İnsanların büyüğü değil Serendip adasına, kâinata bile sığmazlar. Geçenlerde Heğbeli Adaya gelmiştiniz Heğbenizi omuzunuza verdiler de nasıl ki sizi gece ya­ rısında yola düşürdülerse, defteri âmalinizi elinize vereler de şu kâinattan da öylece sizi geldiğiniz yere ovdete ecbur ederler. Bunlar nenin cezası bilir misiniz? Sizi bu garip adada bir saikı hakiki bin senelik zeytinler tarafına sevk ettiği ve orada nice ibret âmiz hâletler ve ne kadar dinlenmesi lâzım hikâyetler olduğu ve ne gibi kanlı vak’alara şahit bulunduğu, hatta gözlerine sürme yerine mil çekilen karagözlü Kostantin demekle şöhretşiar bir hükümdarı ziiktidar nimeti basardan mahrum edilirken adalet namına hangi gözünden ameliyata başlandığı ve daha neler ve neleri o zeytin ağaçları gayet beliğ bir lisanı halila hakikati beyan nakil ve hikâye eyledikleri halde siz ağzınız sulanmış ve gözleriniz kızarmış olarak kurdun kuzu peşinde dolaştığı gibi rıhtımda gezen bir sürü vücutlarının açık yerleri kapalı olan mahallerinden daha çok üç tanesi elli yaşını doldurmamış olduğu teninaziklerinin ter -ü- tazeliğinden belli olan dilberlerin arkalarına düşmeniz çok su götürür bir maceradır. Bu keyfiyeti tafsil ederken hem benim, hem de kalemin bile ağzı sulanıyor.

Bizim harbedeki sipsivri sinek cenapları ve yam yassı tahta bitZ cenabetleri ve zıpzıp sıçrayan delibaşı pire bey ve saire saire ne kadar Beniadem sırtından geçinen ufak mahlûkat var ise kâffesi bu istiskal muamelesinden memnun olmamışlar, kanlı canlı, maahazâ pek şanlı misafir geldi diye her sınıf mahlûk kendi nasiplerini almıya hazırlanmışlar, ve diş bileyip durmuş iken misafir hazretleri de çantasını mübarek eline alarak izi üzerine dönmüşler, ve şu hayvancıkları bu suretle me’yus ve mahzun etmişlerdir. Bunda benim kabahatini yok amma müdafaa da âciz olduğumdan benim üstüme yükleniyor.

(Devam edecek)

Yazan: ANONİM