11 Ağustos 1930 günü akşamı Halk Bilgisi derneği İlim Encümeni âzasından Abdülkadir Bey ile Maarif bahçesinde bütün gün çalışarak yorulan başımızı dinlendiriyorduk.

Karşımıza Nuri Bey zade Ali Bey çıktı, yanında iki köylü vardı. Bu köylülerin biri Türkmen aşiretinin Şarkevi bölüğünden Hasan Bey, diğeri de Barak aşiretinden Yıldırım Muhammet isminde bir gençti.

Söz sözü açtı, mecra Bozkurda dayandı. Yıldırım Muhammet:

(Kurt uğurludur, onu görsen de uğur, görmesen de uğurludur…) dedi. Bunun üzerine Hasan B. Yıldırımı tasdikan:

(Bu asıl Bozkurttur, biz ona ezelden taparık) dedikten sonra ilâve etti: (Nizip’in Bayındır köyünde bir arkadaşım vardır, adına Abo derler, bana derdi ki:

(Biz Türkler 7.000 seneden beri kurdun başına taparık.) Şimdi bu iki aşiret ağası azasında âdeta rekabet başladı Yıldırım Muhammet daha heyecanlı bir halde devam etti.

Bişirin arslanı

Çöllerin Bozkurdu

Alalım hayfini,

Bediroğlunun.

Hasan Bey biraz düşündü ve derhal sabırsızlıkla dedi ki:

(Kurt Hazreti Ali’nin İtidir, Kurdun ardına düşen Yezittir.)

Türk kültüründe Hazreti Ali yiğitliğin ezelî bir timsalidir. Türklerin Alevî olmalarına sebepte budur.

Kaç Ali’nin kurdu

Ardına yezit durdu.

Bu Darbımesel kurdu avlıyan insanlara bir beddua makamında tanınmıştır ve daha ziyade tekit etmek için Yıldırım Muhammet:

(Kurdu kovan at ölür) dedi ve sözü Şarkevi ağasına verdi.

Hasan Bey:

Kurt avı uğurludur, amma onu vuran nazar görür.

Yıldırım Muhammet söze karıştı:

- Kurt hayvanı boğazlar, sonra yer, onun için dedelerimiz: (Kurdun boğazladığı hayvanı yemek helaldır.) demişler, biz kurdun boğazladığı bir kuzuyu mükemmel yeriz, dedi.

Hasan B. hikâyeye başladı:

Yakup’un oğlu Yusuf’u kardeşleri kuyuya atmışlar, sonrada Bozkurda iftira etmişler, onun için şimdi Mısır’da yaşıyan kurtlar et yerine ot yermiş.

Anlaşılan Yusuf kıssası kurdu tahkir ettiği cihetle Türkün izzeti nefsi rencide olmuş ve buna Mısır’daki kurtların artık et yemediklerile gene kurda lâyık olduğu şerefi iade etmiştir.

Biz bu iki aşiret ağasından kurda dair efsanelerin olup olmadığını sormağa başladık ve bu sualimize şu cevapları aldık:

Kurdun Ağzı:

Çocuğu yaşamıyan kadınlar, bir kurt derisinin ağzını keserler ve bunun içinden çocuğu üç defa geçirirler, kurdun ağzından geçen çocuk artık yaşar.

Kurdun Gözü:

Fazla uyku uyuyanlar bir kurdun uyuyanlar bir kurdun gözlerini cephelerinde taşırlarsa uykuları hafifleşir.

Kurdun Mak’adı:

Her yerde kıymetli olmak istiyen adam kurdun mak’adını cebinde bulundurmalıdır, buna malik olanları herkes sever.

Kurdun Bıyığı:

Çocuğu yaşamıyanlar bir parça kurt bıyığını bir hamaylı içine koyup çocuğun boynuna asarsa artık çocuğu yaşar.

Kurdun Derisi:

Çocuğu olmıyanlar yeni doğan çocuğunu bir ziyarete satmalı ve ondan sonra iki sene o çocuğu bir kurt derisi üstünde uyutmalıdır.

Kurdun Bir İşareti:

Bir adam üzerinde kurdun bir işaretini bulundurursa o adam gayet heybetli görünür.

Kadınlar ve Kurt:

Aşirette bir kurt ölürse kadınlar onun başına ve adete döğüşerek onun dişini, kulağını vs. sini paylaşırlar.

Kurdun Aşığı:

Kurt aşığı delinerek nazar için çocukların beşiğine asılır.

Kurdun Dişi:

Aşiret kurt dişini gümüşletir, süsler ve çocuğunun yahut gelinin başına takar. Halâ kadınların fesleri üzerinde gümüşlü Kurt dişleri taşınır. Bu nazara ve herşeye faydalıdır.

Bundan sonra ihtiyar Hasan B. şu darbımeseli okudu:

(Allah kara taşta kara karıncayı görür. Kurt, kara tarladaki kara kuzuyu görür.)

Kurdun Yüreği:

Korkan insanlara kurdun yüreği kebap ettirilip yedirilirse o adamın cesareti tekrar avdet ettiği gibi korkak bir adam ise cesur olur.

Kurdun Kafatası:

Ebe kadınların çoğunda birer kurt kafası bulunur, ebeler kırk basan çocukları ve yahut zayıf kalan yavruları hamamda kurdun kafatasını (hamamtası) yaparak yıkarlar, bununla yıkanan çocukların hiçbir şeyi kalmaz.

Görüyoruz ki Kurt Türk camiasında efsanevî bir hakikat halinde yaşamaktadır. Binaenaleyh Bozkurt Türkün en mukaddes hayvanlarından biridir.

A. Rıza YALMAN

(Halk Bilgisi Haberleri Dergisi’nden)