AKIL

Akıllı çocuk, cahil ihtiyardan hayırlıdır. İmam Ali

Akıllı; dostunu her vakit hatırlar (—anar), ahmaksa işi düştüğü zaman..

Akıllı düşman, akılsız dosttan iyidir.

Akıllı düşününcüye kadar, deli oğlunu everir. (Tembellik ve tedbirsizliğin fenalığı H.)

Akıllı ile taş taşımak, ahmakla konuşmaktan iyidir.

Akıllı kadın evbarkında (işine güçüne bakar). (F.. A. S.): Femme sage a son menage.

Akıllı olmıyanın gozu görmüş (yahut; Aklı omıyanın gözü olmuş) kaç para eder?

Akıllı, yüksekten uçmaz. Akıllılık, zaman ve şözleri idare etmektir. Fr. (A. S.): Le sageest menage du temps et des paroles. La Fontaine (Uzun sözlerin ifratı yanlışsız olmaz): L’exces des longs discour ne va point sans peche.

Akıl sahibi insanlara, faydasız hîç bir şey yoktur.. Hiç bir şey faydasız değildir). Fr. (A. S.): 11 n’est rien d’inutile aux personnes de sens (Muharebeye giden aslan masalı).

Akılsız başın derdini (— zahmetini) ayak eker. T. (A. S.) yahut: akılsız başın sıkıntısını ayak çeker

Akıl var ya (—a), avlağısı yok! (Avlağı: çalıdan örülmüş duvar, çit)

Akıl var, yakın var! (Nükteli, cinaslı bir sözdür): Her şeyi iyi düşünmeli, akıllı yorulmaz.

Akıl yaşta değil başta! T. (A. S.) Düşünme, okuma ve akıl ve zekânın önemi. (Küçük şeyler değersiz değildir).

Akıl yiğidin sermayesidir (— kişiye sermayedir).

Akıl için tarik birdir. Os. (A. S.).

Akıl isen, duyduğun (işittiğin) bir haberi söyleme dostuna; dostunun dostu vardır; O da söyler dostunal (Fakat; dostunun dostu kimdir, nasıldır? bilinmez).

Aklı başında olan kimse, kuvvetini kadın üzerinde bardakla tecrübe etmez. (Fi.). Aklın ile gör, kalbin ile işit! (İyi, derin ince düşün!)

AKINTI

Akıntıya kürek çaker! T. (D. M.). Aksilik— ters iş.

AK

Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır. (Görünüşe aldanma! tavsiyesi),

Ak koyunun pamuk satıcısına zararı var. (Bir çeşit kullanılışı da: (Ağ (ak) itin pamuğa zararı var!).

AHMAK

Akmazsa da, damlar. (Ümit ve tesili). Hiç yoktan, iyil kanağatı,

AKŞAM

Akşamın işini sabaha bırakma! (Daha iyisi; Sabahın işini akşaşama bırakma! Ve: “Bugünkü işini yarına bırakma!) demektir.

Akşamın sabahı var.

Akşamın sadakası sabahın saadetini getirir.

AKYOL

“Akyol” un (•) keçisi gibi, tok (kullanışı daha doğru olarak: dok. Çünkü “doymak” mastarı bundandır), gelip aç gider. (·)— gidiyor. [?]

ALACAK— ALMAK

Alacağı vereceği tükenmez. T. (DM.). Alış veriş

Alacak ile verecek ödenmez. T. (A. S.) Alış veriş.

Al Allah kulunu zapteyle delinil (Tek. şek. T. DM.). Başbaşa gezenler hakkında.

Al aptestini, ver papucumu (Nasrettin hoca)

ÂLÂM

Âlâmü ekdara, adaletsizliğe tahammül etmek, en güç işler başarmaktan zordur. Bu, mevcudiyetimizden ettiğimiz bir fedakârlıktır ki para, kuvvet ve zaman fedakârlığından daha büyüktür.

(Devam edecek)

Yazan: Cemil GÜÇYETMEZ


(·)Akyol: Gaziantep şehrinin batı tarfmdaki mahallelerden birinin adıdır. Bu mahalledeki bir çok evlerde davar besleyenler vardır, ve bu davarlar her gün çobanla şehir dışına yayılmağa gider. Bu semtin kıraç olmasından Ötürü yaylım azdır.