Gaziantep’te kışın, tandır çevresinde ısınmak âdeti var. Her ne kadar son zamanlarda bu usul yavaş yavaş terk edilmekte ise de, yine yerlilerin pek çoğu ve köylüler tandır çevresinde ısınarak kışlarını geçirmektedirler.

Tandır ısıtması iki şekilde olmaktadır. Bunlardan biri sabit olup, odanın ortasına kazılan çukura ateş doldurmakla yapılmakta, diğeri ise tandır mangalı denilen seyyar bir mangal çevresinde olmaktadır. Her iki şekilde de sıcaklığı temin eden kömür ateşidir. Bu ateşin üzerine masa gibi bir kürsü konmakta, bunun üzerine de tandır yorganı denilen dört köşe, büyük bir yorgan örtülmektedir. Evin sakinleri, büyük, küçük bu yorganı göğüslerine kadar çekerek altına girmekte, ortadaki ateşin temin ettiği sıcaklıkla kışlarını geçirmektedirler. Böylece odundan kömürden tasarruf edilmiş olmaktadır. Hakikaten bir odayı ısıtacak yakacak yerine, yorgan altında tahdit edilmiş havayı ısıtacak yakacakla yetinilmiş olmaktadır. Tandır usulü ile ısınanlar gece ve gündüzlerini bu yorganın altında geçirmektedirler. Bu usul her ne kadar yorgan içinde bulunan kısımları ısıtırsa da, yorganın dışında kalan baş, boyun ve omuzlar soğukta kalmaktadır. Bir insanın vücudunun her yerinin birden ısınmaması sağlık bakımından mahzurludur. Ben bu yazımda bu mahzurlardan bahsetmiyeceğim. Benim anlatacağım resimlerini gördüğünüz yanık vak’alarına ait olacaktır.

Bayram Köroğlu 4 yaşında küçük bir çocukken annesi tandır yorganının altında kendisini unutmuş. Çocuk sıcaklığın ve küçüklüğünün verdiği rehavetle yorganın altında uyuya kalmış. Sağ ayağı tandır mangalının içine girmiş. Yanmış. Şüphesiz yorganın altında çok bağırmış, ama annesi sesini duyup yetişene kadar bir hayli hasar husule gelmiş. Yanıktan sonra da iyi bakılmamış. iyi olurken ayağının burnu kıvrılıp bacağına yapışmış. Böylece bu tandırzede tam yirmi iki sene ayağının topuğu üzerine basarak yürümeye mahkûm olmuş Ben onu geçenlerde ameliyat ettim. Bugün 26 yaşında. Yapışıklığı ayırdım. Ayrılınca eksik kalan deriyi de başka yerlerden aldığım deri ile yamadım. 22 seneden beri ilk defa ayağının tabanı yer yüzü gördü.

Resimdeki çocuk da bir tandır zededir. Bunu da annesi yongan altında unutmuş- Uyuyan çocuğun sağ kolu ve göğsünün sağ üst yarısı tandır mangalına düşmüş, Yanmış. Yanıktan sonra iyi tedavi görmemiş. Dirseği koluna, kolu gövdesine yapışmış. Çocuğun sağ kolu kaz kanadına dönmüş. Bu zavalının kolu bebekken yandığı için kafi derecede gelişmemiş, öbür

koluna nazaran hem ince, hem de küçük kalmış. Ameliyatla yapışıklıkları açtım. Derişiz kalan yerleri başka yerlerden kaydırdığım derilerle yamadım. 8—10 seneden beri ilk defa sağ eline doyasıya bir hareket yaptırabilecek hale geldi.

Resimlerini gördüğünüz tandırda ısınma kazalarına benzeyen pek çok hadise ile karşılaşmaktayız. Tandırda ısınma, sağlık bakımından, iyi olmadığı gibi, küçük çocukların yorgan altında unutulması ile ağır yanma tehikeleri de doğmaktadır.

Yanıklar uzun zamanda iyileşen yaralar meydana getirir. Bu sebepten yanığı tedavi edenlerin çok itinalı ve dikkatli hareket etmeleri gerekir. Yanan vücut kısmı çok ağrıdığı için, şahıs bu ağrıyı azaltacak, vaziyetleri araştırır. Böyle bu vaziyetler de daima vücudun büzülüp, kendini gevşettiği hallerdir. İşte uzun zaman büzülmüş vücut kısımları iyi olurken bu şekilde büzüşük kalırlar. Bu hadiseler aylarca sürdüğü için tedavi eden kaynama ve yapışmaların hiç farkına varmaz. Yanık iyileşince bir de bakarız ki sakatlık meydana gelmiş. Artık bu durumu düzeltmek için ameliyat olmaktan başka çare yoktur. Bu ameliyat ne kadar erken yapılırsa o kadar faydalıdır. Geç kalınırsa yapışık olan kısımlar az çalışacakları için iyi inkişaf edemez ve kısa, küçük kalırlar. Resimde gördüğünüz hastalardan birinin ayağı, öbürünün kolu küçük

kalmıştı.

Demek ki böyle tehlikelerle karşılaşmamak için önce sıhhi olmayan tandır usulü ısınmayı terk etmemiz lâzımdır. Sonra da eğer kaçınılamayan bir kaza olmuş ve yanık husule gelmişse, yanan kısımların ağrısına bakmadan daima normal hareket ve masajlar yaparak yapışıklıkları önlemeye çalışmalıdır.