Yıllarca evvel, bir bahar sabahında gönlümle gözlerim benden ayrıldı. Gönlümü kendi elimle bir çocuğa verdim. Gözlerim bu suçumdan ötürü beni bıraktılar.

Geride kalan gönlümle ileriye giden gözlerimin arasını bulmağa çalıştım.

Saçlarımı yellere, kendimi yollara verdim. Saçlarım yılların sabrını, yıllar yolların kahrını tüketti.

Saçlarımda ağaran her teli müjdeci, koparak yellere karışanları haberci telakki ettim. Çıplak ayaklarımın nasırlan yolların inişli, çıkışlı yerlerini, eğri büğrü taşların, düzeltti.

Yollar; yolları, yıllar yılları kovaladı. Belim elimdeki, asaya döndü. Saçlarımda ne müjdeci, ne haberci kaldı.

Yıllarca, yıllarca sonra bir bahar sabahı gönlümle gözlerimi bir arada buldum. Gözlerim; gönlümü, verdiğim çocuğun en güzel renklerle, en usta fırçalar tarafından çizilen resmine bakıyordu. Yollar orada bitti,yıllar orada dindi, saçsız başımla bükük belim orada dinlendi. Gönlümle gözlerimin barıştığı gün ben yok oldum.