Milli Eğitim Konusundaki Yanlış Düşüncemizi Değiştirmek Mecburiyetindeyiz.

İlk öğretim çağında olup da okul yokluğu sebebiyle okula gidemeyen çocukların en fazla bulunduğu vilayetlerden birinin de. Gaziantep ili olduğu haberleri, bölge halkını çok üzmektedir. Gaziantepliler bu acı durumdan çok haklı olarak şikayetçilerdirler ve Millî Eğitim Bakanlığının bütün vilayetlere eşit muamele etmesini, Gaziantep ilinde birçok batı vilayetlerine gösterdiği ilgiyi aynen göstermesini dilemektedirler.

İlk öğretim davasıyla ilgili yazılara yalnız mahalli basında değil, bütün Türk basınında sık sık rastlıyoruz. Tabii hepimizin arzusu. Bütün Türk çocuklarını ilk öğretimden geçmiş görmektedir. Bu arzumuzu gerçekleştirmeye devlet bütçesinin tahammül etmediğini de hepimiz biliyoruz. Maarifle ilgili yazıların çoğunda, ilk öğretim davasını halledersek yurdun hızla kalkınacağı ana fikri hâkim bulunuyor. Milli eğitim bütçelerine bakıyoruz, aynı anda fikrin üstün geldiğini bütçenin dörtte üçünün ilk öğretime ayrıldığını yüksek öğretime yüzde 10 gibi küçük bir kısmın tahsis edildiğini görüyoruz. Gerçekten, bütün vatandaşları okur yazar yaparsak yurdumuz hızla kalkınacak mıdır? Çok girift ve ihtisas istiysen birçok işleri, sadece ilk tahsilden geçmiş elemanlarımız liderliğinde halletmemizin mümkün olmadığını cereyan eden hadiseler bize göstermektedir. Hızla kalkınmış ülkelerin maarif tarihlerini öğrenmek istedim. Acaba maarif davalarını nasıl yürütmüşlerde hızlı kalkınmışlar? Bu sorumun cevabını aradım. Japonya, İngiltere. Almanya gibi ülkeler her sahada hızla yükselirken maarif bütçelerinin yarıdan fazlasının teknik, ihtisas okullarına ve yüksek öğrenime tahsis ettiklerini; yüksek tahsil müesseselerinin, ihtisas ve teknik okullarının gelişmesi için her türlü maddi ve manevi fedakârlıklarından kaçınmadıklarını öğrendim. Bu tutumlarının neticesinde, bu müesseselerden yetişen kaliteli ilim, ihtisas adamlarının ve teknik elemanların vatandaşlarına öncülük ettiklerini ve kısa zamanda yurtlarını kalkındırdıklarını; devlet bütçesi zenginleştiğinden bu devletlerin ilk öğretim davalarını da kalkınma sonunda kolaylıkla gerçekleştirdiklerinin müşahede ettim. Şu hâlde biz Türklerde aynı metodu tatbik ederek yükselmek ve bu günkü çıkmaz yoldan vazgeçmemiz gerekiyor. Milletimizin birçok davalarını, kaliteli eleman azlığından, kaliteli idareci, ilim adamı, teknik ve ihtisas adamı yokluğundan, halledemiyoruz. Maarif bütçemizin yarından fazlasını teknik ve ihtisas okullarına, yüksek öğretim müesseslerine ayırmalıyız. Yüksek ve teknik, ihtisas okulları öğretim üyelerine bol maaş vermek suretiyle, öğrenim üyeliğine rağbeti artırmak ve neticeden bugünkü birçok kalitesiz öğretim üyelerinden kurtulmak mecburiyetindeyiz. Yüksek öğretim ve ihtisas okullarını sürat ile ıslah ederek kaliteli elemanlar yetiştirirsek yurdumuz her sahada lüzumlu liderlere kavuşmuş olacaktır. Türkiye’miz sürat ile kalkınacak ve zenginleşen devlet bütçesi ve ilk öğretim davasını da kökünden halledebileceğiz.