Kilis şehrinin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu iyi bilinmektedir. Eski Kilis şehri, bugünkü şehrin onbeş kilometre batısında idi. Bugün (Üryanebi) denilen tarihi bir harabe altında eski Kilis şehrinin kalıntıları bulunmaktadır. Eski Kilise, eski Yunanlılar (Cyrrhus); Romalılar (Giliza); Arap tarihçileri (Kurus) veya (koris) olarak bahsetmişlerdir. Kilis’li Şinasi Çolakoğlu’nun (Genç Kilis) gazetesinden yazdığına göre: Arapların Kurus diye bahsettikleri kelime Türklerin lisanında (Kiris) olmuş ve zamanla Kiris kelimesi bugünkü (Kilis) haline gelmiştir.

Eski Kilis Şehri, Miladî 638, Hicrî 16 senesinde Hazreti Ömer zamanında İslamlar tarafından ele geçirilmiştir. Ebu Ubeyde bin Cerrah kumandasındaki İslam orduları Bizanslılara karşı büyük başarılar kazanmıştı. Kilis’in bu sıralarda öncü kuvvetler kumandanı İyaz bin Ganm tarafından İslam dünyasına katıldığı zannedilmektedir.

1071 Malazgirt Meydan Muharebesinin neticesinde Kilis bölgesine de bir kısım Oğuz Türkleri gelip yerleşmiştir. Kilis bölgesine de bir kısım Oğuz Türkleri gelip yerleşmiştir. Kilis ismi tarih kitaplarında asıl ismiyle bu tarihten itibaren geçmiye başlamıştır. Kilis, 1116 ve 1125 yıllarında Haçlı ordularının istilasına uğradı. Asırlarca Memlukların idaresine kaldı. 1402 tarihinde Timur istilasını gördü. Kilis’in varoşu sayılan ve bugün Suriye sınırları içinde bulunan Azez kasabası Timur orduları tarafından yakılıp yıkılınca, Azez ahalisi Kilise göç etti. Azezlilerin Kilise yerleşmesi, Kilisin İktisadî ve sosyal cephelerden gelişmesine sebep oldu. 1517 tarihinde Yavuz Sultan Selim Kilisin doğusunda olan Tilhabeş (Yananköy) de ordusu ile konakladı. Kilis ile Halep arasında bulunan Mercidabık ovasında Memluk Hükümdarı Kansu Gavri ordusu ile karşılaştı. Mercidabık meydan muharebesini kazanan Yavuz Sultan Selim Kilis’i Türk topraklarına kattı. Kilis 1919 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğunun Halep vilayetine bağlı bir şehir olarak yaşadı. Bir kısım paşaların beylerin kavgalarına, kıtlıklara, zelzelelere maruz kaldı. Kilis şehri, Osmanlı zamanında Arap harsının bittiği, Türk ülkelerinin başladığı sınır üzerinde Türk harsının kalelerinden biri olarak vazifesini hakkıyla yaptı. Arap harsının kuzeyi doğru yayılmasına engel olmasında rolü büyük oldu. 1918 Kasımında ordumuz Suriyeden çekilirken Mustafa Kemal Paşa Kilise gelmişti. Suriyeden sonra ayak bastığı ilk Türk şehrinin Kilis olduğunu Mustafa Kemal Paşa anlamıştı ve o zaman şöyle demişti: (Şuna bir defa daha iman ettim ki, bu millet esir edilemez. Ayak bastığım ilk Türk şehrindeki bu cesaret ve uyanıklığa hayranım. Bu millet ölmüyecektir. Var olun aziz Kilis’liler.) Bu sözleri Mustafa Kemal Paşanın Birinci Cihan Harbinde emir çavuşluğu yapan Kilisli Saraç Mehmet Çavuştan dinledik. Mondros mütarekesi üzerine önce İngilizler ve daha sonra 29 Ekim 1919 da Fransızların işgaline uğrayan Kilis, kuzeyindeki şehir ve köyler halkı ile birlikte istilacılarla büyük ölüm ve kalım savaşına girişti. Yüzlerce evladını şehit verdi. Bir Türk şehri olduğunu bütün dünyaya isbat etti. 7 Aralık 1921 de istilâdan kurtuldu. Çizilen sınır Kilis’in en iyi topraklarını sınır dışında bıraktı. Bu sebepten Kilis Cumhuriyet devrinde hızlı gelişemedi. Güney sınırlarımızda bir Türk kalesi olan Kilis’e hükümetimizin son yıllarda, Kilis’in layık olduğu ilgiyi gösterdiğini görmekle büyük memnuniyet duyuyoruz.

Mehmet SOLMAZ - Hulûsi YETKİN