Bağdaş kurmuş kafamın içinde
koca, sarıklı, cübbeli bir hoca gibi zaman.
Ve her an çekmekte ağır ağır
Doksan dokuzluk tespihini,
Kıllı ellerin, kalın nasırlı parmakları
Dizilmiş sıra sıra kimi ak, kimi kara
Kimi bir damla gözyaşı, kimi bir hıçkırık
Kimi bir ümit parçasının kırık döküntüleri.
Ve çekildikçe ileri, ileri
Senelerin işlediği, kalbin üstüne titrediği
Mukaddes hatıralar; Acı, tatlı
Doksan dokuz katlı
Bir masal sarayından
İzbe bir kulübeye döndüler.
Ve gömüldüler
Yokluğun korkunç kuyusuna.