Dokuzuncu yılını kutlularken edimin;

Arasında yaşadım bütün sevdiklerimin.

Bir sırada öğretmen, subay hamal ve tüccar;

Bir duyguda, bir hızda, bir inandaydı bunlar.

Sanki bütün benlikler eriyip kaynaşarak;

Hep duygular, tek yolda heyecanla taşarak;

Bir tek varlık olmuştu bu binanın içinde.

Bir varlık ki bahtiyar, neşeli, dinç ve zinde.

Her ses haykırıyordu millî destanlarımı;

Her kulak dinleyordu benim inamlarımı

Bir an geldi ki artık maddî kayıtlar donuk

Ve hatta yok oldu da nurlu bir âlem olduk.

İhtiraslar eridi, ayrılıklar silindi;

Kutsallık şahlanınca bayağılıklar sindi.

Türk göğünün altında milyolarca gönüller,

Tek heyecanla çarptı, sevindi, övündüler.

Ey bize sade güneş olarak doğan Atam!

Halkevi senden bize eşsiz armağan Atam.

Başımızda Millî Şef, gönüllerimizde sen,

Ne mesut bir havadır varlığımızda esen!..

İşte bugün seninle hep seni yaşıyoruz;

Coşkunluklar içinde kaynaşıp taşıyoruz.

Burada birimiz hep, hepimiz birimiziz.

Burada ayrı ayrı “Ben“ ler değiliz “biz„ iz

Ey genç seni yaşatan Öz yuvan burasıdır!..

Buraya bir yan bakış onmaz iç yarasıdır.

Tarihin bu yuvada eşilip deşilecek;

Âti, seni buradan tanıyacak, bilecek.

Bir kültür bahçesiyse buranın gülü sensin;

En şakrak nağmesile öten bülbülü sensin.

Burada buluşursun en yakın kardeşinle;

Burada dertlerini paylaş candan eşinle!..

Milyonların bir izde birleştiği bu yuva,

Milyonların and ile sözleştiği bu yuva;

Seni kendine çeken heyecanlar kutbudur

Tapacaksan, önünde tapacak tek put, budur.

Devrimleri yaratan tek ocak bu yuvadır.

İstikbale nurlu yol açacak bu yuvadır

Sahnesinde artist ol, bahçesinde bahçivan,

Kürsüsünde hatip ol, ona sarıl ve inan.

Öğretmen; Cevat ONAY