Kimi ünlü kişiler vardır. Bir yanlıdırlar Ünlerini bu tek niteliklerinden almışlardır. Ya güzel san’atlarda ad yapmışlardır. Ya çok üstün bir idarecidirler, hâkemdirler. Ya da bilim dallarından birinde başarı kazanmışlardır. Bundan ötürü şöhretlenmişlerdir.

Kimi adamlarda varki, bir veya birkaç yanlıdırlar. Seçkin bir idareci iken, aynı zamanda güçlü bir şairdir. Hem yazar hem müzik üstadıdır. Derin bir dil bilginidir. Öbür yandan ressamdır.

Bu gün size kişiliğinden ve niteliğinden bahsedeceğimiz Dayı Ahmet Ağa bu ikinci guruba giren bir Gaziantep çocuğudur.

Dayı Ahmet Ağa Savcılı oymağının başı Haci Halil Ağanın oğludur. Mensup bulundukları oymağın yiğitlik ruhuna, aşırı derecede varis olan Haci Halil Ağa ve soyundan galenler, bu ruh yapısının sonucu bir takım zorlu olaylara atılmışlardır. Kavğa, esaret, ölüm gibi bir insan ömründe belli başlı dönüm noktaları olan hadiselerle koyun koyuna yaşamışlardır. Battal Beyle birlikte güneydeki bir oymak kavğasına katılan Haci Halil Ağa ve oğlu Rıfat Efendi, belki ömürlerinin en sıkıntılı günlerini geçirmişlerdir.

Yurt Fransız istilasına düştüğü zaman Dayı Ahmet Ağa ilerlemiş yaşma rağmen fişeklerini beline takmış, mavzerlerini omuzlamış, savaş boyunca malı ile canı ile yurduna yararlı olmağa çalışmıştır.

Dayı Ahmet Ağanın niteliklerden birisi de kültür sever, hayır sever bir adam oluşudur. Bu hali, Gaziantep ve bağlı bulunduğu Halep İli sınırlarını aşarak İstanbul’a ulaşmış, Padişahın ve zamanın Milli Eğitim İdaresinin takdir ve kutlulama duygularını üzerine çekmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında memleketin dullar ve öksüzlerle dolduğu, halkın açlık sefalet ve perişanlıkla pençeleştiği bir sırada, çiftliği bulunan Yona köyünde, yatılı bir okul açarak çevrenin talihsiz yavrularını bağrına basmış, okutmuş, giydirmiş ve beslemiştir.

Köy çocuklarının yetişmeleri için devletçe yatılı bölge okullarının yeni yeni açılmakta olduğunu düşünürsek, Ağanın ne kadar ileri görüşlü ve aydın bir Gaziantepli olduğu hemen ortaya çıkar.

Ağanın bu değerli teşebbüsü Istanbul’da duyulunca Padişah, bir hattı humaytınla Maarif nişanının üçüncü rütbe sini vermek suretiyle, onu mânen mükâfatlandırmıştır.

Ağa değerli eserinin başına, idealist öğretmen,'Şakir Sabri Yener ‘i getirmiş bu iş Gaziantep muharebelerinin başlamasına kadar sürmüştür.

Dayı Ahmet Ağa ölmezden önce Kültür severliğinin ölmez bir eseri olarak bıraktığı vakıfla, gittiği kültür yolunun ebediyete kadar uzanmasını sağlamış ve güzel bir örnek daha vermiştir. Bugün adını taşıyan bir okul her an onun hatırasını yenilemektedir.

Dayı Ahmet Ağanın bir vasfı da medeni görüşlü ve zevk sahibi bir adam oluşudur. Bundan 60 yıl önce setre pantolon giyip, kıravat takan sayılı kişilerden biriydi o.