I

Dün akşam Halk Bilgisi Derneği İlim encümeni azasından Abdülkadir (İnan) bf ile Maarif bahçesinde bütün gün çalışarak yorulan kafamızı dinlendiriyorduk. Karşımıza Nuri Beyzade Ali Bey çıktı. Yanında iki köylü vardı, bu köylülerin biri Türkmen aşiretinin Şark evi bölüğünden Hasan Bey, diğeri de Barak aşiretinden Yıldırım Muhammet isminde bir gençti. Söz sözü açtı. Mecra Bozkurta dayandı. Yıldırım Muhammet: (Kurt uğurludur. Onu görsen de uğur, görmesen de uğurdur.,) dedi. Bunun üzerine Hasan Bey Yıldırımı tastikan: (Onaylayarak) “Bu asıl Bozkurttur. Biz ona ezelden taparık” dedikten sonra ilave etti: “Nizip’in Bayındır köyünde bir arkadaşım vardır. Adına Abo derler. Bana derdiki: “Biz Türkler 7.000 seneden beri Kurdun başına taparık.”

Şimdi bu iki aşiret ağası arasında âdetâ rekabet başladı. Yıldırım Muhammet daha heyecanlı bir halde devam etti:

(Bişir’in (1) arslanı

Çöllerin bozkurdu,

Alalım hayfini, (2)

Bediroğlunun.)

Hasan Bey biraz düşündü. Ve derhal sabırsızlıkla dediki: (Kurt Hazreti Ali’nin itidir. Kurdun ardına düşen yezittir.)

Türk kültüründe Hazreti Ali yiğitliğin ezeli bir timsalidir.

Kaç, Ali’nin kurdu

Ardına Yezit durdu!

Bu darbımesel Kurdu avlıyan insanlara bir beddua makamında tanınmıştır. Ve bunu daha ziyade tenkit etmek için Yıldırım Muhammet:

(Kurdu kovan at ölür)

Dedi ve sözü Şarkevi ağasına verdi Hassan Bey:

—Kurt avı uğurludur amma vuran nazar kördür.

Yıldırım Muhammet söze karıştı:

—Kurt hayvanı boğazlar, sonra yer. Onun için dedelerimiz: (Kurdun boğazladığı hayvanı yemek helaldir.) demişler. Biz Kurdun boğazladığı bir kuzuyu mükemmel yeriz.) dedi. Hasan Bey hikâyeye başladı:

—Yakubun oğlu Yusufu, kardeşleri kuyuya atmışlar. Sonra da Bozkurta iftira etmişler. Onun için şimdi Mısırda yaşayan kurtlar, et yerine ot yerlermiş.

Anlaşılan Yusuf kıssası Kurdu tahkir ettiği cihetle Türkün izzeti nefisi rencide olmuş. Ve buna Mısırdaki kurtların artık et yemedikleriyle yine Kurda layık olduğu şerefi iade etmiş.

Biz bu iki aşiret ağasından Kurda dair efsanelerin olup olmadığını sormağa başladık. Ve bu sualimize şu cevapları aldık:

Kurdun ağzı:

Çocuğu yaşamıyan kadınlar bir kurt derisinin ağzını keserler. Ve bunun içinden çocuğu üç defa geçirirler. Kurdun ağzından geçen çocuk artık yaşar.

Kurdun gözü:

Fazla uyku uyuyanlar bir kurdun gözlerini ceplerinde taşırlarsa uykuları hafifleşir.

Kurdun mak’adi (Yani götü)

Her yerde kıymetli olmak isteyen adam kurdun mak’adini yani götünü cebinde bulundurmalıdır. Buna malik olanları herkes sever.

Kurdun bıyığı:

Çocuğu yaşamıyanlar bir parça kurt bıyığını bir hamayli içine koyup çocuğun boynuna asarsa artık çocuk yaşar.

Kurdun derisi:

Çocuğu olmuyanlar yeni doğan çocuğunu bir ziyarete satmalı. Ve ondan sonra çocuğunu iki sene bir kurt derisi üzerinde uyutmalıdır.

Kurdun işareti:

Bir adam üzerinde bir kurdun işaretini bulundurursa o adam gayet heybetli görünür (3)

Kadınlar ve kurtlar:

Aşirette bir kurt ölürse, kadınlar onun başına üşüşürler. Ve âdeta döğüşerek onun dişini, onun kulağını V.S. ni paylaşırlar.

Kurdun aşığı:

Kurt aşığı delinerek çocuklarının beşiğine asılır.

Kurdun dişi:

Aşiret kurt dişini gümüşletir, süsler ve çocuğunun yahut gelinin başına takar, hala kadınların fesleri üzerinde gümüşlü kurt dişleri taşınır. Bu, nazara ve herşeye faydalıdır.

Ondan sonra İhtiyar Hasan Bey şu darbımeseli okudu:

—Allah karataşta kara karıncayı görür. Kurt karatarladaki kara kuzuyu görür.

Kurdun yüreği:

Korkan insanlara kurdun yüreği kebap ettirilip yedirirlerse, o adamın cesareti tekrar avdet ettiği gibi korkak bir adam ise cesur olur.

Kurdun kafatası:

Ebe kadınların çoğunda birer kurt kafası bulunur. Ebeler kırkbasan çocukları veyahut zayıf kalan yavruları hamamda kurdun kafasını hamam tası yaparak yıkarlar. Bununla yıkanan çocukların hiçbir şeyi kalmaz.

Görüyoruz ki kurt Türk camiasın da efsanevi bir hakikat halinde yaşamaktadır. Binaenaleyh Bozkurt Türkün en mukaddes hayvanlarından biridir,

Ali Rıza (Yalgın)

H.B.H. Gaziantep Muhabiri

II

Bozkurt, Sarra Kurt, Sarralar Kurt Yallı Kurt,

1- Muallim İsmail Hakkı (Öztürk) Bey dedi ki: (Bizde “Halfetide” Albasan loğusa kadınların yatağı altında bir parça kurt derisi bulundurmak âdettir.

2- Nizip’in batısında bir çıplak tepe vardır. Buna “Kurt baba tepesi” ismi verilir. 18.10.1930 tarihinde Akça kent köyü bekçisi İbrahim ile bu tepenin altından geçiyorduk. Bekçi İbrahim dedi ki: (Bu dağa “Kurt baba dağı” derler, bu dağda kırk in vardır. Ve her inde bir kurt vardır. Amma bu kurtların bir babası varmış. Senede bir davar yermiş. Kurt babaya kimse kurşun atamaz. O, kurtların evliyasıdır Atan çarpılır. Küküm kalır. (1)

3- 21.10.1930’da Nizip’in Orul köyünden Türkmen aşiretinin Karaşıhlı bölüğünden köyün muhtarı Haci Efendi dedi ki:

—Ben küçük iken anam bana kurdun böbreği ile yüreğini yedirmiş. Onun için ben şimdi memesi şişen davarın memesine elimi sürünce davarın memesi hemen geçer, yani şişi hemen iner.

4- İrdis kâhya neler dedi? (2)

23.10.1930 tarihinde Akçaköyde İdris Kâhya ile görüşürken söz kurda intikal etti. Mumaileyh birinci makalemde ki maddeleri tastik ettikten sonra:

- Bu işte eniğini yiyen kurt lazım. Cümlesini kullandı. Bu darbı mesel yiğit insanların fedakarlığına misal olarak kullanılmaktadır. Muhterem ihtiyar devam etti:

- Çakal eniği kurt olmaz. Asıl kurt gerek.

Bundan sonra dedi ki:

- Kurdun tüyü azrail tüyüdür.

Bu da kurdumuza layık olan dehşeti temin etti. Bu sırada ihtiyarın hatırına bir türkü geldi:

Bendan selam eyle şol iskân başı

Ol Bedir usage kurtlar yoldaşı.

Bu türkü Barak aşiretinden (Kul Sait) isminde birinindir. Aramızda neşeli bir görüşme devam ederken Koca ihtiyar ansızın şu hikâyeye başladı.

5- Bozkurdun biri kocamış. Uğradığı davarın çobanları tarafından artık kovulmuya başlanmış, böyle böyle aç kalmış. Nihayet kahretmiş, bir tepenin başına çıkmış, ağlamağa ulumağa başlamış. Bunun sesini duyan bir kurt imdadına yetişmiş, ona:

- Ne var Kurt Kardeş, derdin ne? demiş İhtiyar kurt ağlıya ağlıya derdini anlatmıya başlamış:

- Açlıktan öleceğim. İhtiyarım, çobanlar beni ağıldan kovuyor. Halim nolacak? İmdade gelen kurt ihtiyara acımış: (Arkamdan gel, seni doyurayım, bana dua et) demiş. Bu söze memnun olan ihtiyar kurt hemşehrisinden şüphelenmiş ve sormuş:

- Senin cinsin, soyun ne? demiş. Yardımcı Kurt:

- Benim cinsim “Sarra”dır deyince Bozkurt ona:

-Haydi git sen beni doyuramazsın! Diye yapılacak bu iyiliği kabul etmemiş. Dönmüş ve gene ulumaya başlamış. Bunun üzerine ikinci bir kurt gelmiş. O da: (Gel!) demiş Bozkurt ondan aslını sormuş.:

- Benim aslım “Sarralar” demiş. İhtiyar kurt bunu da reddederek ulumağa devam etmiş. Aradan epeyce bir zaman geçince üçüncü bir kurt daha gelmiş, iyilik teklif etmiş. İhtiyar kurt bunun da aslını, neslini sormuş. Kurt cevap vermiş:

- Benim aslıma “Bozkurt” derler.

Yola koyulmuşlar. Önlerine bir at sürüsü çıkmış. Sürüyü geçerlerken ihtiyar kurt: (Sarra soyu olsaydı atlara kıyardı) demiş. Yürümüşler. Daha ileride önlerine iki merkep çıkmış Onu da geçerken ihtiyar kurt yine mırıldanmış: (Sarralar soyu olsaydı bana pis eşek eti yidirirdi.) Biraz ileride bir sürüye rastlamışlar. Genç bozkurt bir kuzu, bir de koç boğazlıyarak ihtiyara getirmiş.

- İşte sana iki ziyafet. Biri körpe, biri üveç. Hangisini seversen onu aç.

Kısmen, aynen zapta çalıştığım bu hikâyeyi İdris kâhya ikmal ettikten sonra ilave etti:

- Bozkurt yiğit olur. Bundan başka bir örnek daha vardır. Bu pis kurdu çölde Araplar yerler. Bu kurdun adına da: Yallı kurt derler.

Görüyoruz ki kurt Barak aşireti arasında da yüksek ve asil bir mevki sahibi olarak yaşatılıyor.

Nizip 27.10.1930

Ali Rıza (Yalgın)

H.B.H. Gaziantep Muhabiri

III

Bu defa ekseriyetle Bayat yürükleriyle (1) meskûn Besni kazasında yaptığım 20 günlük bir cevalanda aldığım notlar içinde Bozkurt’a ait olan kısmını aynen takdim ediyorum.

Ferveri nahiyesinde azaplık ile geçinen (Nurhak) dağı aşiretlerinden babası alevi, anası sünni 20 yaşlarında Ali isminde saf bir Türk gencine rastladım. Ali, Bozkurt hakkında diyordu ki: (Canavarların içinde Bozkurttan kutsalı olmaz. Vurmak için tılısım lazımdır. Kurt, adamdan azmandır, derler.) Ali son cümlesini ikmal etmeden sebebini acele sordum. Dedi ki: (Kurdun atası insanmış. Kurdun dörtte kardeşi varmış. Üçü adam, en ufağı kurtmuş. Kurt kardeş dağlarda gezer, kardeşlerine yoldur, onları selamete çıkarırmış. Bir gün kardeşleri mal: (Sığır, davar v.s) bölüşmüşler. Kurt bu haksız kardeşlerine kızmış. Demiş ki: Ben de bundan sonra malınızı nerde bulursam orada boğazlarım. Edelerin “Kadeşlerin” arasına hayf (intikam) düşmüş 24.1.1931.

Kızıl in sahibi Mustafa Bey sofu bir ihtiyardır. Kurda ait şimdiye kadar neşrettiğim maddeleri tastik ettikten sonra dedi ki:

- Benim tanıdığım bir ihtiyar vardı. Okumuş bir adamdı. Hikâye ederdi ki: Türkçede (Halas)ın manasını kurdun yiğitliğinden almışlar da adına “Kurtuluş” demişler. Bu kelimeye daha eski zamanlarda da: “Kurt olmak” derlermiş.

Hürük köyünde 40 taşlarında Ali isminde bir aleviye tesadüf ettim. Söz Bozkurda intikal etti:

—Kurda tüfek alışmaz. Eğer kurdu vurmak istersen, yüksek sesle (Korkma, silahın karşısında duran kurttur,) demek ister dedi.

Bu maddeden başka Ali gene devam etti: (Sürü ile gezen kurtlardan biri yaralanırsa arkadaşları onu aniden boğazlar, yanlarında fesat çıkaracak dermansız arkadaş, taşımazlar.

Burada köyün sahibi Besnili Kenan Bey söze karıştı. Ve dedi ki (Bizde “Besnide” Mesto Gürel adında meczup bir adam vardır. Bu zat istediği anda bağıran kurtları celb ederek onlarla oynardı. Kendisinden bu hayvandan nasıl korkmadığı sorulunca cevaben: (Kurt insana en yakın bir hayvandır. Ondan adama zarar gelmez) derdi. 7.8.1 1931

Sarıl köyünde Ali Ede (Ali kardeş), Kurdu Allahın en makul hayvanatı arasına ithal ederek: (Mübarek kurdun Allah rızkını verir, Bir gece çobanın biri ağıla ekmek getirirken karşısına iki azılı kurt çıkar. Biçare çoban korkarak bir ağaca çıkar. Kurtlar ağacın altına gelerek çobanı beklerlerken gök (en beyaz bir şey düşer. Kurtlar, düşerken 3 parça olan bu yiyeceğin iki parçasını yiyip savuşurlar.

(Devam edecek)


1 Bişir: Rakka civarında bir dağ ismidir. Bu dağ ve etrafı vaktiyle tamamen Türk aşiretleriyle meskudu. Şu hâlde Bediroğlu o mıntıkanın en cesurudur.

2 Hayf: İntikam almak demektir.

3 Bizim Maarif kaleme arkadaşlarından Amhet Muhtar (Öztekin) diyor ki: (Bizim evde bir kurt derisi vardı, komşu kadınlar kese kese deriyi bitirdiler.)

1 Küküm, yetim ve kimsesiz demektir.

2 İdris Kâhya, Nizip Kazasının Akça köyünde sakin 97 yaşında Barak aşiretinin Torunzade bölüğü reisidir. Ve hala dinç ve gürbüz bir zattır.

(Bu yazıyı Halk Bilgisi Haberleri dergisinin 1. Kanunievvel (Aralık) 1930 tarihli cilt 1, sayı 14, sayfa 32’den Şakir Sabri Yener kopya etmiştir

Şakir Sabri Yener’in notu: Bu sayının 33 ncü sahifesinde İdris Kâhyanın büyük ve güzel bir fotoğrafı da vardır.