Çocukluk hatıratından kalma bir hali âcayib iştimaldır ki insanın yüreklerini sızlatır. Tuhfei Vehbi ezberler iken uHanei derviş fakirin evi anda kühen eski hasır buriya” tarif olunan meskeni mesakin ve fukara tam bizim k.âşanei balâ ve köşki dilâradır ve belki bunlardan kat kat daha âlâdır çünki:

Mera der menzili canan çi emen-ü- iyş çün herdem

Ceres feryadi miydared ki ber bendiyd mahmilha

İnsanın duramadığı ve rahat edemediği ve kalamadığı ve kalsa da rahat yüzü göremiyeceği hanei dünyanın

Eğerçi hanei pür nakştır sarayı cihan

Veli kitabeleri Küllü men aleyha fan

Ahiret yolunu tutmuş olan ve doksan yaşma kadem basmış bulunan cihan dİdelerin nazarında hanei derviş ile kâşanei keşişin hiç farkı yoktur.

Ya hazret şu maruzatını ya çocukluktan veyahut bunaklıktan ileri geldiği cihetle mazur görülmesi icap eder vesselâm.

(Ey Saidüssüadanın necli necibünnücebası olan gayretli zat

Eskiden zamanına göre tahsili ilim ve kemal için tülü müddet ihtiyari diyari gurbet eden Arslan gibi insan yavrularına sohta tabir ederlerdi. Bunlar ebnai cinsleri arasında sarık denilen başlarında beyaz bir alameti ile bir sınıfı mümtüz idiler.

Sohta demek ilm-ü- kemalde hüsn-ü- ahlâkta tavr-u- harekette yetişmiş kurtarılmış bir insani kâmil olarak meydana gelmiş, bütün mahlûkata faydalı olmak üzere sahnei mücadeleye atılmış bir nevi beni beşer demektir. Sonradan bunlar gözlerinin gördüğünü yağmaya koyulduklarından yani vazifei asliyelerini bütün bütün terkeylediklerinden bunlar başlarile ayaklarile başlarındaki alâmeti mümtazelerile ortalıktan kaldırıldılar. Yaptıklarının cezasını gördüler. Bu sınıfı mümtazınyerine usulü cedide üzere yetiştirmek için millet sizi koydu. Şimdi var ümidimiz sizdedir. İşte fasulyenin nimetten sayıldığı şöyle bir zamanda tencereyi dibine yakmak demek pişmek yolunda çekilen zahmetlerin çokluğuna delâlet eder, (zahmet menfaat mukabilinde) kaidei fıkhiyesine nazaran siz bu yolda ne kadar zahmet çekerseniz inşaallah mükâfatını görürsünüz.

(Bu adanın kanunu kadimi toprak bastı bir defa alınır; artık cemii tekalif sakıt olur. Herkes yemeğini beraber getürür; karnını doyurur. Bu da bir adettir; fazla olur da hane sahibi doyarsa ne saadettir. Bunlarla beraber bizim çok büyük bir ricamız var: Biz evvela Köftehar kabilesine mansup gayet obur bir takım ehli kuburuz. Bu kötelerin envai kesiresi var Başta Arap Köftesi ve Haveydi, İçli, Ufak daha bilmem neler neler... Bunların her birinin mevsimleri de başkadır. İçli köfte karlar burum burum yağdığı, Ufak köfte Hazreti İbrahim Sarı ineği sağdığı, Haveyddi köftesi de sarı yağlar taştığı zaman yapılır ise de Kavmi Necibi Araba mensubiyetle bir kat daha lezzet yap ve midenevaz gibi nevatatı şifaiyeye karışarak rengen ve hacmen başka bir hal kesbeden Arap köftesi nabile şöhretyap ve kürei arz misillü yuvarlak çok lezzetli köfteden tam numara azaldıkça o nisbette adamlıktan derecesi aşağı düşer. Bu köfte nevinin bir de çiy namında köftesi var ki bundaki hassai gıdaiye ve kuvvet sonradan Amerikalı tabibler tarafından meşif ve tasdik olundu. Bu çiy kögte vaktile Antep ahalisinin vehşet ve kalabalığına hamlolunurdu. Şimdi şu mübarek taamı hep pişkin adamlar eklederek iktisabı kuvvet ediyorlar; bu köfte ilk evvel bir takım ham erhavahlar tarafından icat olunmayıp vücutlarının kıymetini bilen pişkin insanların icat ve ihdas eyledikleri nafi bir yemektir.

Bakalım Gürbüz Ağabey ile Seza Ablanın kaçar numara kazandıkları malum olur. Bizim Zennubun yaptığı uydurmasıyon Kırmızı mercimek köftesi bu köftelerden madut değildir. Deveci ile konuşan kapuyu büyük açar, derler. Bunun manası deveye top yuttururlar. Arpa ve mercimek samanından ve arpa ile bilmem ne unundan mahlut büyük bir yumağı devenin ağzına zor ile sokarlar. Sahibi yumruğuyla basıp deveye yutturur. Zennup da midesini doldurmak lazımgelen misafiri için kırmızı mercimek köftesini aynı deve topu gibi yapar; meydana koyar; müsafir de çar paçar o köfteyi devenin top yuttuğu misillü gövdeye atar. Zennubun bir de etsiz Özbek plavı yapması var. Hakikaten lezzetli olur: Yemek ile doyulmaz. Zaten söğürme yapmaktaki meharet ve idaresi meşhurdur.

Bu köftelere dair daha çok tafsilat var. Şifahen arz ve beyan olunacağını mübeyyin iş bu köftename takdim olundu. 18 Ağustos

Doymazların Reisi

Mehmet ARİF