Amir seman ve taa (başüstüne!) deyup gitti ve şehir içine yetti. Süratle yürüyüp şehre girdi. Şah karşısına vardı durdu. Kız anı görücek dediki:

— Ey Piyr; Ne dersin bana haber ver!

Amir dedi ki:

— Ey şah anla! Ömerden gelmişem agâh ol! Ömer dedi ki: ’’Var söyle iymana gelsin ve yahut cizyeyi boynuna alsın. Eğer (yok!) der ise cümlesini kırarım. Bu dünyadan defterini dürerim.

Şah Anter bu sözleri işidicek vücuduna beter bir lerze düştü. O anda çok korktu. Candan tenden ümidi kesti. Hemandem ne kadar beyleri varsa katına çağırdı ve ihtar edip dedi ki:

— Beyler, bu derde çare nedir? Eğer isterseniz midara edelim. Cümle beyler birbirine danıştılar, bu derde şöyle bir çare buldular, dediler ki “Eğer bu yılanı, bizi kahreyleyen bu ejderhayı defederse, biz de dediğini yapalım.”

Meğer onda bir ejderha var imiş, günde yirmi deve yirmiş. Şahları buna muvafakat etti, “Yazılan takdir bozulmaz.’’ dedi.

Bu söz üzere Ömer hazretlerine bir kaç adam salarlar, onlar Ömer hazretlerine hemen varırlar. Ömerin başı kubbeye, teni bir dağa benzer. Üzerinden kuşlar uçamaz.

Bunlar Ejderhayı tamamen anlattılar ve ömere karşı ahdü peyman ettiler.

Ömer; bunların şözlerini dikkatle dinledi. Hemandem Şahi merdan Hazreti Aliye döndü.

— Ya Ali, dedi, ol Ejderhaya gitmek gerektir.

Şahi merdan dedi ki:

— Kandadır gideyim, Meviânın emrile iki pare edeyim. Ayni tarafından gelen kâfirler beraber gidip uzaktan gösterdiler. Anlar havfedip geri döndüler. Şah bir baktı. Deveye benzer bir şey ovayı zabtetmiş. Gözü meşaleler gibi yanıyor. Her ağzından yere odlar (ateşle) iniyor. Şahi merdan teaccüp edip hayran hayran baktı ve:

— Ya Deyyan senden yardım dilerim. Dedi. Ejder Şahi merdanı görünce, deprendi. Şiyri Yezdan hemen Zülfikarıhı çekip vurdu ise de Ejderin bir kılına ziyan olmadı. ”Ne hikmettir?,, deye tefekküre daldı. Bu kez heybetle bir nâre vurdu. Yine bir kılını kestiremedi ve hiç tesir yapmadı. Hiddetinden Zülfikarı taşa

faldı, taş baştanbaşa ikiye bölündü dedi:

— Ya Rab, ne hikmet? Kılıcım, hızlı vuruşumla taşı kesti. Ejderhayı kesmedi. Hazreti Ali biraz fikredip dona kaldı. Tefekkür bahrine bir hayli daldı. Ol anda Aliye bir nida irişti:

— Niçin kesmeyor bilir misin? “Anı ol gâh helâk ederim!” dedin de „inşallah,, demedin. Anınçün biz de ona kesme!” dedik. Bil ki: sen öyle söyleseydın keserdi...

Ali bu nidayı şidip aklı gitti ağladı. Göz yaşını akıttı.

Tövbe ve istiğfar etti. Zülfikarı elden bıraktı. Biraz şöyle beyhuş yattı, kaldı. Sonra aklı başına derildi. Yine ona nagihanî düstur geldi ki “Yılanı öldür!,, deye. Hemen Allah!,, deye Zülfikarı çekip yerinden sıçradı ve Ejderhaye çaldı. O dem ejderhayı iki böldü. O arada Şahı, mardan ziyade susadı. Hemen yeri depti, ayağı altında bir çeşme su aktı. Ondan içip abdest aldı, namaz kıldı. Cenabı Halika niyaz etti. Ol ilin kamusu ona “pes!,, dediler. Bu pınara da (Ali pınarı) deye ad kodular. [1]Ali, mü’minlerin yanına sağselim geldi. Onlar etrafına toplanıp rahat oturdular, Ali nekim olmuş ise hepsini birer birer söyledi ve anlattı. Hepsi işidip şaz oldular ve (aferin!) kıldılar. Ayniye de gidip, Alinin yılânı öldürdüğünü söylediler. Ayni Ömer katına geldi. Ömer onu görüp şazı oldu. Ali ile de görüşüp şadüman oldu ve gönülde bir güman kalmadı. Ayni ve etrafı dediler ki: “Biz Ömer hazretlerine uyduk; ol dîyni mübiyne tabi olduk.,, Ömer, bu sözleri işidicek çok: memnun oldu ve:

— Bu şehrin ismi (Aynîtab) olsun dedi. (Bunun manası “Aynî tövbe etti.” demektir.) Ayni ol demde şehrine döndü ve fakat sözünden tekrar rücu etti., Bu gez Ömer bu sözü duyup;

— Asker! Bu şehri seraser yağma edin! deye emir verdi. Asker hemen ol dem yürüyüp şehri yağma ettiler; türlü hasaret verdiler. Kamu malın ve davarın aldılar, Ömer katına geldiler Ömer bir adam yolladı: Dedi ki: “varın, benim hakkımda ne söylerler görün!,,

Onlar varup gizlice dinlediler, Kâfiri er şöyle söyleyorlardı:

— Onu bize Allah havale etti nidelim. Bize zulüm oldu; nere gidelim.

Yazan: Ş. Sabri


[1] Bu pınar hemen şehrin kenarından geçen derenin yanı başındadır. Adı bu gün de (Ali pınarı) dır Bu aynı zamanda mevki ismidir. Oradaki bütün bostanların semti (Ali pınarı) mevkii deye anılır. Burada güzel söğüt ağaçları ve yakınında daha bir çok güzel ve suyu bol pınarlar vardır. Burası Antebin pınarlar mevkiidir. Yazın halk burada çok eğlenirler. Kahvehanesi var. Devlibi var. Burada bulgur kayntılır, çok güzel kır eğlemeleri yapılır.