Bir hastanede yapılan ameliyatlarla sosyal yaşayış yakından birbiri ile ilgilidir. Kültür seviyesindeki yükseklik, hastanın hekime müracaatındaki zamanı çok kısaltır. Cerrahi müdahalelerde zaman faktörünün hayati kıymeti vardır. Eğer hastanın hoca ve muskadan ziyade hekime itimadı varsa, bir yeri ağrıdığı zaman önce aklına hekime gitmek gelecektir. Bu şekilde düşünen hastalar, vakit kaybolmadan ameliyat masasına yatmış olurlar. Kültürel anlayışı noksan olan ortamlarda davranış çok ilkeldir. Bunlar, atalarından gördükleri iskolastik durumu devam ettirip giderler. Ağrıyan yerine muska bağlamak, hocaya okunmak, devam ettirip giderler Ağrıyan yerine muska bağlamak, hocaya okunmak, delikli taştan geçmek okunmuş su içirmek gibi batıl inanışlar, hep hekim ve hastanenin bulunmadığı ilk çağlara ait batıl inanışlardır. Okulun olmayışı, cahil din hocalarının etkisi, bu âtadan kalma davranışları devam ettirip gitmiştir.

Eğer bir hastanede yapılan apandisit ameliyatları, karnına çömlek tutulmuş muska bağlanmış, ovulup okunmuş hastalarda ekseriyeti teşkil ediyorsa, eğer bir hastanede yapılan barsak düğümlenmesi ameliyatları, kıçından fifürülmüş, tatar arabasına konularak ırgalanmış hastalarda ekseriyeti alıyorsa o memlekette sosyal durum, kültür seviyesi çok geridir demektir. Böyle mıntıkalarda yapılan ameliyatlarda vefiyat tabii çok yüksek olacaktır.

Bıçak ve kurşun yaralarındaki çokluk da sosyal anlayışlarla ilgilidir. Kan davası güdülen namusla ilgili hareketlerin bıçak ile temizlendiği muhitlerden yakalama hadiseleride çok olacaktır.

Beslenme tarzındaki (alışkanlıkları da pek çoğu ameliyat masasına akseden durum yapar. Acı, baharlı, biberli yemekler çok yenilen ortamda mide hastalıkları, basur, böbrek ve safra kesesi hastalıkları çoklukla görülürler. Bu hastalıkların da hemen ekserisin, eninde sonunda, operatörün masasına yatarlar.

Görülüyor ki hastanelerin ameliyathaneleri, sosyal ve kültürel yaşayış bakımından bir ayna gibi durumu yüzeye çıkarıcı bir vaziyet ârzetmektedirler. İşte bu görüşten hareket ederek Gaziantep Devlet Hastanesinde geçen iki senelik mesaimi değerlendirmeye çalıştım.

Gaziantep’te ameliyat yapılan altı hastane mevcuttur. Bu hastanelerin İçinde devlet hastanesi hasta müracaatınla çokluğu, ortamı teşkil eden her seviyedeki vatandaş müracatın devamlı olduğu hastane olarak en baş sırayı almaktadır.

Bu sebepten sadece Gaziantep Devlet Hastanesi istatistiklerine dayanarak muhitin sosyal seviyesi hakkında hüküm vermekle hata yapılmış olmaz.

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Gaziantep’de de bedeni faaliyetin ağırlığı sebebiyle husule gelen fıtık hastalığı bütün hastalıkların önünde gitmektedir. Hastanemizde yapılan amaliyatların dörtte biri fıtıklı şahıslara aittir. Fıtık ameliyatı için müracaat eden hastaların hemen hepsi de rençber vatandaşları teşkil etmektedir Fıtığın rençber, arabacı, hamal gibi bedeni faaliyeti ağır olan şahıslarda sıklıkla görülmesi gayet normaldir. Bunların ekseriyette almasında da bir fevkaladelik yoktur.

Yapılan ameliyatlarda ikinci sırayı apandistler almaktadır. Bu, üzerinde durulacak bir mevzudur. Sağlık Bakanlığının her ay neşrettiği Sağlık dergisinde ve memleketimizde çıkan Gaziyurt ve Sabah gazetelerinde bu konuya temas etmiştim. Apandistlerin her çeşiti behemahal ameliyatı gerektirmez. Derhal ameliyat edilmesi icap eden apandisitler sadece hat apandistlerdir. Kronik apandisit dediğimiz hastalık bir refah ve kültür fazlalığı hastalığıdır.

Fıtık, hastalığı nasıl ağır beden işi gören rençber zümrenin hastalığı ise, kronik apandistler de genç kızların, zengin ve maddi düşüncesi olmayan kimselerin hastalığı olmaktadır. Basit bir barsak gazı sancısı, solucan ağrısı çeken iyi halli vatandaş, yarım tıbbi bilgisinin de teşviki ile, kendisinde apandist olduğunu vehmetmekde biz operatörlerde apandisiti çıkarmaktayız. Bizim bu hareketimizde haklı olduğumuz noktalar vardır. Bir kere apandisit ameliyatı tehlikesi hemen hiç elmayan basit bir müdahaledir. Sonra bugün apandisi hasta olmayan şahıs yarın pekâla hastalanabilir. Hastanın kafasına sokulan apandisite tutulmuş olmak ev hanımının yaptığı ruhi sıkıntı, ameliyat olup kurtulmayı icap ettirecek kadar fazla olabilmektedir. İşte bütün bu düşünceler ve sosyal ortam tesiri ile hastanemizde de apandist ameliyatı ikinci sırayı almaktadır.

Ameliyathanemize akseden sosyal dertlerimizden biri' de yaralanmalardır. Yaptığımız ameliyatlardan çokluk sırası ile üçüncü gelen kurşun ve bıçak ile yaralanmalardır. Benim daha önce yedi sene vazife gördüğüm Bursa civarında bu kadar çok yaralanma hadisesi olmamaktaydı Oralarda bir insan vurulursa bu aylarca hatta senelerce konuşmalara mevzu teşkil ederdi. Gaziantep’te adli karakterde yaralama hadiseleri ahvali adiyeden olmaktadır. Hemen her gün bir adli vak’a için ameliyat yapmak üzere hastaneye çağırılmaktayız. Bunda cahil insanların, çokluğunun rolü vardır. Okul terbiyesi olarak, aile terbiyesi olarak ve idari vazife olarak bu durumla kat’i savaşmak icap etmektedir. Medeni bir memlekette hiç kimse kendi hakkını bizzat elde etmeye, teşebbüs etmemelidir. Kimsenin hakkını kimsede koymayan bir devlet kuvveti olduğu öğretilmeli ve eğitim çağında bulunan gençlerin körpe kafalarına sokulmalıdır. İdari ve adli makamlar da halkın devlet otoritesine olan güvenlerini arttıracak şekilde kesin ve süratli hareket etmelidir.

Fıtık, apandisit ve çeşitli yaralanmalardan sonra sırayı trafik kazaları almaktadır. Bu trafik kazalarında husule gelen yaralanmalardan pek çoğu daha ameliyat masasına, yatmak kısmet olmadan ölüp gitmektedirler. Ben bunu da bir sosyal dava olarak kabul etmekteyim. Trafik bakımından yetiştirilmiş şoförler, yolcular ve yayalar senelik vefiyatı mühim nispette azaltacaklardır. Bu duruma behemahal bir çare bulmak lazımdır. Sık sık kıymetli bir tanıdığımızın trafik kazasında öldüğünü işiterek yüreğimiz parçalanmaktadır. En verimli çağında, sapsağlam vatandaşlarımızın göçüp gitmesi memleketimiz için de büyük bir kayıp olmaktadır. Bir insanın yetişmesi için sarf olan parayı ve emeği düşünecek olursak milli gelirimizin kaybını kolayca hesap edebiliriz.

Barsak düğümlenmesi, basur, mide ülseri, safra kesesi taşları; sebebiyle, yapılan ameliyatlar sırayı, takip etmektedir.

Bu hastalıkların hemen hepsi mutfak rejimi ile alakalıdır. Yenen acı biberli, baharlı yemekler, çiğ köfte gibi hazmı güç yiyecekler mide, bağırsaklar ve hemoroit damarları için büyük yük teşkil etmektedirler. Yerimiz ve zamanımız müsait olsa haftada birkaç tane mide rezeksiyon, hemoroit ameliyatı ve safra kesesi ameliyatı yapmamız işten bile değildir. Bu hastalıklar, acil tedaviyi gerektiren hastalıklar olmadıkları için, daima sıra verilmekte ve her zaman için elimizin altında ameliyat bekleyen böyle vakalar bulunmaktadır. İçki sarfiyatı bakımından Gaziantep’in rekor kırdığı bilinen bir keyfiyettir. Bu rekorun yaptığı mide ve barsak hastalıkları da ameliyat bakımından biz operatörlere rekor kırdırmaktadır. Hanımlarımızın yetiştiği, enstitü ve sanat okulları yemek hocalarının nazarı dikkatini çekerim. Mutfaklarımızdaki reformu ancak onlar yapacaklardır. Avrupalıların tıg gibi mütenasip endamlı, atletik bünyeye sahip kimseler olmaları bizim kadar yağlı, acı yememelerine bağlıdır. Damar sertleşmesi, kalp yağlanması, karaciğer bozukluğu gibi operatörlere ulaşmayan daha pek çok hastalık da yemeklerimizin zararlı şekilde hazırlanmasıyla ilgilidir.

Ameliyat sonu ölümlerin pek çoğunca sosyal yaşayışımız ve kültür durumumuzun rolü olmaktadır. Modern cerrahinin bu günkü tekamülü karşısında, fıtıktan, apandisitten peritonitten ölüm olmamalıdır. Maalesef hastanemize bazen hastalar o kadar geç gelmektedirler ki bunların kurtulması bir mucize olmaktadır. Çok şükür bu duruma her sene biraz daha az rastlanmaktadır. Hastanın hekime ve fenne olan itimadı arttıkça daha da azalacağı muhakkaktır.

Özet olarak söylemek lazım gelirse operatörün ameliyat masası, memlekette mevcut hekimlerin kalitesini gösteren bir mihenk taşı olduğu kadar, sosyal yaşayışımızı da aksettiren bir ayna vazifesi görmektedir. Mesleğinde muvaffak olmayı arzulayan her ne kimin, koyduğu teşhislerin doğru olup olmadığını kontrol etmesi için, ameliyathane mesaisini izlemesi icap ettiği gibi sosyal bünyeyi takip eden bir araştırıcı veya idareci de hastanelerde yapılan operasyonları incelemelidir.