28 Mart 1920—28 Mart 1948

Bu senenin 28 Mart'ında da Şahin'in 28'inci şahadet yılını yine ayni yürek sızısıyla fakat gittikçe artan bir kahraman saygısıyla idrak etmiş bulunuyoruz. Onun aziz hatırasını anarken, duyduğumuz acı, hem hazin ve çok derindir. Yurt ve hürriyet müdafaamın en iyi örneğini bize en evvel o gösterdi. Vatan vatan diye ölen, en mukaddes bir şekilde can veren, bayraklaşan bir vücutla kara toprağa giren, Gaziantep'in bu aziz şehidi, bize vatanseverliğin en müstesna misalini yarattı. “Sözden dönülmez diyen asil bir milletin yüce ahlâkını, Düşman, cesedimi çiğnemedikçe Antep’e giremez." demekle ifade eden Şahin, sadakata dolu göğsünü düşman süngülerine bu inançla siper etti.

Yemende, Trablusgarp'ta, Balkanlar'da, Çanakkale’de, Romanya’da, Filistin’de ve nihayet Gaziantep mücadelesinde gösterdiği türlü fedakârlıklarla ömür dolduran bu kahraman bize bıraktığı şerefli hatıranın bugün şuurumuzda uyandırdığı tek mana, istiklâlin ta kendisidir.

Şahin’in vatan severliğini ve bu yoldaki hizmetlerini, baştan başa şecaatle ve heyecan dolu kahramanlığını tasvire imkan yoktur. Mümkün olsa da onun can verirken dahi arslanları bile gıpta ettirecek celaletini, o harikalı şehadetini en yakından gören topraklar dile gelse de:

Takviyeli bir alay himayesinde 400 arabalık bir nakliye kolunun, Şahin karşısında nasıl şaşkına döndüğünü Elmalı sırtları anlatsa...

Beş kilo metrelik bir cephe ile ilerleyen Kolonel Anderya’nın muntazam kuvvetlerini felce uğratan, olduğu yerde mıhlayan o büyük kahramanın karargâhı Değirmen söylese...

Şahin’in fani vücudunu, ebediyetlere isâl eden köprü söylese..

Heyhat!.. Ne Elmalı sırtları, ne değirmen, ne de Ulumasare Köprüsü ses vermiyor. Ancak üçü baş başa vermiş, o aziz şehidin mütevazı mezarını kucaklamış bulunuyorlar..