Sayın Belediye Başkanımız, Kahraman Ordumuzun değerli temsilcileri, Muhterem Eski Muharip ve gazilerimizin, Kahraman Gaziantepliler.

Bundan tam 46 yıl önce bugün Gaziantep Savaşı’nın bayrak şehitlerinden Karayılan, toplandığımız bu camiide son nefesini vermiş ve bu topraklarda 46 yıldan beri uyumaktadır. Kahraman Karayılanın ruhu için, Büyük Kurtarıcımız Atatürk ve diğer şehitlerimiz için, hepinizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

Kurtuluş savaşında yalnız Gaziantep şehrinde 6.000 Türk, bu topraklar için canlarını feda ettiler. 6.000 şehit içinde Karayılan’a, neden bayrak şehitlerinden biri diyorsunuz? Karayılan kimdir? Bu ölüm yıldönümünde Karayılanın hayat hikayesini kısaca birlikte gözden geçirelim.

Karayılan’ın asıl adı Mulla Mehmettir. Bundan 72 yıl önce Gaziantep’in 40 kilometre kuzeyinde bulunan Elif köyünde doğmuştur. Karayılan’ın babası Manto Karayılan, Elif köyünde oturur, Kabalar aşiretinin reisi idi. Köy halkı hayvancılıkla geçinirdi. 1904 yılında Ermeni çetelerinin Elif köyüne yaptığı bir baskıda Karayılan’ın babası Mamo şehit düşünce, Kabalar aşiretinin reisliğine Karayılan seçilmişti. Babasının şehit düştüğü tarihte Karayılan, henüz 16 yaşında bir gençti. Karayılan 20 yaşına geldiğinde Birinci Cihan Savaşı’nda Karayılan, Erzurum cephesinde, bir er olarak Ruslarla savaşmış Çavuş olmuştur. Ruslarla yapılan bir savaşta yaralanan Karayılan Malatya hastahanesine kaldırılmıştır. Birinci Cihan Savaşı’nın sonunda köyüne dönerek Kabalar aşiretinin başına geçen Karayılan, köylerinin civarında bulunan köy ve kasabalarda asayişinin bozulduğunu, Osmanlı Devleti emniyet kuvvetlerinin son derece zayıfladığını görmüş, babadan kalma hayvan sürülerinin bir kısmını satarak silah ve cephane temin etmiş, aşiret mensuplarından 80 kişilik bir kuvvet meydana getirmiştir. O sıralarda Bozan Ağa isminde bir eşkiya Besni ile Malatya arasında iki yüz kişilik bir çete kurarak, köyleri haraca kesmiye başlamamıştır. Devlet kuvvetleri Bozan Ağa çetesi karşısında aciz kalmış bulunuyordu. Karayılan hiç çekinmeden Bozan Ağa’nın karşısına çıkmış, Jandarmaya yardımcı olmuş çok cetin ve anlatılması çok uzun sürecek olan mücadelerden sonra, Bozan Ağa çetesini dağıtmış Bozan Ağayı da öldürmüştür. Yıl 1919 Müstemlekeci İngilizler Antep ve Maraş şehirlerinden çekilmiş, yerlerini Fransızlar almıştır. Köylerde ve şehirlerde asayiş yoktur. Türk halkı büyük bir huzursuzluk içindedir. Gaziantep ve Maraş’ta bulunan halk, gizliden gizliye savaşa hazırlanmaktadır. Müstemlekeci Fransızlar Anadolu’nun içlerine doğru ilerlemek amacındadırlar. Fransızlar Maraş’taki kuvvetlerini yeni istilalar için Antep-Maraş karayolu ile takviye etmeye çalışıyorlar. Anadolu’nun içine doğru girişilen ayı durdurmak için Türkler, Maraş Antep karayolu üzerinde, Fransız birliklerine karşı, devamlı baskınlara başlamışlardır. Bu baskıların en önemlisi 20 Ocak 1920 tarihinde Karayılan kuvvetleri yapmıştır. Anadolu’nun Iistiladan kurtuluşunda 20 Ocak 1920 tarihinin çok önemli bir yeri vardır. O sırada Atatürk henüz Erzurum, Sivas kongreleriyle meşguldür. O tarihte Ankara’da Büyük Millet Meclisi dahi açılmış değildir. Muntazam bir Türk ordusu mevut değildir. Antep-Maraş üzerinden Anadolu’nun içlerine doğru muzaffer Fransız ordusu yürüyüş halindedir. Yerli Ermeniler düşmanın tabii yardımcısıdırlar. Bu durumda, hiç bir yerden yardım alamayan, hiçbir yerden teşvik dahi görmüyen bir kısım Türkler, küçük çeteler halinde toplanıyorlar. Anadolu’nun içine akmak istiyen düşmana karşı Antep-Maraş yolu üzerinde devamlı aşkınlara başlıyorlar. Fransızlar şaşkındır. Suriye’de ilerlerken her tarafta tezahüratla karşılanan düşman Antep-Maraş toprağında ise kurşunla karşılanıyor. Ocak 1920 günü Antep’ten çok büyük bir Fransız nakliye kolunun Maraş’a git nek üzere hareket ettiğini haber alan Karayılan Karabıyıklı mevkiinde mükemmel bir baskın hazırlıyor. Baskına en elverişli Karabıyıklı mevkiinde dar boğaza 80 kişilik kuvvetlerini yerleştiriyor. Düşman kuvvetleri pusudan habersiz boğaza giriyor. Türklerin dört yandan aniden başlıyan kurşun yağmurun altında, düşmanın dayanması 2 saatten fazla sürmüyor. Bu savaşta Fransızlar birçok ölü ve 50 esir veriyorlar. Bir tek Fransız bu baskıdan kurtulamıyor.

Antep’teki Fransız Kuvvetleri Kumandanlarından Abadi’nin yazmış olduğu Türk Verdünü Gaziantep eserinde, bu olay aynen şöyle anlatılıyor. (20 Ocak 1920 Mülazım Feniş kumandasındaki bir sipahi takımıyla bir kısım piyadenin muhafazası altında Antep’ten Maraş’a gönderilen bir iaşe kolu. Aksu civarında tamamen imha olundu. Bu koldan hiç kimse gelmedi ve bu babda hiçbir haber alınamadı. Telgraf hatları tamamen kesildi. Mümessiller artık Maraş’a gidemez oldular. Aksu köprüsü tahrip edildi. Düşman kıtaları Antep civarında siperlere yerleşti.)

Fransız Kumandanı Abadi’nin açıkça itirf ettiği gibi, Karabıyıklı baskını, Fransızların cesaretini tamamen kırmış, Anadolu’nun güneyden istilasını durdurmuş, Maraş’taki Fransız kuvvetlerinin ikmal yolu kesilmiş, Maraş’taki Türklerin Fransızlara saldırmasına müsait bir zemin hazırlanmış, Maraş’taki savaşın çok kısa bir zamanda Türkler lehine bir zaferle sonuçlanmasını sağlamıştır.

Karabıyıklı baskını, çok kısa bir zamanda Karayılan’ı Gaziantep Türkleri arasında meşhur etmiştir. Bu baskın aynı zamanda Antepli Türklerin de cesaretini artırmıştır. Tam bu sırada Antep’in kuzey köylerinde, Samlı Kel Ahmet isminde bir çete Türkler için çok zararlı olmaya başlamıştır. Milletin bütün fertlerinin bir tek kütle olması gereken bu acı günlerde, milletin içinde bulunduğu feci durumdan istifadeye kalkan bazı kanı bozuklar da maalesef çıkmıştır. Bu kanı bozuklardan biri de Samlı Kel Ahmet çetesi, Antep’in kuzeyindeki köyleri haraca kesmiş bu bölge de milli kuvvetlerin teşkilatlanmasına engel olmuştur. Antep’teki Türkleri gizliden gizliye teşkilatlandıran ve idare eden Heyeti Merkeziye, Karayılana haber göndermiş, Samlı Kel Ahmet çetesinin yok edilmesini istemiştir. Karayılan gelen emre derhal uyuyor. Kuvvetleriyle birlikte bir gece vakti Sam ve Dülük köylerine aniden baskın yapıyor. Çete efradını yakalıyor, Dülük camiinde kurulan bir divanda sanıkları muhakeme ediyor, Samlı Kel Ahmet’i cami önünde asıyor, Antep’in kuzeyindeki köylerde asayişi yeniden kuruyor.

Maraş’ın düşmandan kurtulmasından sonra sıra Antep’in düşmandan kurtarılmasına gelmiştir. Antep’in düşmandan kurtarılması için de, Antep-Kilis karayolunun düşmana kapatılması gerekmektedir. Antep’teki Türklerin başı durumunda bulunan heyeti Merkeziye, Kilis yolunu düşmana kapamak için çeşitli çarelere başvuruyor. Vakit: Şubat 1920 her taraf karla kaplı. Şahinbey Heyeti Merkeziye tarafından Kilis yolu kumandanlığına tayin edilmiştir. Heyeti Merkeziye Karayılan’a da haber salıyor, Kilis yoluna davet ediyor. Karayılan, babadan kalma hayvan sürülerinden bir kısmını daha satıyor, çetesini yeni baştan donatıyor, Kilis yoluna hareket ediyor. Şahin beyle buluşan Karayılan çetesi ile birlikte Akçakoyun’a kadar uzanıyor. Diğer Türk çeteleriyle birlikte Akçakoyun baskınına da katılan Karayılan Kilis-Antep kara yolu üzerinde Fransızlara karşı kesin bir zafer kazanmanın imkansız olduğunu anlıyor. Düşman topçularının karşısında makineli tüfekten dahi mahrum Türk birliklerinin açık arazide dayanamayacağını anlıyor, kuvvetlerini boş yere kırdırmamak için, Elif köyüne doğru çekiyor. 28 Mart 1920 de Şahinbey’in şehit oluşunu takiben, 1 Nisan’da Antep’te şehir içi savaşları olunca şiddetiyle başlıyor. Karayılan atadan kalma son hayvan sürülerini de satıyor, 80 kişilik çetesini yeni baştan donatıyor, çetesinin başında Antebe geliyor, Bekirbey camiinde karargah kuruyor. Karayılan Nizip yolu savaşlarına ve Mağarabaşı’nda düşmanın şehre hücumu çarpışmalarına, Kurban Baba savaşlarına da katılıyor. 24 Mayıs 1920 günü Türkler tarafından Sarımsak Tepe’nin geri alınması için bir hucüm hazırlanıyor, Sarımsak Tepe Antep şehrine hakim olan önemli bir tepedir. Sarımsak Tepe taaruzuna Karayılan çetesi de katılıyor. En önde düşmana saldıran Karayılan bu savaşta ağır şekilde yaralanıyor. Karayılan’ın nasıl yaralandığını, kendisiyle birlikte savaşan küçük kardeşi Şiro Mamo aynen şöyle anlatıyor: (Karayılan kitabı sayfa 41’den aynen okunmuştur.)

Mulla Karayılan’ın hayat hikayesi kısaca böyledir. Karayılan ismi Türk halkının benliğine işlemiştir Karayılan hakkında birçok türkü yakılmıştır.

Türkün en tehlikeli günlerinde halkın içinden birden bire bir çok Karayılanlar çıkmış, bir köylü Türk çavuşu kumandasında seksen kişilik bir köylü gurubu Karabıyıklı baskınını yaratabilmiş, koskoca bir Fransız ordusunun güneyden Anadolu içlerine ilerlemesini durdurabilmiştir. Fransızların savaş azmini kırmak için savaştan savaşa koşan Karayılan, atadan kalma bütün servetini, koyun sürülerini savaş uğruna sarf etmekten çekinmemiştir. Güneydoğu Anadolu’dan Fransızlar çekilmek kararı aldıkları ve Ankara hükümetin ilk tanıyan devletlerden biri olarak Ankara’ya temsilci gönderdikleri bir sırada, Karayılan, yurt uğruna savaşarak canını da vatanına hediye etmiştir. Birdenbire bir yıldız gibi doğup bir yıldız gibi batan Karayılan’ın adı Türk milletinin ruhuna işlemiştir. Mulla Karayılan, Antep ve Anadolu Türkçülüğü’nün bir sembolüdür. Mulla Karayılan, Türkle Kürdün bir tek milletin fertleri olduğunu isbat eden, büyük insanlardan biridir. Mulla Karayılan, Türk Milletini parçalamak istiyen, millet düşmanlarının karşısına dikilen, büyük bir ruhtur, bu ruh, Türk halkının bünyesine, bir daha silinmemek üzere işlenmiştir. Bütün Karayılanlar nur içinde yatsınlar.

NOT: Bu yazı, 24 Mayıs 1966 günü Şıh camii bahçesinde yapılan Karayılan’ı anma toplantısında ilk defa okunmuştur.