırları içinde değilmidir? Sanırım ki bu bakanlık Türkiyede belli yerlere hizmet amaç edinen tek bakanlıktır. Böyle olmasaydı 200.000 nüfuslu ve Türkiye’nin 7’nci şehrinde bir bürosu olurdu. Bakanlığın şehrimizle olan ilgisinin derecesini göstermeye bundan iyi örnek mi olur?

Cemil Cahit GÜZELBEY