1961 yılında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ikinci baskısı yapılan Varto Kasman Köylü M. Şerif Fırat’ın yazdığı (Doğu İlleri ve Varto tarihi) kitabını büyük bir ilgi ve heyecanla okudum.

Eserin ikinci baskısını okuyucuya Devlet Başkanımız Cemal Gürsel (Sunuş) başlığı altında takdim ediyor. Devlet Başkanımız: Bu eserin ilk neşrinden bir hafta sonra yazar M. Şerif Fırat’ın insafsızca şehit edildiğini, kitabının gizli eller tarafından piyasadan toplattırıldığını; kitapları gibi mezarının da ortadan kaldırıldığını ifade ettikten sonra aynen şöyle devam ediyor:

(Bugün, Milli Eğitim Bakanlığınca ikinci baskısı yapılan bu eserin, bütün Türk aydınları tarafından okunması büyük faydalar sağlayacaktır. Çünkü bu eser, Doğu Anadolu’da oturan, Türkçeye benzemeyen bir dil konuştukları için kendilerini Türk’ten ayrı sayan; bilgisizliğimiz yüzünden bizimde öyle sandığımız vatandaşlarımızın su katılmamış Türk olduklarını bir defa daha isbat etmektedir. Hemde inkârına imkân bırakmayan ilmî deliller ile…

Tarihin hiçbir devrinde, doğu illerimize bugünkü sakinlerini tortu olarak bırakacak yabancı bir göç vaki olmamıştır.

Dünya üzerinde <<Kürt>> diye adlandırılabilecek müstakil hüviyetli bir ırk yoktur. Kürtler, yalnız vatandaşımız değil, soydaşımızdırda… Fakat, asırlarca devam eden kötü idarî ihmaller, onların da kapalı yaşama itiyatları maalesef bu neticeyi doğurmuştu. Türk milletini ve Türk vatanını parçalayarak yok etmek sevdasında olanlar, bundan faydalanmanın peşinde koşuyorlar.

Devlet başkanımız daha sonra: Doğu illerinin vatanımızın kapısı ve kalesi olduğunu, Doğu İllerimiz elimizden çıkarsa Orta ve Batı Anadolu’da tutunmamızın kolay olmıyacağını; aslı ve astarı olmayan propagandalarla kandırılmış, aldatılmış ve neticede yollarını şaşırmış Doğu Türkleri’nin kendilerini aydınlığa çıkaracak doğru yolu göstermenin münevverlere düştüğünü ifade etmektedir.

M. Şerif Fırat, eserini önsözden sonra 14 bölüme ayırmış. Yazar bu bölümlerde: Dağlı Türk aşiretlerine niçin Kürt denildiğini; Doğu ilerimizin Milâttan önceki durumunu; Dağlı Türklerin gerçek soylarını; hangi çeşit zorlamalarla Kormanci ve Zaza dillerinin vücuda geldiğini; halkın son asırda neden kendilerini Türk’ten ayrı bir yığın sandıklarını; Osmanlı Devletinin feci siyasetini ve doğru illerimizde yarattığı kötülükleri, Meşrutiyet ve 1’nci Dünya Harbindeki olayları; Alevî ve Bektaşiliğin ne demek olduğunu ve Alevilerin tarihlerini; Varto ilçesinin tarihini, Hormek Kabilesini; Türk’ün eski türe, örf ve adetlerinden yaşamakta olanları anlatmaktadır.

Yazar önsözünü şu içten gelen sözlerle bitiriyor: (Türk’üz, Türkçe konuşacağız. Türk Cumhuriyeti ve Türk yurdunun savunması için; ovasında sapan işletecek, dağlarında yeleli aslanlar gibi, yurdumuza saldıranlarla dövüşecek, ya gazi veya şehit olacağız.)