Vaktinde Elbeyli’de bir büyük düğün olmuş. Etraf çevreye okuyucu gönderilmiş, bütün el aşiretler çağrılmış. Davul vurur halay çekilirmiş. Halayda bizde adettir kadın arkek beraber halay çeker. Kadınla erkek arasında ehli kâmil bir adam veya bacısı olan birisi bulunur. Vakit epey geçmiş ve düğüne bir yabancı adam gelmiş. Etrafa selam vermiş hâl hatır sormuşlar. Gelen yabancıya” sen kimsin, necisin” demişler. Göz bağcıyım, cindarım”, cevabını vermiş Hazır bulunanlar da ne yaparsın ne marifetin varsa göster derler. Bunun üzerine yabancı: "Düğün yerindeki kadınlarda ne kadar altın avadanlık varsa hepsini bir deveye yedirip kusturacağım” der. Aşiretler de ne kadar altın avadanlık varsa toplarlar. Vakit de akşama yaklaşmıştır. Gözbağcı adam altını avadanlığı alır herkes merak içinde” acep nasıl yedirip kusturacak” diye merak içindedir. Yabancı adam bir defa "bakın bakın” der düğün meydanını deveyle dolanır, ikinci defa” bakın bakın ha” diye meydanda daha geniş bir daire çizer. Üçüncüde” bu son deveye yutturacağım” der ve gecenin karanlığında deveye biner altın avadanlıkla kaybolur gider. Bunun üzerine ’Elbeyli’de düğün olmuş oyun bunun sonunda’’ demişler.

Oğuzeli Hameyli köyünden kırk kırkbeş yaşlarında inşaat ustası Ali Erkan’dan Kilis orta okulu inşaatında 1968 Eylül'ünde derlenmiştir.