Evlendikleri zaman memleketin modasına göre helanın eve bitişik değil de avluda bulunmasını istedi. Bu derece zevk-i selim karısını hayretler içinde bırakmıştı.

Altmış yaşında olan erkeği kanser illetiyle mustarip yatıyor. Uzun günler boyunca ağzı açık, yumrukları sıkılmış bir halde gücünün yettiği kadar hastalığa mukavemet etti. Ona gündüz gece demeyip bu kumlu arazide, bu ıslak lahana tarlasında çalışmak... Helanın eve bitiştirilmesini söyledi; bunu işiten karısı “ölecek” diye mırıldandı.

Asabi ve insandan kaçan koca ile mahbesinden memnun karısı herkesten uzak yaşıyorlardı. Şimdi, her salak, çeşmeye gelen kadını görenler soruyorlar:

- Nasıl geceyi iyi geçirdi mi?

Omuzlarını kaldırıyor:

- Her zamanki gibi.

- Aynı cevabı vermekten usandığı belli, ama sormasalar daha çok üzülecek.

Akşama kadar iniltiler, feryatlar işitiliyor. Sonra bir sessizlik çöküyor, iğne yapma zamanıdır. Biraz sonra, karanlık basınca, bir kapı açılıyor; kadın evinden çıkıyor ve sokağın obur tarafında, şatonun önündeki mahzenin taşı üzerine oturmaya gidiyor. Uzun müddet hizmetçi kadınla alçak sesle, balayı seyahatinden, Belford'daki teyzesinin oğullarından bahsediyor, hasta lâfını hiç ağzına almıyor. Mahalle de oturan insanlar seslerini yükseltebilir, çocukları bağırıp çağırabilirler, işitilen sadece bu mırıltı halinde, alçak sesle konuşmadır. Kararan gecede kadın artık fark edilmiyor ; fakat insan solgun yanakları, şişman vücudu, beyaz dişleri, parlak gözleri ve başının üzerinde saç topuzundan onu nasılda sezer gibi oluyor.

Biraz sonra, karanlık adamakıllı basınca, bir bisikletin geçtiği işitiliyor; bisiklet duruyor. Kuvvetli bir ayak sesi kızları geldi. Kasabanın öbür ucunda oturuyor, ev işini bitirip çocuğu yatağa, kocası kahveye gidince o da babasını görmeye gelir.

On beş dakika için gelir, sonra bisiklete biner gider. Fakat ondan bir şey, bir an sokakta kalır! “Geceniz hayırlı olsun” diye bağırdığı zaman ki sesi, yirmi sene evvel, daha mektepli iken bir ambar da “kardeşim kollarımda altın var” diye bize sırrını verdiği zamanki o tebessüm dolu kuvvetti sesi.

Kardeşini öldürdüler, kocasından dayak yiyor, babası ölecek ve bir erkek çocuğu var; fakat can çekişen babasından bahsederken annesinin dediği gibi insan sesine hâkim olabilir mi?