Yaşı genç fakat adı yüzyılların ötesinden gelen bir camimizdir.

Halk arasında (Alidola) diye anılan Alâeddevle camii Maraş’ta bazen Mısır Kölemen devletine, bazan Osmanoğlularına dayanarak 186 sene saltanat süre Dulkadir (Zülkadir) Beyliğinin yedinci hükümdarı olan Alâeddevle lâkaplı Bozkurt tarafından yaptırılmıştır.

Bozkur 1479’da kardeşi şahbuduktan sonra bey olmuştur. 1515 yılında 90 yaşlarında torunu Yavuz tarafından öldürtülmüştür. Buna göre camii 1479-1515 yılları arasında yaptırılmış olması gerekiyor.

Söylentilere göre Alâeddevle’nin bu camii yaptırması yalnız Antep’in kendi beyliğine tâbi bir yer olmasından ziyade Antep’le olan akrabalığı sebebi iledir.

Ali Elgin’in dedesi bu büyük Nuru Bevden naklen bize bildirildiğine göre, kızı Döne hatunu bugün Budak ve Battal Bey soyadlarını taşıyan eski ve büyük ailenin atalarından birine vermiştir.

Tekke Camiini yaptıran Türkmen Mustafa ağa Döne Hatun’un torunlarındandır. Döne hatunun eski Gazhane bölgesinde yüksek bir yerde bulunan ve ziyaret edilegelmekte olan Türbesi zamanla ortadan kalkmıştır.

İslam geleneğine göre cami, mescit, medrese, kütüphane ve imaret gibi dinî, ilmî ve hayır müesseslerinin yaşamaları için gelir kaynakları tahsis edilir, bunun sarf ve faydalanma şekilleri bir vakıfname ile tespit edilir. Vakıfnameler şer’i mahkemeler tarafından tastik ve tescil edilirdi.

Müzede saklı bulunan şer’i mahkeme sicilleri 16. Yüzyılın başlarından beriki çağa aittir. Bu sebeple bu tarihten sonra yapılmış olan camiler hakkında müzede ki şer’i mahkeme sicillerinde geniş bilgiler bulunmakta ise de Alaeddevle için bu yön şüphelidir. Ancak vakıfla ilgili bazı davalardan ötürü aynen veya özet olarak bilgi bulunabilir ki 1260 yılına kadar olan çağı muhteveyi kayıtlar da böyle bir vesikaya rastlamadım daha eski tarihlerde belki rastlanacaktır.

Gaziantep Halkevi broşürünün tarih bölümünü yayan rahmetli Ahmet Muhtar Göğüş, eserin mükerrer 127 sayfasında camiin Alaeddevle tarafından yaptırıldığına işaret ettikten sonra sözlerine şunları ekliyor.

“Bu camiin vakfiyesi Antep evkaf idaresinde bulunmadığı gibi eski mahkeme sicillerinden de ancak hicri 945 tarihine kadar olanları kalmıştır.[1] Maraş evkaf idaresinde Vakfiyenin yazılı olduğu haber alınmıştır. Bu vakfiyeler okunsa belki burasını tenvir edecek yazılara tesadüf olunur.”

Gaziantep Vakıflar İdaresi sicil defterinin 73. sayfasında birisi rebiül-evvel 1263, diğeri cemaziyel-evvel 1264 tarihli itevliyyet, imamet ve hitabetin Abdullah adında birinin ölümü ile oğulları Bekir ve Ahmet’e tevcihine ait iki vesika vardır.

Müzede saklı bulunan şer’i mahkeme sicillerinde 1260 tarihine kadar cami ile ilgili 9 karar tespit ettim. Bunlar tevliyet, imamet ve hitabet tevcihine, faraş tayinine cevami lehine olan mal vasiyetlerine dairdir. 14 rebiül-ahir 1288 tarihli iki kararda cami vakfınaait uzun çarlında iki dükkân mevcut olduğu 1310 tarihli iki kararda şair ve alim Bayram zade Abdullah Edip Efendinin bu camiin önce hatipliğine, sonra imamlığına getirildiğini anlamaktayız. Yine bu kararlardan Hamamcı hane mahallesinde Kocaoğlan ailesinden Mustafa kızı Hatice ile Tövbe mahallesinden Kadı Şakir oğlu Hacı Mehmet’in mallarının üçte birini cami lehine vasiyet ettiği yazılıdır.

Alâedevle camii vaktiyle şimdikinden çok küçükmüş. Zamanla yıkılmağa yüz tutmuş 1314 yılında ahali tarafından bugünkü bina yaptırılmıştır.

Bu yapılma hadisesi hakkında Hacı Sait Güllü, Ökkâş Kuranel ve Babamdan edindiğim bilgiye göre: Camiin yeniden yaptırılması Güllü Hacı Mahmut ile[2] Millet hanı yanındaki bedestenin üstünde bulunan ve Ermeni vakfına ait olan Millet kahvesini işleten Kel Ahmet’in teşebbüsü ile başlar. Birçok kimselerden nakdî ve ayni yardım toplanır birçokları da bedenen çalışırlar. Eski camiin enkazı inşaat yerinden o zaman mevcut bulunan Kale hendeğine kadar sıralanan gönüllü işçiler tarafından zembillerle elden ele geçirilmek suretiyle sözü geçen hendeğe doldurulur. Boş zembiller aynı şekilde sıralanan 8-10 yaşlarındaki çocuklar tarafından nakledilir.

Camiin temeli kazılırken batı – kuzey tarafındaki kaya çok güç bulunur buradan önemli bir su çıkar.

Küçük su motorları kurutmak için zorluk çeker. Bu kurutma işinde tabak esnafının yardımı olmuştur. Temele büyük dut bedenleri uzatılır, yapı bunun üzerine kurulur.

Yapım Abdullah Edip Bayram, Ali Cenani, Abdullah Necip Barlas, Bahdeniz emiri oğlu Sait, camiin İmamı Ali Efendi’den kurulu bir komisyon tarafından idare edilir. Sait Efendi muhasebe, İmam Ali Efendi vezdarlık işini görür. Diğerleride müteşebbislerin de yardımı ile halktan para ve aynî yardım toplar. Camiin mimarı Ermeni Ermenak, ustabaşısı büyük kiliseyi yapan Kiyorktur.

İnşaat arasında duvarlar biter kubbenin yapımına para kalmaz, bunun üzerine halk ikinci Abdülhamit’e başvurur onun yardımı ile tamamlarlar.

Minaresi eski camie aittir.

Camiin inşa ve ikmali münasebetiyle Abdullah Edip Ef merhum birinci mısraı mihrabın sağında, ikincisi solunda bulunan şu tarihi düşürmüştür:

Yapıldıkta umumun hizmeti ile çıktı bir tarih

Ahali oldu tecdide muvaffak işbu mihrabı (1319)

Demek ki camiin yapımı 5 sene sürmüştür.

Ali Cenanî Bey milletvekili olduktan sonra camie bir (lihyei-şerif) temin etmiştir. Bunun gelişi zamanın en büyük karşılama törenine vesile verir.

Camie tahsis edilmiş olan iki dükkân vakıflar idaresi tarafından satılmıştır. Halen Teftiğin Değirmeni yakınlarında “Tembel yeri” denilen bölgede bir sulu tarlası bulunmaktadır.[3]

Not: Cami yapılmazdan evvel burası ormanlık bir bölge imiş.


[1] Sonradan yapılan tetkik ve ayırmada 936 yılına kadar yani 9 senelik bir zamanı kapsayan kısımda elde edilmiştir. Halen Müzededir.

[2] Güllü Hacı Mahmut, Meşhur baklavacımız Hacı Sait Güllü’ nün babasıdır. Hacı Mahmut’un babası Mehmet Çelebi, Güllü çelebi adıyla Mehmet Şeriftir.

19 şevval 1305 ve 29 zilkade 1305 tarihi kararlarda belirtildiğine göre, vakfın eski mütevellisi Bekir oğlu Abdullah’ın ihaneti üzerine azledilerek yerine beratla Güllü Hacı Mehmet getirilmiş ise de vakıflar idaresi bu tayine taraftar olmadığından hakkında dava açmış ve davayı kaybetmiştir. 2 cemaziyel evvel 1310 tarihli diğer bir karara göre Tembel Zade Reşit oğlu Esat Efendinin mütevelli olduğu görülüyor. 1310 yılında tekrar Hacı Mahmut Güllü mütevelli olmuştur. Bu gösteriyor ki Vakıflar idaresiyle Merhum Hacı Mahmut Güllü arasında bir hayli çekişmeler olmuştur.

[3] Ali Elginin dedesi Büyük Nuri Beyden naklen bize anlattığına göre ikinci maddede adı geçen Tembel zade Esat Efendi Dulkadir oğullarının Çorum, Mecitözü, ilçesinde yerleşen kolundandır. Bu bilgiden şu sonuca varıyoruz. Antep’te eski bir aile olarak şeri mahkeme sicillerinde adı geçen Tembel zade ailesi Dulkadiroğlularındandır. Camiine ait Bostanın bulunduğu mevkiin adı bu aileden alması ihtimali çok kuvvetlidir.