(Bir önceki sayıdan devam)

1233 (1819) senesine doğru, Hurşid Ahmed paşa’nın Halep valiliği sırasında, Maraş eyaletinden ayrılarak, kaza hâlinde, Halep Eyaletine ilhak edildi. 1913 senesinde ise, müstakil sancağa tahvil olundu ve 1924’te vilâyet hâline ifrağ edilinceye kadar, bu hâlde kaldı.

Eski devirlerde Ayıntabın hayatı hakkında elimizde bir takım kaynaklar bulunmaktadır. Bunlar arasında, Ayıntablı Aynî’nin tasvirini hatırlamak icap eder. Aynî’ye göre, Ayıntab bağ ve bostanlı, mükemmel çarşılı, güzel bir şehir olup, 9 câmi 120 mescidi, 20 hamam ile 15 medresesi vardı. Aynî, bir çok ilim adamlarının toplanmış olması dolayisiyle, Ayıntab’a “Küçük Buhara” denildiğini kaydeder. Cihannüma’da ve bilhassa Evliya Çelebi Seyahatnâme’sinde Ayıntab hakkında mâlumat verilmektedir. Kâtip Çelebi şehrin güzelliğinden ve bostanlanndan bahseder ve burada Dulûk kalesi harâbesi bulunduğunu söyler. 1058’de ve daha sonra 1082 (1671/1672)’de Ayıntab’ı ziyaret etmiş olan ve ikinci seyahatinde şehri çok daha büyümüş bulan Evliya Çelebi’ye göre, şehrin 32 mahalleye ayrılmış 8000 binden fazla evi, 140 cami ve mescidi (başlıcaları Boyacı-oğlu ve Tahtalı câmileri), bir çok medresesi, üstü örtülü kârgir bir çarşısı vardır. Binalarının çoğunun Halep tarzında olduğunu kaydeden müellif, Ayıntab’ın ortasında bir “kudret kayası” üzerinde bina edilmiş olduğunu söylediği 3100 adım muhitinde ve 36 kuleli bir kalenin mevcudiyetini bildirir ve kalenin eteğinde uzanan şehrin kargir binalar dizili ve geceleri kandiller ile tenvir edilmiş sokaklarının birer kapı ile mücehhez bulunduğunu ve bu kapıların bekçiler tarafından muhafaza edildiğini ilâve eder.

Osmanlı imparatorluğunun inhitat devrinde Ayıntab’ın da diğer Anadolu şehirleri gibi umumî âsâyişsizlikten müteesir olduğunu, zaman zaman Celâlîlerin taaruzuna ve mütegallibenin şerrine (1790-1205’te Battaloğlu Nuri Mehmet Paşa vakası) uğradığını ve 1839 haziranında, Nizip muharebesinden sonra, bir müddet Mısır vâiisi Mehmet Ali Paşa’nın eline geçtiğini görüyoruz.

15 Ocak 1919’da Ayıntab evvelâ İngilizler, 5 Kasım 1919 tarihinde de Fransızlar tarafından işgal edildi, istiklâl savaşında Ayıntab, nisan 1920 tarihinden 7 şubat 1921 tarihine kadar, Fransızlar ile harbederek, büyük bir şöhret kazandı. Büyük millet meclisi, 6 şubat 1337 (1921) tarihinde ve 93 sayılı kanun ile, Ayıntab’ın adını Gazi-Ayıntab’a çevirdi. 20 ekim 1920 de Fransızlar ile yapılan Ankara itilâfnâmesi ahkâmından olarak, Ayıntab, 25 aralık 1921 de tekrar ana vatana kavuştu. Bu günkü Ayıntab’ın çehresinde eski müellifler tarafından tasvir edilen hususiyetlerden bir kısmı bakidir.

Evlerinin hemen hepsi taştan yapılmış olup, üzeri kısmen kiremitle örtülü, kısmen de düz damlıdır. Bu binalardan bâzıları, msl.(mesela) Yontma taştan inşa edilmiş, büyük ve üzerleri kemerli ve kapılı hanlardan bir kısmı, hayli eski yapılardır. Bugün harap olmağa yüz tutmuş bir hâlde bulunan Ayıntab kalesi Justinianus binası olup, sonradan müteaddit defalar, ezcümle Mısır Sultanı Kayıtabay ve daha sonra Kanunî Süleyman tarafından tâmir edilmiştir. Ayıntab etrafında Sacur kollarının suladığı bostan ve bahçeler hâlâ büyük yer tutuyor. Ayıntablılar, asırlarca evvel Aynî’nin kaydettiği şekilde, bağlarında yetişen üzümlerin kırktan faza çeşidini sayarak, iftihar ederler. Şam fıstığının başlıca yetişme sahası Ayıntab (bugün Gaziantep) vilâyetidir. Ayıntab, mahabî sanayi bakımından da ehemmiyetli idi. Kâtip Çelebi ve Evliya Çelebi’nin kaydettikleri gibi yay, eğer ve koşum takımları imâli meşhurdur. Ayıntab’ın pekmez istihsâli de, miktar ve nefaset bakımından, hayli ileri gitmişti. Pamuklu dokumacılığı, XIX. asır sonlarında hâlâ ehemmiyetini muhafaza ediyordu. Cuinet, bu sırada Ayıntab’da 3.815 pamuklu tezgâhı ve 70 boyahâne bulunduğunu kaydeder. Banse’ın kaydına göre, bu tezgâh işlerinde 4.000 kadar kadın çalışırdı. Hamam takımları, döşemelik dokumalar, halı, kilim, alaca imâl edilir ve işlemecilik yapılırdı. Bağların çokluğu Ayıntab’da çok miktarda ispirtolu içki, bilhassa imâlini teşvik etmişti. Zeytinliklerinin mahsülü de yağ ve sabun imâlini te’min etmişti. Bununla beraber Ayıntab’ın ziraat ve sanayiden daha aşağı kalmayan bir ehemmiyet işlek kervan yollarının kavuşak noktasında bulunmaktan mütevellit, transit ticaretinden ileri geliyordu; Maraş’tan Halep’e, Birecik’ten Akdeniz kıyılarına, Diyarbakır’den İskenderun’a giden yollar Ayıntab’dan geçerdi. Bunlar sâyesinde Ayıntab, XX. asrın ilk senelerine doğru, çok inkişaf etmiş ve eski Halep vilayetinin ikinci büyük şehri olmuştur. Şehrin nüfusu 1305 (1887/1888) sâlnâmesinde, 26.000’den fazlası müslüman olmak üzere, 42.000 olarak gösteriliyor (Cuinet: 43 000 nüfus: 30.000 müslüman, bilhassa Türk; hıristiyanların çoğu ermeni).

XIX. asırda Ayıntap şehrinde, XVII. asır müelliflerinin kaydettiği sayı ve ehemmiyette medrese bulunmadığı söylenebilir. Bu suretle şark ilimleri ananesinin eski parlaklığını muhafaza etmekle beraber, cenubî Anadolu’da yine bir ilim ve tahsil merkezi hâlinde kalmıştır. Orta çağlarda, başta Aynî lâkabını taşıyan Badr al - Din Muhammet olmak üzere, bir çok büyük adamlar yetiştiği gibi, İbni Bali adındaki XV. asır türk şâiri ve geçen asırda de Mütercim Asım ve Münip efendiler ve maarif nazırı Münip Paşa zikrolunabilir. Diğer taraftan hıristiyanlık, orta çağın ruhâni bir merkez olarak gösterdiği Tulupa Doliche’nin ehemmiyetini tevarüs eden Ayıntap’ı, muhtelif misyonerlerin faaliyet merkezi addetmişti. (Fransisken manastırı ve Amerikalı protestan misyonerlerin meşhur kollejleri). Geçen cihan harbine takaddüm eden senelerde, Ayıntap şehri nüfusunun, daha ziyade artarak, 50.000 ve hatta 60.000’e varmış bulunması mümkündür. Fakat cihan ve istiklâl harbi senelerinde şehir çok sarsıldı, nüfusu azaldı, ticarî ve sanayî faaliyetleri büyük zararlara uğradı. Fakat sulha kavuştuktan sonra, Ayıntab’ın evvelki zayiatını telâfiye ciddî bir gayretle giriştiği görülmektedir. Bu inkişafı, son nüfus sayımlarında kaydedilen bâriz artmalar da isbat eder (1927 de 40.000, 1935’te 51.000 ve 1940’ta ise, 57.-000)-Tafsilati ile neşredilen en son sayıma (1935) göre, şehrin 50.965 nüfusunun 50.660 kadarı müslüman olup, ana dil bakımından, 49 509’u türkçe konuşmakta, ana dili Kürtce ve Arapça olanların sayısı 1000’i pek az geçmektedir).

Gaziantep Vilayeti bügünkü hudutları içinde 11.875 Km. kare araziye sahip bulunmakta ve bu arazi, şarkta Fırat nehrinin karasu kavşağı ile carabulus arasındaki geniş mecrasına, cenupta Türkiye Suriye hududuna dayanmakta ve garpta ise, hemen hemen Amanos dağlarını takip etmektedir. Bu suretle Gaziantep yaylasının büyük bir kısmını ve bu yaylanın Amanos dağlarına bakan ve 1.400 M. irtifaına kadar yükselen dağlık kenarını ve her iki dağlık saha arasında Maraş’tan Antakya’ya doğru, geniş bir oluk gibi uzanan ovanın şimal kısmımda ihtiva eylemektedir. Adana istikametinden gelen demir yolu büyük Amanos tünellerinden geçip Gaziantep vilayeti dahilinde iki kola ayrılmaktadır; kollardan biri şimal-i şarkide Malatya istikametinde uzanmakta ve diğeri Carabulus çoban bey arasında Suriye hududu boyunca devam etmektedir. Ayıntap şehrinin bu günkü başlıca ticareti kendisini Fevzi paşa Malatya demir yolunun Narlı istasyonuna bağlayan 50 km. den biraz daha uzun bir şose vasıtası ile yapılmaktadır.

Gaziantep Vilayetinin nüfusu 285.500 (1935) olup vilayet 5 kazaya ayrılmıştır: Gaziantep, Kilis, Nizip, İslahiye ve Pazarcık.

BİBLİYOGRAFYA: Ayni, al-Cuma fi tarih ahi al zaman (Topkabı sarayı müzesi kütüp., Bağdat Köşkü kısmı nr. 274,S. 226 V.D. Arapca nüshalardan Ayıntab maddesi I. Cilttedir) Izz al dil Muhammet Ibni şaddat halabi alak al-hazır’a fi-1 umara al-Şam va l-cazira (Topkapı sarayı, Revan köşkü, nr 1504) var. 142 Vd; İbne al adim buğyat al talap fi tarih halap (Ayasofya kütüp nr 3036 S.333) abıı 1-Haşan Ala al-Din takmila tarih Halap (Laleli kütüp nr 2036 S. 76 VD); Abu 1 fida takvin al-buldan; ibn bali Hikmet Name (Üniversite kütüp Türk. Ya z nr 3290); Asım tarih (İstanbul) II, 228 Evliya çelebi seyhat name (İstanbul 1935) IX 352 vd bahran dimaşki coğrafya i kebir (Nuru Osmaniye kütüp nr 2995 S. 17 2); katip Çelebi cihannuma S. 566 Mükrimin Halil Türkiye tarihi (Anadolunun Fethi İstanbul 1934); Dağlıoğlu Antep ve Antep Kalesi (Gaziantep 1930); Ayn. Mil Antep meşahiri (Gaziantep 1939); Genel nüfus sayımı (Gaziantep Vilayeti, 1935,75,24; George Macdonald catalogue of greekcoin «Syria of the british museum s. 114,185; G. Schlumberger, Numis matique de 1’ orient Latin (Paris,1878) S.10 V.D. babelon les rois de Syrie, d armeni’e et de commeğene (paris,1890) ,S. 185; Ernest historisc de topogralphie von nordsyrine im altertum (leipzig, 1933); R. tussaud, topographie histoique dia syrie antique etmedievale (Paris 1927) S. 472 Vd;e.G. Reyles colomies franques enseyrie aux 11X etxIII siecles ( paris 1883 ) S. 315; Renegrousset, histoire descr oisa des (Paris 1934) 11 392 Humann. Puçhstein reisen inkleinasien une nordsyrien (Berlin 1890)B. Coinet la turquied asie (Paris 1892),11,188 V.D ; Md. Anville geographie ancienne (Paris 1739)S. 166;PoujoIat voyage dans 1 asie mineure (Paris X 1841) 11 2 V.D. (T.H.)

Bu makale için BESİM DARKOT ve Hikmet Turhan Dağlıoğlunun Notlarından istifade edilmiştir.

(1942) İslam Ansiklopedisi

Cilt 2 Sahife 64-67