Fotoğraf: Şehit Şahin töreninde ordumuz mensupları ve millî kıyafetli bir gencimiz (28 Mart 1965)

Gaziantep savunmasının bayrak şehidi Şahin Bey’in şehit düştüğü yerde Gaziantep Kültü Derneği tarafından 45. dönümü tören, geçen yılki törenlere nisbetle daha ilgi çekici oldu. Kilis— Gaziantep şosası üzerinden geçen yolcuların dikkatlerini çekebilmek için dernek tarafından bir demir büyük levha hazırlatarak yol kenarına çaktırılmıştır. Dernek tarafından tören için Yeni Kulüp salonunda bir ön toplantı düzenlenmiştir. Ön toplantıya Ordu adına 47 Piyade Alay komutanı, Zeki Savcı, Ali Nadi Ünler, 11 radyosu ve basın temsilcileri, Şehit Şahin Bey İlkokulu müdürü, Kültür Derneği idarecileri katılmıştı Radyo ve basınımız, Şahin Bey’i anma gününe gereken önemi verdiler. 28 Mart 1965 Pazar günü saat 14’te Hükümet konağı önünde toplanan davetlileri, 47 Piyade alayı araçları, Belediye otobüsleri, Vilayet arabaları, Kilis yolu üzerinde Şehit Şahin Bey şehitliğine götürdüler. Törene başta valimiz Salih Tanyeri ve sayın eşi olmak üzere, Belediye Başkanımız Tevfik İbrahim Kutlar, Daire müdürleri, 23. seyyar Jandarma Tugay Bandosu, 47 Piyade alayı ihtiram birliği, Kumandanlar, Eski muharipler, Okul temsilcileri, Parti temsilcileri, kalabalık bir halk ve köylü kitlesi katılmıştı. Şehit Şahin’in anıtı: Belediye, Bostancık Köyü ilk okulu, Şahin Bey ilk okulu, Kültür Derneği, T.İ.P gibi teşekküllerin çelenklerîyle süslendi. Töreni Kültür Derneği başkanı açtı. Saygı duruşu, İstiklâl Marşı, havaya üç el atıştan sonra, Adil Dai tarafından Şahinin Seslenişi, Şahin Bey İlkokulu korosu tarafından Dağların Şahine Seslenişi dile getirildi. Şahin Bey Ağıtı, çeşitli şiirler gençler tarafından okundu, Ali Nadi Ünler, Hulûsi Yetkin, Kâmil Ertan tarafından konuşmalar yapıldı. Değirmende şehit düşenler için saygı duruşunda bulunuldu. Dönüşte Şahin Bey’in kemiklerinin bulunduğu Şehitler anıtına bir çelenk konuldu Tören saat 17’de Şehitler anıtı önünde sona erdi Törenle ilgili fotoğraflar ve Hulûsi Yetkin’in yaptığı konuşma diğer sayfalarımızdadır.

Fotoğraf: Gaziantep Kültür Derneği Başkanı M. Ali Budak, 28 Mart 1965’te Şehit Şahin Bey’i anma törenini açarken.

28 Mart 1965 günü Şehit Şahin töreninde yapılan bir konuşma

GAZİANTEP SAVAŞINDA ŞEHİT ŞAHİN’İN YERİ

Sevgili vatandaşlarım,

Sizleri, Gaziantep Kültür Derneği adına saygı ile selâmlarım.

Bundan tam 45 yıl evvel, 28 Mart 1920 tarihinde Gaziantep savaşının bayrak şehidi Şahin Bey, şu anda bir araya toplandığımız vatan parçası üstünde, canını seve seve Türklük uğruna feda etmişti. Kurtuluş savaşında yalnız Gaziantep şehrinde 6000 Türk, şehit düşmüştü. Binlerce Türk de yaralanmış, 80,000 Top güllesi altında 8.000 binamız yerle bir edilmişti. Gaziantep’te Türklüğün bu ölüm kalım savaşında, vatan uğruna canlarını feda eden binlerce şehit içinde, Şehit Şahin ismini sık sık neden anıyoruz? Neden ençok Şehit Şahit adına destanlar yazılmıştır? Gaziantep Savaşı anılınca ilk defa hatıra neden Şehit Şahin geliyor? Şehit Şahine neden Gaziantep Savaşı’nın bayrak şehidi diyoruz? Ben bu soruların cevabını, Gaziantep tarihi içinde araştıranlardan biriyim. Gaziantep Türklerinin Tarihi ile ilgili şimdiye kadar derlenmiş bilgileri, Gaziantep Kültür Derneği çatısı altında bir araya getirmiş bulunuyoruz. Bu derlenmiş bilgileri okurken, Gaziantep Türklerinin tarihinde, Gaziantep Savunmasının, en önemli bir dönüm noktası olduğu kanaatine varanlardan biriyim.

Gerçekten gözlerimizi bundan 9 asır evveline çevirecek olursak, Gaziantep bölgesini tam anlamı ile Türk milletinin malı yapmak için, atalarımızın Gaziantep savaşma gelinceye kadar 9 asır mücadele ettiklerini görürüz. Malazgirt Savaşını takiben 11.asırda Türkler, Gaziantep Bölgesine büyük kütleler halinde yerleşmişlerdir.

Gaziantep topraklarını vatan yapmak için Ermenilerle Türkler arasında ceryan eden mücadele, tam 9 asır sürmüştü. Gaziantep Bölgesine zaman zaman gelen çeşitli devletlerin orduları, ya Ermeni, ya da Türkleri himaye ettiklerinden, ezilmek istemiyen taraf, yurtlarını kaybetmemek için, sayısız mücadelelere girişmişler, binlerce evlâdını feda etmişlerdir. Güneyden kuzeye, Anadolu’nun içlerinde doğru ilerlemek isteyen Arap kabileleri ve kültürüne karşıda, Antep Türklerinin direnmesi çok çetin olmuştur. Bilhassa Osmanlı Devleti zamanında, Osmanlı İmparatorluğu, Türk milletinin desteği ile ayakta durmasına rağmen İmparatorluk idaresinde yaşıyan diğer milletlere karşı daha iyi davranılmasını öngören bir siyaset takip edildiğinden, Türklerin İktisadî ve kültürel durumları hergeçen yıl kötüye gidiyordu. Gaziantep Bölgesinde yaşıyan Türkler, vatanlarını kaybetmemek için, yalnız Ermenilere ve Araplara karşı değil, mensubu olduğu Osmanlı Devleti’ne karşı da bir çok ayaklanmalar, mücadeleler yapmak zorunda kalmıştır. Gaziantep Türklük tarihini gözden geçirecek olursak, cereyan eden yüze yakın önemli kanlı mücadelede, taraflardan biri muhakkak yerli Türk halkıdır. Diğer taraf ise ya ermeni, ya arap ya da bizzat Osmalı Devleti’dir. Türklerin, Ermenilere, Araplara ve yanlış siyaset güden Osmanlı Devleti’ne karşı giriştikleri mücadelelerin hepsinde, bölgede yaşıyan Kürtler, Türklerin daima yardımcısı olmuşlardır. Kürt ile Türk diye, iki ayrı milletin mevcut olmadığını, Kürtle Türkün bir tek milletin mensubu olduğunun yüzlerce delili Gaziantep tarihinde mevcuttur.

On dokuzuncu ve yirminci asrın başında, Osmanlı Devleti’nin sakat ekonomi, askerî, kültürel siyaseti neticesinde, Gaziantep bölgesinde yaşıyan Ermeniler, Türklere nisbetle, İktisadî ve kültürel alanda çok kuvvetlenmişlerdi. Bilhassa Birinci cihan savaşından Osmanlı İmparatorluğunun mağlup çıkması olayı Gaziantep Bölgesinde yaşıyan Ermenleri büyük ümide sevketmişti. 29 Ekim 1919’da Gaziantep şehrini işgal eden müstemlekeci Fransızları, yerli Ermeniler, büyük sevinçle karşılamışlardı. Fransızların saflarında şehre giren gönüllü Ermeni birlikleri, yeni kurulacak Ermeni devletinin temsilcileri sayılıyordu. Müstemlekeci Fransızların Gaziantep’i işgal ettiği günlerde Mustafa Kemal Atatürk henüz Sivas’tan Ankara’ya dahi gelmemişti. Muntazam bir ordumuz yoktu. Osmanlı Devleti’nden arta kalan teşkilât temsilcileri, Türklerden başka diğer milletlerin, kendilerini terk ettiği gerçeğini bütün çıplaklığı ile görmüşlerdi. Düşman orduları, Gaziantep Bölgesinde göründüğü zaman, Türk Devlet teşkilâtı ile Türk halkı el ele vermişler, Mustafa Kemal Paşa’yı baş tanımışlar, yalnız Gaziantep şehri içinde halkın semt teşkilâtı dediği 27 adet Kuvayı milliye teşkilâtını kurmuşlardı. Türk milleti boyunduruk altına girme veya yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelmişti. O zamanki Dünya’nın en kuvvetli ordularından biri olan Fransız Ordusu karşısında, türlü imkânsızlıklar içinde çırpınan, iktisaden, maddeten çökmüş Türklerin muzaffer çıkmasını, bir hayal zannedenler çoktu. Gaziantep Türk halkı çoğunluğu arasında da bir kararsızlık dalgası hüküm sürüyordu. İktisaden çökmüş Türk halkı düşman karşısında ne yapmalı idi?

Fotoğraf: 28 Mart 1965 günü Şehit Şahin töreninde Hulusi Yetkin, Kültür Derneği adına konuşmasını yaparken.

Fotoğraf: 28 Mart 1965 Şehit Şahin Bey töreninde Ordu ve köylümüz.

Ermenilere ve onlara destek olan Fransızlara başı mı eğmeli idi? 9 asırlık Türk yurdu Antep, Ermenilere mi terkedilmeli idi? Terk edilmeyecekse, bazı Türk okumuşları ve Osmanlı Hanedanı gibi düşmandan lütufmu beklenmeli idi? Yoksa ne pahasına olursa olsun ölümden korkmadan düşmana karşı çıkmak mı lâzımdı? Türk milleti çoğunluğu olayları yakından takip ediyordu. Türk milleti çoğunluğunun karar saatinin yaklaştığını sezen Türklerden biri de Şahin Bey’di. Şahin Bey, Antep heyeti merkeziyesi'nin kendisine verdiği Kilis yolu kumandanlığını seve seve kabul etmişti. Maraş ve Antep’te bulunan Fransız garnizonları Kilis-Antep yolu ile takviye ediliyordu. Kilis-Antep yolu kapatıldığı takdirde, Antep’te ve Maraş’ta bulunan düşmanın tutunması zorlaşmış olacaktı. İlk defa Antep Maraş yolu Karayılan tarafından kesilmiş ve Maraş düşmandan kurtulmuştu.

Fotoğraf: Gaziantep Kültür Derneği 2. Başkanı Hulusi Yetkin 28 Mart 1965 günü yapılan törende Şahin’i anarken.

Fotoğraf: 28 Mart 1965 günü yapılan Şehit Şahin’i anma töreninden bir an.

Kilis yolu da kesilirse Antep’in düşmandan daha çabuk kurtulmasının mümkün olacağını düşünen Türkler çoktu Bu sebeplerle Türk idareciler Kilis yolu savaşlarına büyük önem verdiler.

Şahin Bey’in Amacının ise, davranışlarından, yazdıkları mektuplardan, bambaşka olduğunu anlıyoruz. Şahin Bey, Türk milleti çoğunluğunun karar verme arifesinde olduğunu iyi sezmişti. Türk milletine, vatan için canını vermek zamanının geldiğini hatırlatmak için Şahin Bey, canını bile bile feda etmeyi kararlaştırmıştı. Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez diyordu. Düşman kumandanına yazdığı bir mektupta ise Şahin Bey şöyle sesleniyordu:

(Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresine bir damla türk kanı karışıktır. Her bucağında bir atanın mezarı vardır. Adı belli olmayan zamanlardan beri Türkler bu topraklarda yaşamaktadır. Türk bu topraklara, bu topraklar da Türke ısındı, kaynadı. Sade siz değil bütün dünya bir araya gelse, bizi bu topraklardan ayıramaz. Sonra sen hiç ömründe Türk esir yaşamaz diye duymadın mı? Namus ve hürriyet için ölüme atılmak ise bize, ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Sizler canı kıymetli insanlarsınız. Çatmayınız bize. Bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız canınıza.)

Gaziantep Bölgesinin dört bir yanından gelen Türk mücahitlerinin katıldığı Kilis yolu savaşlarında Şahin Bey, canını seve seve yurt uğruna feda etti. Türk milletinin çoğunluğuna doğru yolu göstermişti. Türk milleti, yurt uğruna can feda etme zamanının geldiğini gerçekten anlamıştı. Şahin Bey’in ölümünden 3 gün sonra Antep Türkleri ayaklanmış, 1 Nisan 1920’de on bir ay sürecek olan Antep şehir içi savaşları başlamıştı. Gaziantep Savunmasına bayrak olan Şehit Şahini 6.000 Türk şehidi takip etmişti. Şahin Bey, bir mücahitten ziyade Antep Türklerine acele karar verdiren bir fikir adamımızdır, bayrağımızdır. Bayraklaşan Şehit Şahinin açtığı yol sayesinde, Gaziantep bölgesi, düşman ordularından ve Ermenilerden temizlenmiş, Gaziantep Türkleri Tarihinde 9 asırlık mücadele son bulmuşve yeni bir devir başlamıştır.

H.YETKİN