Ucu tamam açılmamış başı yarılmamış bir kamış kalem hediye olarak bana göndermişsin. Bunun altında çok mânalar vardır. ‘’Divanera kalem nist’’ derler Bu mânanın tefsiri başka vakta kalsın şimdilik işin başka ucundan tutalım. Ben herne kadar dünyada kalemi kırdım kâadı yırttım ise de şu çok kıymettar hediye senden geldiği için pek ziyade memnun oldum; çünkü derdi derunumu yine mehmâemken bu kamış kalemle beyan edebilirim.

Bu kalem insanın dili gibidir cirmen küçük ise de pek büyük işler yapar. Bazan olur ki dünyayı birbirine katar; insanı tundan tuna atar.

Kâinatın büyük edipleri kalem mi kuvvetli yoksa kılınç mı deye çok mübahase etmişler. Akibet kılıncın kuvveti kalemin irfanından ileri geldiği ve dünyada gö° rülen şu harikaları yani semâda uçmak denizin dibinde gezmek, feleğin çenberinden geçmek hulâsa bütün insanları zinciri esaretten kurtarmak gibi saadet haller o küçük kalemin sâyei sayügayretinden meydana geldiği tahakkuk etmiştir. Anınçün Müslümanlar bütün kâinatın hikmet vücudunu ‘’Levh ve kalem’’ gibi iki sebebi azîmin altında gizlenmiş olduğuna ve esrarı hılkatın orada mestur bulunduğuna kani olarak asıl Hazreti Halik işe başlarken kalemi yedi kudretine almış bu on sekiz bin âlemi yaratmıştık. Kurani Azîmüşşanda buna işaret olarak “Nûn Veikalem’’ namile bir de Surei mahsus var. Binaenaleyh erbabı indinde bu hediyenin pek büyük kıymeti vardır.

Bu sene mektepten birinci derecede imtihan vermiş olduğunuzu eşittim dünyalar kadar memnum oldum. Mektebin kadir ve kıymetini bilmiyen bazı talebeler mektebi sevmediği gibi mektepçe de kendisi sevilmediği cihetle girdiği mektepten çıkmakla Antep ahalisine çalışmamak gibi bir leke sürülmesine sebep olmuştu.

Gelelim bizim halimize herkes için cayi safa bana göre bir mahalli menfa olan ve yokuşile enişinden başka bir şey olmıyan Heğbeli Adada iki türlü ha! var birisi çam zevk-u- safası diğeri eşki heves ve sevdası çok kıymetli Mehmet seni mahsusen davet ediyorum. Gâh dostunla gâh eşinle biner dilediğimiz yere gider ve gâh bunca zamandır rüzgârın her haline göğüs germiş bu ane kadar mubafazai vücut eylemiş koca ve nadide çam ağaçlarının gölgesine yan gelerek dünyada bulunmaz manzarai lâtifine atfı nazarla kudreti Hudaya eyvallah ederiz.

Daha neler var. Bir zeytin ağacı bin senelik hihâyeyi lisanihal ile kemali belâğatle söyliyor neler anlatıyor tarif olunmaz. Çamların pek lâtif ve gayet hafif kokusu ve serin gölgesi insaf olunsa şu fani dünyanın Cenneti âlâsıdır.

Sizin de mütemadi çalışmanın verdiği yorgunluktan dolayı vücudunuz ve Seza bacınin söz fabrikasının makinesi mesabesinde olan çenesini daima harekâtınden ötürü pek çok yorulmuş olan kulağınız dinlenmek ister. Binaenaleyh burada biraz geniş nefes alırsınız. Size söy liyecek çok hikâyeler var. Tarih kitaplarında ismi mezkûr olan Ukba kadının halası ve bütün Sultan Ahmet tarafının Hocası olan Seza ablanın ilk dayesi Zekiye Hatunun Velfecri okuyan gözlerindeki esrare ve Çinmaçin mahlûkatını andıran şeklindeki acayjpliğa dair haytaca hikâyeler ve masallar var. Daha neler var neler Teyzenin Eşşekçi ile pazarlık macerası var kimseye söylememeği söz verirsen anı da sana bir gün iki gece hikâye eylerim. Yükün kaç çeki olduğunu bu Eşşekçi nasıl bir kantarla tartmış olduğunu anlarsın. Eğer bu haller nenesiz içine sinmezse onu da beraber götürürsün başka memnun olurum nazlı Mehmet.

Halûk ta burada deyor ki ben daha büyürsem çalışmak nasıl olduğunu gösteririm. Bu senin arkanda Osman Dayı da dünyada birinci olmak üzere onunla da konuşuyorlar. Üç Antepli tarafından Tabiî böyle bir müsabaka ilmiye açılmış olur. Bakalım şu müsabakada şan ve şerefi kim kazanır gayretli Mehmet çalış ki yerin bu yer değildir. Daha çok söz var amma yoruldum.