(Maşallah gürbüz değil bir dalak buz baldır ve bir yumak tere yağı ile bir barmak ta kaymak katılmış lâtif bir haldır. Bu yavrunun mini mini ellerinden başlayup tâ kulağına kadar her yerinden öpüp severek telziyzi dimağ ederek uzun yol kestirmek hakikaten arzu olunur zevk-u safadır. Anın o hoş bakışma sonra da kaşlarını çatışma hiç doyulmaz ve bir suretle baha takdir olunmaz.

Son mülâkat gününde elimizde Adananın yegâne hediyesi olan bir demet beyaz yasemin çiçeği vardı, bu demeti Sezanın elinden horoz gibi kurularak erkekçesine nasıl aldığını ve sonra da bu demet üzerine ne ahkâmlar yaptığını görse idiniz siz de banim gibi oğlunuzun babayiğit olacağını anlardınız. Bizim filesof hali sahavetinde nutuk ederken elile bazı işaretler ederek meramını tefhim için vaziyeti mahsusa alarak bir hoş hal kesbederdi bu da aynı öyle yaptı, inşaallah bir hatibi maruf olur. Biz Eskişehire gidip te Zahide hanımla eski börek Muamelesini ve Gürbüz ağa ile de buse muhasebesini görmedikçe olmıyacaktır.

Seninle biz gönüllerimizin o hallerinin esbabını teşrih için size tamtıraklı bir mektup yazmıya niyet eyledim. Şu emniyenin bu asır da husule gelmesi yani çok uzamaması için mutaddan başka nargile dumanının imdadından fazlaca istimdat etmeğe vabestedir. Bu ise benim sulanmış başımın kuru kavgası ve bulanmış gönlümün sulu sevdası, fakirhanenin topal belâsı, zatiâlilerinin de çok sevgili hanım ablası olan cadalos yani yağı tükenmiş fanus tabiratile tasvif olunabilen mahaaza bizim cemaatın serisermayesi ve her işimizin sebep ve mayesi odur vesselam)

16 Eylül

(Ey hakikat görün ki alemde Anlaşılsın nedir sayfayı hayat)

O beytin iki cephesi var biri yiyüp içmek, yatup kalkmaktır; diğeri ise asıl safayı hayat denilen zevki manevîdir ki ilmi hikmet ve marifet ve hüsnü ahlak istihsalinden ve her halde mutedilâne hareketten ibarettir. Bunda çok ince bir lezzet vardır ki hiç bir şey ile tarif mümkün değildir. Evvelki mana sıfatı hayvaniyedir. İkincisi hakikati insaniyedir. Bu iki halin her ikisi de lâzımdır. İn-(?)

Sayfa 4 ve 5 yok.