Uzanıp yatmak için başbaşa verdim gamle,

Örterek her yanımı besteledim matemle.

Simsiyah, bir oda, her yerde sükûnet;

Issız Gecenin koynuna girdim ve soyundum yalnız.

Uyurum belki dedim, belki uyanmam artık,

Ebedi uykuya dalsam bile, kanmam artık.

Gözlerim gerçi kapandı, fakat uyku, nerde?

O karanlıkları açtım, yine perde perde...

***

Bir, sabah işte hayatın yine başlangıcı mı?

(Seçecek bir koca gün; tatlı mı yahut acı mı?

Kimbilir hangi güzeller beni dilşat edecek?

"Açacak, söyletecek, sonra da berbat edecek!

Kopacak fırtınalar, ya sinecek meltemler,

Geçecek belki sükûnetle, bütün alemler.

O Sükûnette beni hırpalayan sesler var:

Çünkü kalbim atıyor, atmak için sade yaşar.

Koca gün boş yere geçsin mi£ hayır uğraşmak,

Ömrümün sarp yolunu tırmanaraktan aşmak.

Sonu mutlak gecedir, şimdi o yol, penbe gibi,

Yolculuk öyle ne çare; yaşamaktır sebebi.

Bunu bilmek ne kadar güç, bilerek aldanmak:

Şu sabahın gelişinden daha cazip kanmak,.

Kanarım ben de tabi, gecedir arkadaşım;

Sade rüya ile, hülya ile hep döndü başım.

Bir sabah işte avutturdu, unutturdu onu,

Gecenin bir sonu var, yok mu sabahında sonu?

Bir teselli gibidir, şimdi coşan çığlıklar..

Sarıyor ruhumu, birdenbire hırçınlıklar...

Hulusi Yetişkin