Fotoğraf 1: Yeşil Kavaklıktan bir Manzara

Korkuyorum ki sevgilim; bütün bu anlattıklarıma dudak bükeceksin!...

Eğer güzel yurdumun şirin köşelerine ait tasvirlerde sizi ilgilendiremedim, ufak bir hayranlığınızı çekemedim ise bu bahsettiğim şeylerin müstesna olmayışından değil, benim aczimdendir.

Zaten müstesna yaratılmış hangi şey tamamile tasvir edilebilmiştir?....

Çünkü hayranlık ve coşkunluğun hudutsuzluğundan doğan şaşkınlık buna manidir sevgilim.

Sevgilim, eğer şimdi sizi tasvire kalkışsam hiç muvaffak olabilir miyim, eminim ki yine dillerim dolaşacak, ellerim titreyecek ve bu yüzden karmakarışık şeyler yapacağım.

Meselâ, ipek saçlarınızın füsunla kıvrımlarından bahsetsem şaşkınlıkla ta nermin ayaklarınızın lefatetine geçeceğim, İlâhi gözlerini;

zin beni büyüleyen sırrından bahse kalkışsam neden bahsettiğimi unutarak acaba Tanrı mı; yoksa onun eseri mi olduğunuzu karıştırarak

sayıklayacağım…

Hatta bana öyle geliyor ki müstesna şeyleri yaratanlar dahi onun bir aynını tekrar yapamaz.

Eğer günah işlemiyeceğimi bilseydim en büyük yaratıcının dahi

müstesna bir eseri olan sizi bütün özenmelerine rağmen tekrar yaratamıyacâğını cesaretle söylerdim..

Bununla beraber. büyük Halikın her büyük esefinde birbirinden başka, birbirinden üstün güzellikler saklıdır.

İşte, bir tane daha: Kavaklı kin

Kavaklık senenin hermevsiminde, günün her saatındâ güzeldir. Senin yatarken, uyurken, yürürken, konuşurken, gülerken, çıplak ve geyinmişken kederliye neşeli iken güzel ve İlâhî olduğun gibi…

Meselâ bir yaz günü sıcak, taşları bile terletirken Kavaklık hayalin dahi tasavvur edemediği kadar serin, ferahlı zümrüdden bir saraydır.

Öyle bir saray ki duvarları, tavanı narin yapraklarla örülmüş, zemini tazelik ve yeşilliğin adını aldığı çimen halılarile örtülü. Bu halı yeşil zemin üzerine meçhul bir dâhinin meçhul sevgilisine sunduğu lirik bir aşk kasidesi şeklinde dizilmiş papatyalarla benekli.

Yer yüzünün diğer saraylarına benzemeyen bu yeşfl yuvâfiıh her köşesinde, her bucağında bir başka füsun, bir başka büyü gizlidir.

Çünkü burası vaktile Perilere aid ve onlarla meskûnmuş.

Onlar kadar saf ve haksever olan eski ekinleri bu saray için aşılmaz

duvarları ile ancak bir muamma ve masal mevzuu imiş. Vakta ki insanlarda saflık, hakşinaslık mahdud kimselere münhasır kalıyor.

Periler de yeryüzünde barınamaz olmuşlar.

Yazan: SABRİ HAKSEVER