(Sayfa 191’den devam)

Çoban ağaçtan iner, geride kalan ve peynir gibi olan bu parçayı alır. Fakat yimeğe korkar. Ağılda ihtiyar ve hasta olan bir keçisine bunu yedirir. Teke beş on gün sonra öyle şişerki herkes gökten kurtlara inen bu azığa şaşa kalırlar.

1.2.1931

Köseceli Köyü muallimi Nuri Bey köylerinde hala itikat edilen şu âdeti naklediyor. Kösecelide birinin hayvanlarından bir dağda kalır, eve dönmezse köyün ihtiyar kadınları ellerinde bir çakı alarak sokağa çıkarlar. Ve birine dua ettirerek çakının ağzını kapattırırlar. Ve: (Kurdun ağzıda bu çakı gibi kapansın) diye dua ederler. Bu merasi inin adına: (Kurt ağzı kapama) derler.

Yine Köseceli köyünde ihtiyar Mustafa dayı naklediyordu: Kurt kesen bıçak kınından çıkmaz. Vaktiyle herifin biri dağda altı tane kurda rastlamiş. Hemen kılıcını çekmiş. Kurdun beşini bir hamlede kesmiş, birini kaçırmış, kılıcını kınına koymuş, uyuz kurt geri dönmüş. Herife hücüm etmiş. Fakat kılıç kınından çıkmadığı için kurt herifi parçalamış ve arkadaşlarının hayfini almış.

3.2.1931

Ardıl köyünde Şiho adında biri: (Bir adam kurdun aşık kemiğini saklarsa o keseden hiç bereket eksilmez derler) dedi.

5.2.1931

Ticaret odası başkatibi Yılmaz Dokuzoğuz beyden Bozkurta ait şöyle bir mektup aldım. Aynen takdim ediyorum:

'Mağaraydı, mağara çıktı.

Evim idi, ehlim idi Bozkurt’

'Cumhuriyet evrakı nakdiyesi yeni çıktığı zaman Gaziantep köylerinden Beylerbeyi köyünde ihtiyar bir kadın paranın üzerindeki kurt resmine bakar: (Bu nedir?) deyince, (Bozkurt) cevabı verilmişti. Kadın biraz düşündükten sonra yukardaki darbımeseli beşaretle söyledi ve bu kelimeyi eski zamanlarda köylerinde herkesin kullandığını ilave etti. Hatırımda kalan budur efendim.

12.2 1931

Ali Rıza

H.B.H. Gaziantep muhabiri

NOT:

1) Şam bayatı köyünde Tahir Efendi diyorki: Bu köyde 90 yaşında ve fat eden bir Muhammet emmi vardı. Bize derdiki: 'Bu köyün ahalisi Şamda Araplarla geçinememiş, aşireti arasına göçmüş ve Besniye gelmiş, buraları hep Bayatmış. Ve Şam’dan bu köye gelenlere en sulak ve bereketli olan bu köyü bağışlamış.

(Bu yazı Şakir Sabri Yener tarafından Halk Bilgisi Haberleri dergisinin 1 Nisan 1931 tarihli cilt 2, sayı 18, sahife 138’den kopya edilmiştir.)

IV

1- Eniğini kaptırmış Bozkurta döndüm.

Alimantar köyünde Hanefi ağa yukarıdaki atalar sözünü söyledikten sonra teşhir ederek (açıklayarak) dedi ki: Allah insanı eniğini kaptıran Bozkurda döndürmesin. Adamın böyle günlerinde gözüne bir şey görülmez. Biz Antep harbinde tıpkı eniğini kaptırmış Bozkurdu dönmüştük.

22.5.1931

2- Bizim aslımız Kurttur gaygımız yurttur.

25.5.1931

Ali Mantarlı Hanefi ağa ikinci atalar sözünü söylerken geniş bir göğüs geçirdi. Ve ilave ederek dediki: Aslı Bozkurt olanın kaygısı yurt olur. Yurdunu sevmiyen ve kendine yurt tanımı yan tavşandır. İnsanlar tavşana değil Kurda benzemelidir.

3- Aslan kurdu görünce korkusundan işler.

1.6.1931

Mülk köyünden Kadir ağa bunu Yemende asker iken gözü ile görmüş olan bir köylüsünden işitmiş. Ve vakaya katiyen inanmamıştır. Bunu herkeste Kadir ağa gibi tastik etmektedir.

4- Kurt ulusundan gördüğünü işler.

Antepte Hüseyin ağadan işittiğim bu atalar sözünü Kadir ağaya da söyledim. O da hakikat olduğunu tastik etti.

5- Tilki var baş keser, kurdun adı yamandır.

6.4.1931

Bunu da Antep Cumhuriyet H. F. kâtibi Kâmil beyden dinledim Buralar da bu herkesin dilinde dolaşır.

6- Rusya’da esir iken Tatarlarla temas eden Belvedin köyü mualimi Şahin bey diyorki: (Rusyada bulunduğum zaman Tatarın biri bana: Vaktiyle bozkurdun biri sahrada yolunu şaşıran ve susuz kalan bir orduya rehberlik ederek orduyu selamete çıkarmıştır, dedi ve kurda dair hürmetkâr cümleler kullandı.

28.2.1931

7- Antep’te Hüseyin Bey şu fıkrayı aynen not defterine yazmıştır:

(Kurda: ‘Şu davarı güdenmi?’ demişler oturmuş ağlamış.: ‘Hangi yumuşunuzdan (vazifenizden) yön çevirdim de bunu söylüyorsunuz!’ demiş, Bu kurdun aynı zamanda kurnaz bir hayvan olduğunu da isbat etmektedir.

3.4.1931

8- Antep jandarma alay kumandanı, Kurt hakkında görüştüğümüz bir sırada sohbetimize iştirak ile dedilerki: -Ben, Samsun, Uzunköprü, Merzifon taraflarında çocuğu olmuyan adamların kurda çocuk adadıklarını gördüm. Ve doğan çocuğun adına da Kurt ilave ettiklerini de defaatla eşittim.

10. 3. 1931

Görüyoruzki Kurt, Türk totemin de oldukça mühim bir mevki işgal etmektedir. Bu, bugün halk arasında intişar eden ‘Bozkurt’ hikâye ve tevatürleriyle sabit olmaktadır.

Bozkurt rivayetleri yalnız köylerde olmayıp şehirlerde de az çok kuvvetini tanıtmış bir vaziyettedir. Mesela Antep’te “Kurtgözü” sokağı ve Kiliste “Kurt ağası” çeşmesi, bu hususta zikredilebilecek vesikalarımızdan sayılabilir.

Barak eli Türkmen, Yörük ve Türk köylerinde Kurt hakkında yaptığım konuşmalarda daima kurdun yüksek bir mevki sahibi ve mukaddes hayvanlardan addedildiğini (sayıldığını) işittim.

Son defa topladığım maddelerin, teselsül eden ‘zincirleme, seri halinde çıkan’ makalelerime ilave edilmesini muvafık görerek muhterem okuyucularıma takdim etmeyi vecibe (boynumun borcu) bilirim.

Ali Rıza (Yalgın)

(Bu yazı Şakir Sabri Yener tarafından Ankara Millî Kütüphanesinde bulunan Halk Bilgisi Haberleri dergisinin 25 Nisan 1933 tarihli cilt 2, sayı 20, sayfa 166’dan aynen kopya edilmiştir.