(Sayı 10’dan devam)

Belkis’e ait rivayetler:

Tarihî Belkis köyüne harabelerine ait yüzlerce rivayet vardır. Bu rivayetlerden ikisini aşağıya alıyorum. Belkis köyünden birisi Erzurum’da vatani vazifesini ifa ederken, bir Fransız seyyahı ile aralarında şu muhavere geçiyor:

- Nerelisin hemşerim?

- Gaziantepliyim.

- Gaziantep’in neresindensin?

- Nizip kazasındanım.

- Kazanın içinden mi? Köyünden mi?

- Hayır. Belkis köyündenim.

- Memnun oldum. Hemde çok memnun... Öyleyse Belkis harabeleri ne alemde? Hükümet kazı filan yaptırıyor mu? Mealinde birkaç soru sorduktan sonra esas maksadına geliyor:

- Sizin Belkiste çift süren köylülerin saban demirleri altın mı gümüşmü deyince Belkis’li asker şaşırıyor. Hayır diyor. Bizim köylülerin sabanı demirdir. Seyyah acı acı gülümsüyor. Asker her ne kadar altının nerelerde olduğunu, altının harabelerde bulunduğunu nerelerden öğrendiğini seyyaha soruyorsa da Fransız seyyahı soruları cevaplandırmakta mevkût geçiyor. Yalnız 1900-1910 yılları arasında Belkis harabelerine bir kaç defa Halep Ermenileriyle birlikte gezdiğini, bazı yerlerde gizlice kazı yaptıklarını, çok miktarda asarı antikaya ait eşyaları Suriye’ye götürüp sattıklarını ve bazı açıkgöz şahısları ise antika toplamak için mezkûr harabeye sık sık gönderdiklerini ima suretiyle anlatmış bulunuyordu. Yalnız altın meselesinde Fransız çok ketum davranıyordu...

İkinci rivayet ise şöyledir: Köyde mukim bazı ihtiyarların anlattıklarına göre şimdiki Belkis harabelerinin bulunduğu yerde çok muazzam bir Roma şehiri varmış... Bu şehir o kadar muazzam imiş ki, kelimelerle anlatılması o zaman için gayri kabilmiş. Fırat suyunu takiben 20 km. uzunluğunda, 2 km. genişliğinde bir şehirmiş... Evleri o kadar biribirine sıkmış ki... Birecik yakınında bulunan Belkis şehrindeki evlerden birinin üzerine çıkan bir kedi; bütün Belkis şehrinin evlerinin üzerini dolaşırmış... Bu rivayetlerin sıhhat derecesi beni pek fazla ilgilendirmez. Yalnız Belkis köyündeki rivayetleri tavzih ve tasrih eyledim. Kendiliğimden birşeyler katmadım. Hele bazı ihtiyarların anlattıkları rivayetleri buraya alacak olsaydım yüzlerce sayfa doldurmam icap ederdi.

(Devam Edecek)

Mehmet SOLMAZ