Mevcut mahkeme sicillerile, Antep’in dört buçuk asır evvelki hayatına kadar inebiliyoruz. Memleketin kadısı, yalnız kazaî işlerle kalmayıp şehrin her türlü işlerilede derece derece alâkalı bulunduğundan elimizdeki bu sicil kayıtları içtimaî, iktisadî yönlerden de bize çok enteresan bilgiler vermektedir. Hele alım satım işlerindeki doğruluk esnaf teşekkülleri, narhlarda gösterilen titizlik bilhassa dikkatimizi çekmektedir. Muntazam belediye teşkilâtı olmamasına rağmen bu işlere bakan muhtesipler günü gününe narkları takip ve satıcıları kontrol ederek eksik tartanları, fazlaya veya çürük, sihhata muzir yiyecek satanları derhal mahkemeye verirlerdi. Tartılarda görülen noksanlıklar pek cüzi de olsa kattiyyen affedilmez muhakkak haklarında muamele yapılırdı. Sicillerde bu gibi hadiselere ait kayıtlar pek çoktur.

Her hangi bir malı satışa arzetmeden önce evvelâ “izni şer’i” sonra da muhtesipten nark almak lâzımdı. Yoksa izinsiz addedilir hemen mahkemeye verilirdi.

Değil şeftali, samana varıncaya kadar her türlü meta ayni seremoniye tâbi idi.

Herkesin her zaman muhtaç olduğu et, ekmek gibi maddeler satanlar her zaman dükkânlarında bunları bulundurmaya mecbur idiler. Onun için kasaplar ve ekmekçiler birbirlerine “mütezaminin ve mütekafilin” oldukları hakkında mahkemece şartlaşma yaparlardı.

Alış verişte görülen noksanlıklar ve yanlışlıklar mahkeme yalnız muhtesibin müteleasile karara bağlanmaz, icabında ehli vukuf veya şahitlerde dinlenirdi. Narklar gelişi güzel verilmez, mahkemece ehliyetli şahıslarla müşavere edildikten sonra tesbit edilirdi.

Dört buçuk asır evvelki Antep’te mütedavil muhtelif paralar görüyoruz. Sicillerde yer yer rastladığımız para, altın, flori altın, Osmanî akçe, Halebî akçe... gibi isimler bize o zamanki paranın çeşitleri hakkında bir fikir veriliyor.

Başpınar’dan

Şefik TÜRKER