Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez diyen Şahin Bey’in şehit oluşunun kırkıncı yıldönümü olan 28 Mart 1960 tarihinde Kültür Derneği bir tören tertip etmiştir.

28 Mart 1960 günü öğleden sonra belediyeye ait iki otobüs, vilayete ait arabalar, askeri vasıtalarla Kültür Derneği önünden Kilis yoluna hareket edildi. Vali muavinimiz Rıfat Kaplan, Belediye Başkanımız Faik Taşçıoğlu, Belediye Başkan Vekili Ali Budak, yüksek rütbeli subaylar, Eski Muharipler Derneği Başkanı Ökkâş Kuranel ve arkadaşları, Gaziantep Gaziler ve Mücahitler Derneği üyeleri, Gaziantep Lisesi Müdürü Galip Çelik, Müdür yardımcısı İrfan Zülfikar, Öğretmen Okulu Müdürü Mehmet Öztürk, D.P. İl İdare heyetinden Adil Özbilge, Ömer Küpeli, Çimento Fabrikası Müdürü, birçok Öğretmenler, Gençlik Temsilcileri, civar köyler halkı törene katılmıştır.

Şahin Bey’in şehit olduğu yerde Karayolları tarafından yapılan abide başında önce Belediye bandosu bir matem marşı çalmış; Kültür Derneği Başkanı Hulûsi Yetkin törene katılanları bir dakika sukuta davet ettikten sonra hazırlanan çiçek demetini abideye koymuştur. İkinci baskısı yapılan Şehit Şahit broşürü misafirlere dağıtılmıştır.

İlk defa söz alan Kültür Derneği Başkanı özet olarak şunları söylemiştir:

Birinci cihan harbinden mağlup çıkan devletimizin toprakları yer yer düşman istilasına uğruyordu. Asırlardan beri Türkün musamahalı idaresinde yaşayan Ermeniler, bu bölgede devlet kurmak sevdasına kapılmışlardı. Hür yaşamaya alışmış Antep bölgesi halkı, düşmana ve azıklıklara karşı ayaklanmak zorunda kalmıştı. Antep şehrinde henüz harp başlamadan önce, düşman karşısında canlarını feda ederek vatandaşlarına iyi örnek olmak isteyenlerin başında Şahin Bey gelir. Şahin Bey, (düşman, cesedimi çiğnemeden Anteb’e giremez) sözünü söylüyerek canını bile bile feda etmesi sayesinde; bütün Türklere en iyi örnek olmuştur. Maddi imkansızlığa rağmen, Türklere manevi kudret sağlayan Şahin Bey gibi fedakar insanlar sayesinde, Güneydoğu Anadolu’muz Suriye olmaktan kurtulmuştur.

Şahin Bey’in bu yurda yaptığı hizmet derecesinde büyük hizmetlerde bulunan yüzlerce mütevazı kahraman bugün aramızda yaşıyor. Bu kahramanlar bir gün her insan gibi fani olacaktır. Hatıralarını yazdırmazlarsa unutulacaklardır. Gelecek Türk nesilleri de kendilerinde en kıymetli manevi destek ve miras olan bu hatıralardan mahrum kalacaklardır. Bu hatıraların yayınlanması yardım etmek bütün kahramanlarımızın son vazifeleridir. Belediyemizin maddi desteği sayesinde Kültür Derneği bu hatıraları topluyor ve yayınlıyor. Belediyemize teşekkürü borç bilirim.

Kültür Derneği başkanının konuşmasından sonra Ali Nadi Ünler, Şahin Bey’in nasıl şehit olduğunu, mevki göstererek anlatmıştır. Konuşması büyük ilgi ile dinlenmiştir. (Ali Nadi Ünler ’in hatıraları diğer sütunlarımızdadır.)

Ali Nadi Ünler ’den sonra Ulumasereli Karaca Kiya söz almış, bundan 40 yıl önceki Kilis-Antep yolu savaşlarından bahsetmiştir: Şahin Bey’in Kilis-Antep yolu kumandanlığına tayin edilmeden önce, köylülerin silahlandıklarını ve teşkilatlandıklarını ve mesela kendi evinin cephane deposu haline geldiğini; bütün çeteleri idare edecek bir kumandan olmadığından düşman nakliyatına engel olunmadığını; Antep Kuvayı Milliye teşkilatından bir kumandan istemek zorunda kaldıklarını; Antep Heyet-i Merkeziyesi’nin de Şahin Bey’i başlarına kumandan olarak gönderdiğini Karaca Kiya çok güzel izah etmiştir.

Ulumaserili Karaca Kiya’dan sonra söz alan Gaziantep Gaziler ve Mücahitler Derneği Başkanı Hayri Tunoğlu şu yazılı konuşmayı yapmıştır:

Büyük kahraman. Bugün biz faninilerden ayrılışının kırkıncı yıl dönümü olduğu için mezarının etrafında toplanmış bulunuyoruz. Gerçi yüce tanrı sizi aramızdan aldı, fakat kalplerimiz de yaşamaktasınız ve daima yaşıyacaksın. Seni yalnız silah arkadaşların olan bizler değil, Gaziantepli doğmuş ve doğacak her fert seni görmüş gibi bilir. Ve kahramanlık destanını söyler. Çünkü sen Gaziantep’in kahramanlık sembolü oldun. Büyük ve ebedi Atatürk: (Antep bütün Türkiye için bir numune olmalıdır.) Dediğine göre, sen bütün Türkiye’nin kahramanlık sembolüsün. Sana her türlü kahramanlık izafe edilse azdır. Fakat en güzel isim Gaziantep’in büyük Şahin’i tam sana göredir. İşte bundan tam kırk yıl evvel, düşmanı yurduna bastırmayacağına yemin ederek savaşmaya başladın. Ve şu gördüğümüz köprü başında hiçbir kahramana nasip olmayacak bir şekilde tek başına düşman süngüleri arasında can verdin. O ne büyük celâdetti. Buna değil insanlar melekler bile gıpta eyledi. İşte bundan sonra her Antepli sima kendisine bir sembol olarak Şahin’i kabul etti. Ve öğlece çalıştı. Tam altı bin şehit vererek senin diyarını düşman istilasından kurtardı ve sana layık olmaya çalıştı. Büyük Şahin müsterih olarak kabrinde uyu. Artık vatanına düşman ayağı basmayacaktır. Affet bizi Şahin. Kabrinde müsterih uyu demiştim. Halbuki biz sana layık olduğun bir taş mezarı bile yapamadık. İşte bunun için Gaziyurdun namına çok üzülüyorum.

Hayri Tunaoğlu’nun konuşmasını takiben, Antepli Şehit Şahin aşığı Zeki Savcı’nın yeni yazdığı (Beni Affet) şiirini Öğretmen Okulundan Esin Sidal okumuştur. Beni affet şiirini aynen aşağıya alıyoruz:

BENİ AFFET

“Şahin beyin aziz ruhuna”

Bugün yollarda Şahini şehid olmuş görenler var;

Bugün yurd uğruna canlar verenler var ölenler var

Bugün evrâhi, yerden arşa doğru yükselenler var!

Bugün ölmüşleri tebcil için, gökten inenler var!

Aziz Şahin, bugün yollarda yalnız, kimsesizdin sen

Beş on yaran ile topsuz, tüfeksiz, cephanesizdin sen!

Niçin öldün, bu topraklar kadar eşsiz azizdin sen?

Muhakkak bir zaferden, çok emindin şüphesizdin sen!..

Bilirdin ki senin yılmaz, yenilmez bir milletin vardı;

KEMAL’in azmine, imanına, emniyetin vardı;

Ne çare, ölmeye ahdin, yeminin, niyettin vardı;

Bilirdin ki feragâtla, derin ünsiyettin vardı;

Aziz Şâhin, bugün yadınla dilhunum, perişanım!

O günler, yadıma geldikçe sızlar, kalbi vicdanım

Seninle ölmedim, korktum ölümden, dökmedim kanım!

Diner mahşerde ancak, bu hicabım, derd-i hicranım!..

Zeki SAVCI

Zeki Savcı’nın şiirinin okunmasından sonra; Gaziantep Filarmoni Derneği Başkanı ve Öğretmen Nadir Gül tarafından kendi yazdığı şiiri okunmuştur. Gaziantep şiirini aynen aşağıya alıyoruz:

GAZİANTEP

Harp vardı!

Top vardı: Gümbür Gümbür,

Takır takır mitaryözler...

Tank vardı, uçaklar vardı hatta

Bunlar karşısında tek bir şehir,

Ama ne şehir! Antep vardı,

İçinde Türkoğlu Türk, halkı vardı,

Ağızlarında: “Zulmün topu var,

Tüfeği varsa.

Türkün de bükülmez kolu,

Dönmez yüzü vardı”

Harp vardı!

Kuşatılmıştı şehir,

Islıklanır yağardı mermiler,

Cayır cayır yanardı Çınarlı...

Harp vardı!

Barut kokusunda savrulur,

Buğulanırdı toz toprak göğe...

Üstelik açlık vardı, sefalet vardı;

“Acı çekirdekten gayri”

“Ekşi ükşü bağımızın koruğu

Türkün kime eyvallahı vardı?

Harp vardı!

Çokluk onlardaydı, azlık bizdeydi.

Bolluk onlardaydı, kıtlık bizdeydi,

Bizde yalnız imam vardı

Bu toprağa aşk vardı!

Yalanı mı vardı ağam yalanı?

Kimin Şahin Bey’i, Karayılanı vardı ?

Harp vardı!

Hücüm üstüne hücum vardı şehre,

Varsın olsun ne çıkar, varsın olsun!

Çınarlı’da yiğitler “ Babayiğitler” vardı

Gülle demez, kurşun demez dayanır,

Yiğitlikten yücelmiş şehitler vardı;

Beyaz bayrak istenirdi boşuna,

Bizde kanımızdan Albayrak vardı!

Şahadetler rüzgârıydı onun.

Şehitler, Şahinler bayrak bayraktı.

Belliydi dalgalanmasından daha o gün..

Anteb’e Gazilik vardı.

Nadir GÜL

Nadir Gül’ün şiirinden sonra bir orta öğretim ve bir ilk öğretimden öğrenci törenin havasına uygun şiirler okumuşlardır.

Törenin hazırlanmasında ve iyi idaresinde Belediye Başkan Vekili Ali Budak, Kültür Derneğine büyük yardımda bulunmuştur. Dernek adına teşekkür ederiz.

Hulûsi YETKİN