(Sayfa 73 den devam)

Ön (1700) tarihlerine doğru bölgeye gelen Eti kralının adı açıklanmamış olmakla beraber eldeki kaynaklara göre bu kralın (Huzziya) olması gerekecek amma, bunun devri iç çatışmaları ve derebeylerinin boğuşmaları ile geçmiş olduğundan, bölgeyi ilgilendiren haberin Huzziyaya ait olması biraz şüphelidir. Huzziya veya Hazziya (1715 - 1690) tarihleri arasında yaşamış olarak gösteriliyor. Bu tarihten (35) yıl sonra ise, (Alluvanna) adındaki kralı görüyorüz. Her ne kadar bunun devri de karışıklık içinde geçmişsede, taşıdığı isim üzerinde durmayı değer. Zaten Eti orduları, pek o kadar kalabalık bir kuvvet teşkil etmiyorlardı. Meşhur Kadeş muharebesinde Etilerin en çok (30,000) kişilik bir

muharip mevcudu olduğu tesbit edilmektedir (Yaş: 2/100).

Halbuki bu miktar, tarihin hemen en büyük ordularından biridir. Diğer Eti seferleri daha küçük çaptaki kuvvetlerle yapılmıştı. Başka bir savaşta (1400) piyade ve(40) araba, başka bir savaşta da (10,000) piyade ve (700) araba bulundurmuşlardı (ayni eser 2/146 H.)

Bu Eti kralının da zapteylediği şehir için, belki böyle küçük bir kitle ile harekete geçmiş ve tarihin bir hatırasını bırakmış oluyor. Bu kralın (Alluvanna) olacağını seziyoruz. Çünkü kayıtta gösterilen (1700) ile (1665) tarihleri arasında pek o kadar fazla fark yok.. Evet Alluvanna belki hususi surette şahsi çadırını kurdurmuş olmasından ve belki de öldürülmüş bulunmasından dolayı adını bıraktığı yerin ona nisbeti anlaşılır gibi geliyor bize : Alleben..

Alleben tabiri, tıpkı Antep tabirinin, sonraki sözde bazı dil ustaları tarafından (Aynitap) şekline sokulduğu gibi, (Aygülleben) olarak kalıba bağladıkları kanaatındayız. Eti kralı Huzziyadan az sonra tahtta görülen Alluvanna, belli olarak tarihte hiç bir iz bırakamamış ve yahut ona ait bir vesika henüz ele geçmemiştir. Yalnız Eti krallarını gösteren listede adı geçiyor.

Antepin iki kanadını teşkileden Urşu ve Huşu şehirlerinin yerlerinin ise, şimdiki (Uruş) ile (Güceye) olarak tasavvur ediyoruz. Alluvannanm ordugâh kurduğu (Uzan-Lau) şehrine gelince, parantez içerisinde bu sözün (Luvzantin) olarakta yazıldığı görülüyor. Gerek aslında zaptında ve gerek sonraki naklindeki muhtemel yanlışlıkları gözönüne alarak (Luvzantin)I geri bırakarak (Uzanlau) adı ile alabileceğimiz bu şehrin de yerini benimser gibiyiz. Kilisin Polateli nahiyesi dahilinde olan bu eski şehir, bölge itibariyle Antebi ilgilendirir ise, ayrıca bir inceleme şekli de vardır ki durum şöyledir:

Luvz ve ya lavzki her ikisi de luz ifadesi verir, (Luc, Lug) lâfızlarıdır ki, eski ve yeni türkçedeki (Uluç, Ulug) yani büyük demek olur, Antia ise, Antebin aslı olan ve başka bir bahiste geçen (Andiya) dır ve daha eski şekli olması gereken (Anitaob) dur.

Bu netice, Eti kralı Alluvannanm karargâh kurduğu şehir, Antep şehri civarıydı ki şimdiki hususi yer beyaniyle doğrudan doğruya (Alleben) deresi çevresiydi. İşte bu sonuçta gösteriyor ki, Alleben tabiri (Aynülleben) uydurma arapça terkibi değil, çok eski bir Eti kralı olan (Alluvanna)nın asırlardan beri hatırasını yaşatan ve bu gün bizi hayret ve duraklamaya düşüren tarih karanlık perdelerinden bir yenisini aralamakta olması bakımından çok değerlidir. Bu kayıtla Antebin daha ön (1700) tarihinde bile mamur şen ve ticari mevkii kuvvetli pazariyle ün salmış mükemel bir şehir olduğu haberini alıyoruz. Kelimenin zabtında çok değişiklik yapılmıştır: Luvz antin, Lavzantin, Luzantia. Bize göre bu son şekli belki de en doğrusudur: Luzantia,

Luz—antia (büyük Anitaop), Andiya Alluvanna için mukaddes ve ata yurdu bir şehir olup şehir dahilinde yakın taraftarları olacaktırki, askerî ordugâhını burada kurmuş ve buradan hareketleri idare ederek Urşu—Uruş, Huşu güceye şehirlerini zaptetmiştir.

Bu kralın çıkış yeri Hatuşaş olarak bildirilmiştir. Artık umumî bir görüşe dayanan Eti merkez şehri, yanlış bir alışkanlığın tesiri altında, daima hatuşaş görülmüş ve her vesiyle ile tekrarında teseli aranmıştır, Bu hatuşaşın Boğazköy hatuşaşı ile asla ilgisi yoktur. Bu devirde Boğazköy hatuşaşının yeri bile bilinmiyordu. Çünkü bu şehrin yapılış tarihinin on onbeş ve ondört asırlar arası oldu ve onüçüncü asır başlarında da merkez yapıldığı tesbit edilebilmiştir. Bu Hatuşaşın, başka bir Hatuşaş olması gerekir ki bu da kuvvetli bir ihtimale göre, (Hatuşagı) dır ve Kilis’in eski Com nahiyesi dahilindedir. Urşa ve Huşu şehirlerini zabtedebilmek için Antep’te ordugâh kurmuş olması da böyle düşünülmesine yardımcı olmaktadır. Çünkü burası her iki şehrin nisbeten orta kısmındadır. Burayı geride bırakarak ya Urşu veya Huşu şehrine yürümesinde askeri mahzur da görülebilirdi. Bununla beraber Alluvannanm buraya kadar serbestçe gelerek ordugâh kurabilmesinde şehrin onu çağırmış ve kuvvetlerini kendi kuvvetiyle de beslemiş bulunması hatırlanabilir. Demek ki bu iki şehir, Antebin ticaret yolundaki gelişmesini bu iki şehir çekememiş ve böyle bir çekemezlik karşısında Hatuşagından Alluvannanm celbedilmesine lüzum görülmüştü.

(SON)