Türkiyeden küçük ve nüfusu çok az Finlandiyanın her köyünde amatör bir tiyatro teşekkülü, her kasaba ve şehrinde bir veya bir kaç tiyatro varmış. İkinci Dünya Harbinden çıkan Almanyanın her şehri, bozulan yollarını, fabrikalarını, binalarını tamirden önce, tiyatro binalarını kullanışlı bir hale getirmiştir ve tiyatro binalarını yeniden teşkilatlandırmışlardır. Harpten sonra tiyatrolar, operalar yalnız Almanyada değil bütün batı ülkelerinde aynı önemli ilgiyi görmüşler. Tiyatro, su, ekmek ve elektrik kadar neden bir ihtiyaç sayılıyor?

Batılıların nazardan tiyatro insanların yaşama güçlerini artıran ve öğretici olduğu kadar can sıkıntısını gideren bir nevi okuldur. Tiyatro geniş halk topluluklarına diliyle konuşur. Edebiyat, resim gibi diğer sanat kolları belli bir topluluğa hitap ederken, tiyatro sanatı okuma yazma bilen bilmeyen, kültürlü kültürsüz, büyük küçük bütün halka hitap eder. Konuşulan dil yolu ile önce kafaları, sonra gözleri ve kulakları açar. Diğer sanat kollarının kolayca anlaşılmasına zemin hazırlar. Kütlenin gündelik işinden gerilen sinirlerini gevşetir. Tiyatro can sıkıntısından rakı şişesine sarılacak yurttaşlara engel olur. Mükemmel bir eğlence yeridir ve başarılı bir öğreticidir. Tarihen sabittir ki, tiyatro sanatı öteki sanatlara öncülük etmiştir. Gerçek tiyatro sanatının girdiği her bölgeye bir zaman sonra gerçek müzikte, hakiki edebiyatta, gerçek resimde girmiştir. Bu güzel sanatların geliştiği ülkelerde, halkın, iyiyi, güzeli, doğruyu arama bulma kabiliyeti de gelişmiştir. Kültür hareketlerine paralel olarak ilim ve teknikte süratle ilerlemiştir. İşte bu sebeplerden dolayı batılılar tiyatroların, ekmek ve su kadar faydalı teşekküller olduğuna inanıyorlar.

Halkın hepsine hitap eden yaşama sevincini artıran, eğlendirici, dinlendirici, öğretici, tiyatrolara şehrimizin de çok ihtiyacı vardır. Tiyatroların kardeşi olan sinemaların şehrimizde büyük rağbet gördüğünü hepimiz biliyoruz. Şehrimize gelen konser ve tiyatro topluluklarına, okullarımızın tertiplediği müsamerelere de halkımızın büyük bir ilgi duyduğunu görmekteyiz. Bu ilgi bir ihtiyacın neticesidir. Davet etsek bile bu teşekküller şehrimizi ziyaretten çok defa çekinmektedirler. Bu çekingenliğin sebebi nedir? Bu teşekküllerin sanatlarını göstermelerine imkân veren bir sahneden, bir tiyatro binasından şehrimizin mahrum olması başlıca sebebi teşkil ettiğini zannediyorum. Batılıların peynir ekmek kadar lüzumlu saydıkları tiyatrolardan ve tiyatro binasından şehrimiz neden mahrum olsun? Biz Gaziantepliler mümkün olanı yapmalıyız. Hiç olmazsa, Adana’ya yapıldığı gibi Gaziantebe de Devlet Tiyatrosunun bir şube açmasını temin etmeliyiz.

Avukat Hulûsi YETKİN