(Sayfa 161’den devam)

Altıncı Bölüm

Dünya antep fıstığı üretiminde Türkiye önemli bir yer işgal etmektedir. Zira memleketimiz gerek iklim gerek toprak ve gerekse tür zenginliği yönünden Antep fıstığı üretimine en elverişli şartlara haizdir.

Ayrıca, memleketimiz fıstık üreten diğer ülkeler arasında en çok ihracat yapar durumdadır. Ne var ki ilkel tarım metodlarından henüz kendini kurtarmadığı gibi, işleme, pazarlama depolama ve dış piyasalarda pazar arama yeteneğine de tam anlamı ile kavuşmamıştır.

Tetkiklerimiz neticesi, fıstıkcılığımızda aksayan yönler ve alınması gerekli tedbirleri şöylece sıralayabiliriz:

1. Muhtelif sebep ve orman içerisinde bulunan yabani antap fıstıkları çiftçiler tarafından aşılanmak suretiyle imar edilmiş bulunmaktadır. Ancak, bu sahalar orman hudutları içerisinde bulunduğundan önceden imar edilen bu yerlere girilmemekte ve çiftçiler tarafından istifade edilmemektedir.

Bu sahaların, orman sahaları dışına çıkartılması ve mer’i kanunlar dahilinde bu durumun düzeltilmesine gidilerek çiftçi istifadesine terk edilmesi gerektir.

Bazı fıstık bahçelerinde, arazinin başka şahsa ve üzerindeki ağaçların da başka şahsa ait olduğu görülmektedir. Bunun bir elde toplanması faydalı olacağından bu mahsurları kaldırıcı tedbirlerin alınması gereklidir.

Ayrıca, yarıcılık sisteminde yeni anlam ve kuralarına göre düzenlenmesi imkanlarının araştırılması zorunludur.

Güneydoğu bölgesinde fıstık tarımı ile uğraşan çifçilerin %40 kadarı fıstık işçisi olup arazileri yoktur. Bunların fıstık müstahsili haline getirilmesi imkanlarının araştırılması faydalı olacaktır.

Yabani Antep fıstığı sahalarındaki fıstıkların antep fıstığına aşılanması suretiyle meydana getirilen bahçelerde, seyrek olan arazide dikim suretiyle kapama bahçeler tahsis edilmelidir. Fıstık bahçelerine gübre tatbikinin teşviki, muayyen nisbetlerde erkek fıstık aşılatılması, hastalık ve zararlardan korunma tedbirleri düşünülmelidir. Bundan başka, lüzumlu yerlerder, toprak-su muhafaza tedbirleride alınmalıdır.

Önce Güneydoğu illerinde antep fıstığı tarımın iktisadi olacağı sahalarda tahditsiz tesislere gidilmeli ve yabaniler aşılanarak ehlileştirilmelidir.

Diğer illerde ise iklim ve ekonomik faktörleri göz önünde tutularak ikinci derecede tesis ve aşılanmaya gidilmelidir.

2. Mevcut araştırma enstitüleri için duyulan ihtiyaçların giderilmesi ve araştırma sahalarına kavuşturulmaları esas olup ayrıca mahalli özelikleri olan bölgelerde birer antep fıstığı istasyonu kurulması gereklidir. Bilhassa güneydoğu, ege ve geçit bölgelerinde birer istasyona ihtiyaç duyulmaktadır.

Gerek araştırılan ve bulunan teknik esasların ve gerekse bilinenlerin fıstık müstahsillerine mal edilmesi için yazılı film, konferanslar ve kurslarla geniş faaliyete ihtiyaç vardır.

Tarım bakanlığı teşekküllerinde ihtiyaç nisbetinde çöğür ve fidan yetiştirilmektedir. Yeni başlayan özel teşebbüsün, fidan ihtiyaçları teşvik ve maddi desteklerle çoğaltılmalıdır.

Uzun zamandır yapılan devlet mücadelesinde, Antep fıstığı hastalık ve zararlarının tahribatının önlenmesinde yeteri kadar halkın iştiraki sağlanmadığından olumlu netice alınmamıştır. Bu sebeple, mücadelenin üretici tarafından bizzat yürütülmesi gerekmektedir. Bunun içinde banka ve kooperatiflerin yeter miktarda motorlu pülverizatör ve ilaçlarla üreticiyi donatması lazımdır. Özel zirai mücadele kuruluş ve ekiplerinin teşkili öngörülmektedir.

3. 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu esasları dahilinde 6777 Sayılı Kanunun verdiği imkânlarla, yabani antep fıstığı sahaları da imar ve ihya edilmelidir. Bu bakımdan kurulacak zeytincilik teşkilâtı bu faaliyetleride içine alacak şekilde düzenlenmelidir.

Her fıstıkçı ilçede bir antep fıstığı müstahsilleri cemiyeti kurularak bunların ileride federasyon halinde birleşmeleri sağlanmalıdır.

4. Mahsulün bol olduğu yıllar fiat düşmekte, az olduğu yıllar ise yükselmekte ve bir fiat istikrarsızlığı doğmaktadır. Bu durum ise ekseri seneler antep fıstığı müstahsilinin maliyet fiatının altında satış yapmasına ve zarar görmesine sebep olmaktadır. Aynı zamanda, istihsal devresinde piyasaya fazla Antep fıstığı arz edildiğinden, fıstık müstahsilinin elinden ucuza çıkmakta ve yılın diğer aylarında ise piyasa yükselmektedir.

İki senede bir mahsûl alan yetiştirici, mahsulünü iyice kıymetlendiremeyince fıstık bahçelerini ıslaha ve yeni fıstık dikimine gidememektedir. Üreticinin bu sıkıntısını giderebilmek için her sene, maliyet fiyatı dikkate alınarak taban fiatı tesbiti ve bir fon tesis edilerek destekleme alımı gereklidir.

Antep fıstığı, asıl ehemmiyetini ihraç maddesi olmasında bulmaktadır. Rakip memleketlerde üretimin az veya çok oluşu ve ihraç ettiğimiz memleketlerinde alım isteklerine göre, fiatlar yine istikrarsızlık göstermektedir. Bu bakımdan destekleme alımına ve taban fiatı tesbitine ihtiyaç vardır.

5. Antep fıstıkları (kavlak), kabuklu ve ham olarak ihraç edildiğinden ucuz olarak satılmaktadır. Fıstıkların mahallen dış piyasa isteklerine göre imâl tasnif ve ambalajlanarak pazarlanmaları gereklidir. Oysa memleketimizde bu usul henüz tatbik edilmemektedir.

6. Antep fıstığını işleme tekniğinde kullanılacak alet ve makinaların ithali için özel sektör ve devlet kuruluşlarına gerekli imkân sağlanmalı ve fıstığın ilkel şekilde işlenmesine biran önce son verilmelidir.

7. İhracat, yıllık üretim miktarı ve dış istekler dengesi ile istikrar kazanmakta olduğundan, tüccarın emniyetini sağlayacak her iki unsurun temini gereklidir. Emniyetli satışlar normal kâr ve külfetleri gerektireceğinden önemli teşvik sebebidir.

Antep fıstığı ihracaatı, tek pazara (A.B.D.) bağlı kaldığı müddetçe, İran, Pakistan gibi fıstık üreten memleketlerin tek pazarın aleyhte hakimiyetini önlemek üzere birlişmeleri gerekir. Bu tür bir dayanışma memleketimiz yararına olacaktır. Ortak pazarda Antep fıstığı ihraç durumu garantiye alınmalı ve ilişkiler memleket menfaatına empoze edilmelidir.

(Devam edecek)