(Bu yazı Sayın öğretmenim Şakır Sabri Yenere armağan edilmiştir.)

Behceti Hasan Efendi Şair ve Tarihçi bir Gazianteplidir. Bir çok Gaziantep ünlüleri gibi Hassan Efendiyi de sayın Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun kaleminden tanıdım.

Sayın Dağlıoğlunun Gaziantep Halk evi yayınlarının 28.’si, 1939 yılında başlayarak Başpınar dergisinde ek suretiyle forma ve aralıklarla çıkarılıp derginin kapanması üzerine 136 cı sayfada yarım kalan (Gaziantep Meşahiri) adlı eserinin 5.’ci sayfasında yer almaktadır.

Sayın Dağlıoğlu bir araştırma ve derleme eseri olan kitabında Behceti Hasan Efendi hakkında şu bilgiyi vermektedir:

“(Osmanlı Tarih ve Müverrihleri) asıl adının Hasan olduğunu ve Rumeli Kuzatı eşrafından bir zaat olduğunu ve 1189 tarihinde vakanüvis olduğunu yazar fakat aradan bir kaç ay geçtikten sonra azledilerek mehcur kaldığını ve toplamış olduğu vekaylin vasıf merhum tarafından kendi tarihine geçirildiğini ve kendisinden sonra Süleyman Moila’nın Vakanüvis olduğunu İlave ader. (1)

Merhum Süreyya Bey ise Ayni apdan İstanbul’a geldiğini ve kendisinin Kuzattan olup Kara Halil zade Sait Efendi’ye Mektupçu ve 1189-1775 de vakanüvis olduğunu ve 1190 da azledilerek sonra vefat ettiğini malumatı tarihiyesi ve şiiri olduğunu yazar (2)

F. Babinger ise “Osmanlı Tarihleri ve Müverrihleri ve eserleri” adlı meşhur kitabında Behceti Hasan Ef.nin Aynitap’- tan geldiğini, kendisinin kuzattan olduğunu ve Kara Halil zade Mehmet Sait Efendiye Mektupçu olduğunu kaydeder. Bilhassa Küçük Kaynarca Muhadetini meydana getiren hadiseleri tarihinde yazmış olduğunu ve Vakanüvis (Enverî)nin metrukâ tından istifade ettiğini kaydeder. (3)

Tezk-re sahibi Ramiz Behceti Hasan Efendi için şöyle yazar:

Paytahtı Şahın ı zülkadniye şehri şerefmeap Aynitap’tan serzedei zuhur ulemadan bir zatın oğlu olup Ruha’da tahsili ulumu Arabîye ve Farisiye etmiştir. Fenni inşada mahir bir zat İdi. Mehmet Sait Efendinin Mektupçuluk kalemine evvela mülazim olarak girmiş, sonra Anadolu kalemine İntisap etmiştir. Mehmet Sait Efendinin nüfuzunun kırılmasından sonra suduru Rum’dan ivas Paşa zade İbrahim Efendinin yanında mektupçuluk etmiştir. (4)

(OsmanlI Tarih ve Müverrihleri) nin (Ayinei Zürefa) Sahibi Cemalettin Efendinin Behceti Hasan Efendi hakkında verdiği malumat noksan ve kendisini Rumeli kuzatı eşrafından telakki etmesi yanlıştır. Behceti Hasan Efendi’nin yazmış olduğu tarihin nerede olduğunu bilemiyoruz.”

Dağlı oğlu yazısının sonuna Behceti Hasan Efendi’nin Ali Emiri Efendi kitap sarayının manzum eserler bölümünde 717 sayı şiir defterinde (Behceti Aynitabi) adı altında rastladığı şu parçasını almıştı:

Ruhi tâbında senin hüsnü füsun olsa gerek

Talibe nushai mir’atı uyun olsa gerek

Halleder remzi mesayayı nikâtı hüsnü

Hattı şerrahı maenil mutun olsa gerek

Dürri deryayı letafetmi değil dendanlar

Çünkü sırrı diheni noktai nun olsa gerek

Hak nüzul eyleyicek batılı izah eyler

Gelicek aşk dile gaflet bîrün olsa gerek

Eylemez binde birin rabıta bendi i’caz

Dehrin ettikleri hep vadı kûmun olsa gerek

Nefsi bedhu ne kadar olsa semaveş serkeş

Kaydi perhiz riyazetle zebun olsa gerek

Behceti şiiri penaha edegöd pirevlik

Gurbet ellerde sana ruhunumun olsa gerek

Rastladığımız bir belge, Dağlıoğlu’nun Ayine-l zürefa sahibi Cemaleddin Efendiyi tenkitte haklılığını ortaya koymuştur. Yani Behceti Hasan Efendi Rumeli’li değil, Süreyya Bey, Ramiz, F. Babinger’in belirttikleri gibi Gazianteplidir. Bu belge, Gazianteb Şerî Mahkeme çilerinin Cilt:116 Sayfa: 167 de kayıtlı 19 Recep 1171 günlü bir miras davasına ilişkin karardır. Kararın mümkün olduğu kadar bugünkü dile çevirerek özetini aşağıya alıyorum:

Antepli olup İstanbulda oturur Behceti Hasan Efendi ile kız kardeşi Ayşe vekilleri Halil oğlu Salih, Ammo Mahallesinden olup bir süre önce ölen Mehmet kızı Hatice’nin kocası Hüseyin oğlu Hafız Mehmet ve Kızı Elif haklarında açtığı davada:

Bir süre önce Hatice ölerek varisliği kocası adı geçen Hafız Mehmet ve kızı Elif ve anababa bir kız kardeşi Halime’ye kaldığı, Halime de ölerek oğlu müvekkilim Hasan Efendi ile kızı Ayşeyi mirasçı bıraktığı, Hatice'nin Ammo Mahallesindeki evi İle başka terekesine davalı Hafız Mehmet el koymuşlardır vekili bulunduğum kimselerin mirastaki hisselerini isterim dedi.

Hafız Mehmet ve Elif davaya verdikleri marşılıkta:

Davacıların anneleri Halime bir süre önce İstanbul'a giderken yolda Muharrem sonu 1171 günü ölmüştür. Hatice ise bundan sonra Rebiyülevvel ayının 10. da öldü. Bundan dolayı Hatice’den miras alamazlar, dediler.

Hafız Mehmet ve Elife’den sübüt delilleri soruldu. Tanık olarak gösterdiği İbrahim oğlu Hüseyin ve Mustafa oğlu Mehmet Beşe davalının savunmasını doğruladılar. Delil yokluğundan açılan davanın reddine karar verildi. 19 recep 1171.

Nakiybüleşref kaymakamı Hüseyin Çelebi. Nakp Kethüdası Ömer Efendi. Halim Çelebi zade Ali

Yukarıya aldığımız belge yalnız Behceti Hasan Efendi’nin Gaziantepli olduğunu göstermekle kalmıyor, pek az şey bilinen hal tercümesine de bir şeyler katıyor.

Bir kere anne adının Halime, anne annesinin Hatice olduğunu, Ayşe adında bir de kızkardeşi bulunduğunu öğreniyoruz. Hafız Mehmet ve kızı Elife’ye gelince: Behceti Hasan Efendi ve Ayşe’nin babaları öldükten sonra anneleri Hatice de veli Hafız Mehmet İle evlenmiş bundan Elife olmuştur. Ancak Halime annesi Hatice’den önce öldüğü için o zamanki şerî miras hukuku hükümlerine göre ikinci batında olan Behceti Hasan Efendi ve kız kardaşı olan Ayşe mirastan hisse alamıyorlar. Elife, Behceti Hasan Efendi’nin ana bir baba ayrı üvey teyzesi olmaktadır.

Yine bu belgeden anlıyoruz ki Behceti Hasan Efendi İstanbul’a 1171 veya bundan bir süre önce gitmiş olacaktır. Gaziantep’den ayrılışı ya annesi ile birlikte ise ya 1170 şevvalında ya 1171 Muharremindedir. O zamanlar İstanbul yolculuğu hayvan sırtında 1-3 ay sürerdi, ilk gidiş annesi Halime ile birlikte değilse şüphesiz daha önce gitmiş olacaktır.

Şerî sicilleri inceleyişim yeni tarihlerden geçmişe doğrudur, tarihindeyim. Ne yazık ki başka bir belgede Hasan Efendi’nin adına rastlamadım.

Cemil Cahit GÜZELBEY

Sayın Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun Gaziantep Meşahirinde yukarıda No. larını aynen yazdığım haşiyeleri:

1- “Osmanlı Tarih ve Müverrihleri” S.56. bu kitabın asıl ismi (Ayinel Zürefa)dır. Müellifi Takvimi Vekayi Müellifi Cemaleddin Efendidir. Bu eser 1314 tarihide İkdam Gazetesi sahibi ve başmuharriri Ah met Cevdet Bey tarafından (Osmanlı Tarih ve Müverrihleri) adı altında ve Kütüphanei İkdamın 6.’ncı sayısı olmak üzere tabedilmiştir. Bu eser bir çok yanlışlıklarla doludur.

2- Sicili Osmani Cilt: 2, S. 32

3- Fransız Babinger Ceschichtsschrel ber Osmanen und ihre Verke Sayfa 304

4- Ramiz Tezkiresi Üniversite Kütüphanesi Türkçe yazmalar kısmı No. 91 Sayfa 42-43