Yâ Hazret,

Benimle beraber doğan ve pek hoşnut olmadığım halde terk etmek müyesser olmıyan alıp vermemek âdeti vakia bilene hicab âver ise de yine insana hoş geliyor.

Bu defa maidei İlâhiye gibi nev’an ve mıkdaren kâfi olan eşya başlıca iki kısma münkasim biri maddî diğeri maneviyata mütealliktir. Nedreti kıymetini pek ziyade artıran serfirazi ehli ilim ve irfan nadir-ül-emsali vel’akrân Şeyh Efendi Hazretlerinin Esmai llâhiyede Gafûr ismine dair beyan buyurdukları tafsilât ve nük telerin benim gibi defteri ahvali simsiyah ve sicilli âmali tamamen tellâlı olan âsilerin ne kadar işine yaradığı tarif olunamaz Bak şairi cesur Niyazi nasıl mütecasir oluyor.

Yâ mahvet levhi isyandan bu abdin pürkusur ismin

Yahut Esmai hüsnadan çıkar Yâ Rab Gafûr ismin

Bu otimatomu veren kul ismi Gafûrun ne kadar kuvvetli olduğunu bildiği cihetle o noktaya itimaden bu cesarti göstermiştir.

Asıl abdi halis Şekûr nasıl ki Gaffar ismine gönul hoşluğile riza gösteriyor ise Kahhâr ismine de öylece teslimiyet lâzım olduğunu bilir ve kalben de razı olur; çünkü o lütuf ile gadabın menbaı birdir.

Anki ruhsar türa gül kerd mara har kerd

Lûtfuna razi olup ta gadabına zırıltı yapmak âdeta zırvalamaktır. Buna abid tabir olunmaz. Bektaşinin çamurdan yaptığı insan şeklinde oyuncaktır. Bu gibilerin özerinde ahkâmı Hudanın cereyanına değmez; çünkü bunlar insan değil, hayvan değil, şeytan değil, sınıfı can değil bir takım çörçöp ve zirzoptan ibaret hiçtir.

Ey, pekey! abid nasıl olur; onu tarif etmek benim elimden gelmez. Ben ne abdi mevkii muhteremine eriştim ve ne de âdi bir Efendi olabildim; benim halim de çörçöp gibi bir hiçtir. Abdin çok yüksek mevkiini Hazreti Muhammede Abdühû ve Resulüh diye ubûdiyetlik risâletten daha makbul olduğunu Abdühu lafzını Resulüh kelimesine takdim etmek suretiyle iyma ve işaret eylemiştir; zati âliniz de ister kulluk yoluna gidiniz ister Efendilik tarikini ihtiyar buyurunuz; velhasıl bir şey olunuz bir hiçliği kabul etmeyiniz ki ulu Allah’ın iki sınıfından birisine mazhariyet şerefine nail olasınız.

Çök yaşamış insanlarda bulunan haller uykusuzluk, duyğusuzluk, yüzsüzlük, bolca lâf atmak, kendinde olmıyan metal satmak, ortalığı birbirine katmak, sonra yan gelip yatmak, yerin altında mı üstünde mi işte bu kadar.

Yâ Hazreti Abdülkadir Behcet Sahibi Haşmet.

Bana benden olur herne olursa

Başım rahat olur dilim durursa

Bu Türkçe beyt çok manâlı hikmetle karıştırılmış iki cümleden terkip olarak meydana getirilmiş ki tamam şerh ve beyan olunsa Asım Efendinin Kamusu kadar üç cilt kitap olur; okuyanlar da cezasını bulur. Bunu hakkile tefsir etmek ne dil ile tabir olunan ağzın içindeki küçük et parçasıle ve ne de kalem denilen ve tnedhede ede göklere çıkarılan malum çöp ile mümkün ölür. Selâmetülinsan fi hıfzüîlisan buyurulmuş Ve dilin cirmi küçük ve cürmü pek büyük olduğu gösterilmiş yani hem hâyre şerre yaradığına iyma edilmiştir. Zaten gerek dünyanin gerek ukbanın işlerini gören bu iki vasıta olduğu malûmdur. Bir de dil namile maruf kalbi İnsanî var ki Benî beşere asıl hâkim olan ve nazargâhı İlâhî noktası addedilen mahalli mukaddestir ki buranın selâmeti insana hayatı ebedî verici bir nimeti uzmadır.

Bu küçük çöp parçasının neşvüneması daima nefsi Rahman tarafından verildiği cihetle büyüye büyüye Levhi mahfuzun yanına kadar yetişerek kalem namile tevsim ve yedi kudreti llâhiyeye teslim edilmiş biçare mahlûkatın akalnının kara yazıları işte bu kudret elile yazılmış ve Levhi mahfuza sabit mürekeple bamüfredat tesbit ve kayıt edilmiştir.

Levhi emles namile ehli tasavvufun tavsif eylediği defteri kebiri bînazîr işte budur ki büyük küçük, iri ufak Kâinatın kâffesini havi hatta sivri sinek cenap­ ları dahi müteaddit mucibi taaccüp ayaklarile ve ortalığa velvele endazı gam diğer nist sadayi müdhişesile varlığını ilân etmektedir. Ve daha görülemiyen ufacık mikroplar içinde vazifelerini vakıfane ve müftehhirane ifa eden ve bir an durmıyan gayretli ne kadar mahlûkat var orasını O bilir. Sivri sinek deyip te geçmemeli Yaz geceleri insanlara illallah çağırtan ve sabahlara kadar uykusuz bırakıp eleman dedirten o gayet ince hortum iri gövdeli kükremiş meşhur filin uzun hortumuna nisbeten çok kuvvetlidir. Vücudunun teşkikilâtı eşkâli hendesiyedir. Hangi şekle muvafık olduğu hâlâ anlaşılamıyan ve heyni pervazında kanatlarının harekâtından hasıl olan gayet keskin ve müthiş sadanm ilmi musikide hangi makam olduğu dahi bilinemiyerek musikîşinasanı dehri beht ve hayret içinde bırakan hele saatta kaç kilometre yahut mil mesafe katedebildiği şimendüfer mühendislerinin ve tayyare adamlarının hatırlarına bile gelmediği anlaşılan ve dünyanın en zorlu adamı olan ve Ene Rabbükümül âlâ diye Benibeşer üzerine kurulan zalim melûnu malûmun müddet hayatını burnundan getiren ve genzinden girip beyninde cevelân eden hep bu sivri sinek değil midir. Hiç bir mahlûk hor görülmez ne varsa toprağın üstünde hepsi topraktır, işte olup olacağı budur. Detferi kebiri mezkûrda yazılmış mucibi mübahase lâyuat velâyahsa mesleler var.

— Arkası var—