Güneş ufuktan bir mızrak boyu henüz yükselmemişti.. köyün şimalinden yıldırım gibi gelen bir atlı harman yerinde dizginleri çekti. Köylülere haykırdı:

— Geliyorlar! Ve eliyle geldiği yönü gösterdi. Tekrar atın yelesine yapıştı. Bacaklarını kıstırdı. Ağzından bembeyaz köpükler saçan hayvan hızla fırladı, ve meçhul süvari, arkasında toz bulutçuukları bırakarak başka köyleride haberdâr etmek üzere, geldiği gibi gene süratle gözden kayboldu.

Köylüler ellerindeki içleri bırakarak derhal ortayere toplandılar.Şaşırmadılar; zira bu haberi ergeç zaten bekliyorlardı. En yaşlıları"olan Ali çavuş onlara döndü:'

— Ağalar, dedi intizar ettiğiniz meşum' hadise işte zuhur etti. Düşman geliyor.Kaybedecek zamanımız yoktur. Biliyorsunuz ki gençlerimiz oğullarımız hep düşmana karşı gittiler. Köyümüzü, ayalımızı, namusumuzu elimizden geldiği kadar biz koruyacağız. Allah büyüktür, belki öteki köyden yardıma da gelirler. Şimdi elimizde topu topu, 2 mavzer, 3 kırmalı 2 de ağızdan dolma av çiftesi var. Çabuk gelin paylaşalım. Ali çavuşun evine doğru koştular…

Ali çavuş heycanh, fakat metin silâhtan dağıtmağa başladı

Mahmut ağa, şu mavzeri al, Muslunun evine; ve kurşun ölbesinden bir avuç kurşun verdi.

-Hasan, sen de şu kırmalı çifteyle kel çavuşun oda hayadına'Mehmet ağaynan, Osman; siz de 2 dolma çifteyle Hasan ağanın yanına. Hâlit şu çifteyi Sen, şunuda sen al Maho sizde delibin ardına...

Herbirine aceleyle biraEibarut biraz da saçma, ve azze dağıttı. Kendi de mavzeri omuzladı koltuğuna kurşun ölbesini aldı sonra birine döndü:

Ali dedi, sen de git bizim itleri topla, toklarını tak ve kel Alinin havuşuna doldur.

Pencerede bekle. Herifler gelsin, harman yerine gidip te 50 hatve kalıcı hayetmiş, bekliyen, Mahmut ağayı, onun biraz arkasında duran Osmanı ve ötekileri gösterdi ve deıhal vaziyeti anlatıp onları da münasip köşelere yerleştiıdi. Lâzm gelen direktifi verdi. Kendi de tekrar dama çıktı, eski yerine girdi. Ali Çavuş memnundu. Zira 15-16 kadar olmuşlardı. Kederliydi, zira gelenler çok kalabalıktı. Gözleri yaşardı.

—Ah Cafer, Ah, dedi, Şimdi nerelerdesin? Cafer Ali Çavuşun oğlu idi. 4 sene evvel zabit olmuştu. Harbin patlaması üzerine Anadoluya geçmiş ve düşmanlara karşı teşkil edilen Milis kuvvetlerinden bir pırçanın başına geçmişti. Bu civarlarda olduğu söyleniyordu. Fakat Ali Çavuş 5 aydır haber alamıyordu. Ama gidenlerde...

Ali Çavuş birden düşünceyi bıraktı, kaşlarını çattı. Karşı yoldan bir toz bulutu kalktığını göldü. Kalabalık bir süvari birliği geliyordu. Makanizmayı açtı; kapadı. Eliyle mavzerin kundağını okşadı.

Süvariler dörtnala geliyorlardı. Geldiler, geldiler…

30 metre kadar ancak kalmıştı. Bîrden köpeklerin fırladığı görüldü. Atlar aniden karşılarına çıkan bu kızgın bir sürü köpeği görünce ürktüler, kişneyip şahlanmağa başladılar; boş bulunan 5-10 süvari yere yuvarlandı.

Ali Çavuş — Allahım sen bize yardım et ! Dedi, mavzeri omuzladı ve tetiği çekti;. Müthiş bir gürleme. Bir at şahlandı ve en Öndeki subay yuvarlandı. 10-15 gümleme bunu takip etti. Şimdi harman yeri karmakarışık olmuştu. Atlar şahlanıp kişniyor, köpekler havlıyor, saldırıyor, askerler haykırıyor, ve silâhlar patladıkça toz içerisinde bir kaç asker yuvarlanıyordu.

Düşman komutanı gizli bir müdafayla karşılaştığını anlayıpta emir verinciye kadar. 30-40 kişi yere yuvarlanmıştı. Derhal atlardan indiler, ölü at ve insanları siper alarak ateşe başladılar. Biraz sonra ilk şaşkınlık geçti. Ateş edilen yerleri görüp oralarını kalbura çevirmeğe başladılar. Kerpiçler ufalanıyor toz duman birbirine karışıyordu. Ali Çavuş son bağ mermiyi de yaralı koluyla mavzere bastı. Nişan aldı, tetiği çekti, bir asker daha yuvarlandı. Fakat ne acı ki arkasından da kendisi. Çünkü kendinide görmüşler’ye 5-10 tüfeği birden ölüm saçan suluğa çevirmişlerdi.

Ali Çavuş duvara dayandı, sonra kaydı ve arkası Vanları bırak

Sonra silahlılara döndü:

—İşte biz de o zaman ateşe başlarız, işaret benim atacağım ilk kurşundur — Anladınız mı? Haydi herkes iş başına..

Ali Çavuş silâhlılara döndü:

—Siz de, dedi, ayalı, çoluğu çocuğu yatıştırıp kiyanın evine götürün. Orası taştandır. Hayvanlan ahıra sokun.

20 dakika sonra köyde hiç kimse kalmamış gibi ortalık bomboştu... Ali Çavuşta damın üstüne çıktı. Suluğun içine girdi. Kurşun ölbesini koltuğunun altına alır Mavzeri penceremsi deliğe dayadı. Diz çöktü, beklemeğe başladı.

Aradan 15 dakika geçmemişti ki karşı yoldan 7-8 süvari göründü. Ali Çavuş dizleri üzerine yükseldi. Dudaklarında acı bir gülümseme belirdi, gelenlerin az olması ihtiyar kurdu memnun etmişti. Ali Çavuş Cihan harbinden beri cepheden cepheye koşan bir gaziydi’ ölüm kendine nasip olmamıştı. Ali Çavuş süvariler yaklaşınca kaşlarını çattı, dikkatle baktı, sonra ayağa kalktı mavzeri elinde hazır, dışarı çıktı ve bekledi. Şaşırmıştı. Çünkü bu gelenler asker değil köylüydü. Onları tanıyınca indi ve harman yerine doğru koştu’ Süvariler Ali Çavuşun yanına gelince derhal yere atladılar. Bunlar 2 mavzer 4 çifte 2 de tabancalı 8 köylüydü. Ali Çavuş onları tanıdı. Komşu köyden idiler; sordu:

— Ne haber ? — Düşman bizim köyü bastı Ali Çavuş... Bir kaçar el attık. Kalabalıklar: 100 kadar varlar. Onlara karşı koyabilmek için başka bir köyle birleşmek üzere kaçtık. Siz duymadınız mı?Ali Çavuş biraz gururla sol tarafa döndü: Onlara mavzeri Harman yerine tevcih üstü yere yuvarlandı. Ağzından biraz kan geldi. Elini yaralı göğsü üzerine koydu ve mırıldandı:

— Cafer,Sen, Bizim,intikam,

Ses kesildi,dudaklar kapandı ve zavallı ihtiyarın masum başı sağ omuzuna düştü...

20 dakika sonra köy işgal ediliyordu.

XXX

Aradan 3 gün geçmişti ki bütün o civardaki Milis kuvvetlerine (Büyük müdafaa kuvvetlerde birleşmek üzere geriye gitmeleri) emredilmişti, işte Cafeı de bunlara katılmakla beraber arkadaşlarile birlikte yolunu biraz cenuba sapıtarak köyünü görüp geçmek iştedi. Köye yaklaşınca sessizlikten ürktü ve gÖzlsri yaşararak arkadaşlarına döndü: —Korkuyorum alçaklar buraya da uğramışlar. Ve atını dörtnala sürdü. Harman yerine geldikleri zaman bütün fecaati anladılar. Köyde kimsecikler yoktu. Kadınlar çocuklar da kim bilir ne olmuşlardı. Yanındakilere köyü kontrol etmelerini söyleyerek eve koştu. Kırılmış olan kapıdan içeri girdi. Bir köpek havlamağa başladı. Cafer köpeğinı tandı. Köpek de sahibini. Hayvan kuyruğunu sallamağa ve kesik kesik ulumağa başladı. Zavallı yaralıydı. Cafer içerde kimseyi göremeyince havlıyarak dama çıkan köpeğin arkasından merdivenlere atıldı. Bir iki saniye donmuş gibi durdu. Şehit yatan babasını görmüştü . Babasının cesedine sarılarak hüngür hüngür ağladı. Ve ellerini semanın derinliklerine kaldırarak babasının intikamını alacağına yemin etti.

4 ay kadar sonra ordu, Umumi taarruza geçmişti. Ne zaman ki borazanların ufuklara karışan tiz sesleri HÜCUM işaretini verdiler. İşte o zaman şahlanan atların yelelerine yapışmış ve toz bulutları içerisinde bir şimşek süratiyle düşman üzerine atılan kılıç Türk süvarilerinın en önünde; elindeki intikam kılıcınırgüneşin kızgın ışıklarile parlatarak, ufka doğrusaldıran bir Türk subayı göründü.

İşte bu, babasının intikamiyle şahlanan CAFER di.

Yazan: Adil DAİ