(sayfa 64 den devam)

Kredi hususunda da dertleri büyük.. İki yıl evvel 25 bin lira kredi almışlar. Bu miktar bir atölye tesisine dahi kifayeet etmeyecek miktarda imiş.

Anlar’lar ileride fabrikasyona girmeyi düşünüyor ve bir çok acentelerden de iş teklifleri almış bulunuyorlar.

Halen şehrimizde Nafia, Belediye, Ziraî Mücadele, Emniyet, Verem ve Göz Hastahanesi ile Urfa, Mardin, Adıyaman, Maraş vilâyetleri ile iş yapıyorlar.

Ancak Anlar Kardeşlerin anlayamadıkları bir husus varmış. Diyorlar ki:

— Şehrimizde bazı resmi müesseseler ihtiyaçları karşısında İstanbul menşeli akülerin yenisini alıyorlar. Burada daha ucuz ve daha garantili (imalatın burada oluşu da bir avantaj) olduğu halde diğerlerini tercih edilişleri calibi dikkattir. Bu gibi müesseselerin bizleri tercih etmeyişleri hayretimizi mucip olmaktadır.

Bu önemli husus da şu: Memleketimizde ihtiyacı karşılayacak kadar akü imal edildiği için ithali men edilmiş ancak bazı firmalar yine de »Akım kaynağı» adı altında akü imal ediyorlarmış. Bu durumda ithal edilen “Akım kaynağı” mıdır? “Akıl kaynağıdır” Anlayana aşkolsun…

Lastik Kaplamacılığı

Yaralanan oto lâstiği kaynak edilmek suretiyle tamir edilebiliyor. Buna “Lastik kaynakçılığı” diyoruz. Fakat aşınmış lâstiklerin tamiri, daha doğrusu yeniden kullanılabilecek hale getirilmesi yakın zamanlara kadar mümkün değildi. Buna da “Lastik kaplamacılığı” deniliyor. Birincisi İkincisinin ilk adımı olmuş. Bir çok inkişaflarda olduğu gibi.

İnsanın üzerinde yürüdüğü ayakkabı. Evvelce yama şeklinde tamir edilirken şimdi gizli pençe yapılıyor. Vasıtanın üzerinde kilometreler aştığı lastik tekerlek. Önceleri kaynak ile yama edilirken şimdi bir nevi gizli pençe (kaplama) yapılıyor.

Şunu inkâr etmememiz gerekir ki Türkiyemizde sanayi “S,, sinden “İ„ sine kadar bir çok hususiyetleri meyanında İstanbul’da başlamıştır. Yerli sanayi sari bir hastalık gibi yurdumuzu kaplamaya başlamıştır. İşte öğünülecek nokta budur. Bundada nasibini en çok alan vilayetlerin başında Gaziantep gelmektedir.

Sakıp Karslı

Yıl 1938.. İkinci Cihan Harbinin başladığı sıralar. Sakıp Karslı o zamanlar nakliyecilik yapmaktadır. Yaralanan 8-10 kadar vasıta lastiğini tamir ettirmek için lâstik kaynakçısı İbrahim Usta’ya gider. Lâstikler yapılacaktır. Sakıp Kars'ı fiyatta beş lira tenzilât yaptırmak ister. İbrahim Usta kabul etmez. Etmez; çünkü: Burada bu işin yapılmadığını görünce şehrimizde kalmış ve rakipsiz olarak çalışmaya başlamıştır. Bu Sakıp Karslının canını sıkar ve lâstiklerini yaptırmadığı gibi lâstik kaynakçılığını öğrenmeğe ahdeder, kalkar İstanbul’a gider.

Sirkecide 5-6 ay kadar Mehmet İşcan ve ortağı yanında kalarak lâstik kaynakçılığını öğrenir. Burada Avrupa takımları ile çalışıyor. Bu defa yerli takımlarla ne şekilde çalıştığını öğrenmek için Karaköyde lâstik kaynakçısı Rauf Usta yanında bir müddet kalır. Artık yapılacak iş, takımları temin edip Gaziantep’e dönmektir. Oda öyle yapar. Eski Saray Caddesinde atölye açarak otomobil, kamyon ve traktör lâstiklerinin kaynakçılığına başlar. Hatta dar zamanlarda iki lâstikten bir lâstik yaptığı da çok olur.

Nihayet ikinci Cihan Harbinin doğurduğu buhranın tesiri olarak Sakıp Karslı otomobil lâstiklerinin kaplamasınada başlar. Kaplama kalıbınıda burada yaptırmış. O zaman lâstikler elde temizlenip düz olarak dikişsiz bir şekilde kaplanıyormuş. Sonraları Karslı kaplama kalıplarına diş döktürerek normal şekilde lâstikleri kaplamaya başlamış.

Kıratlı Kaplamaları

Şehrimizin en büyük lâstik kaplama atölyesi Kıratlı Müessesesi.. iki ay kadar evvel vefat eden Ali Kıratlı’nın babası Reşit Kıratlı 1946 yılında İzmir’e gidiyor. Orada o zaman Türkiye’nin en iyi lâstik kaynakçısı olarak tanınan Mustafa Usta ile tanışıyorlar. Ve kendisine şehrimizde ortak olarak çalışma teklifinde bulunuyor. Teklifi kabul ediliyor. Takımlar toplanıp Gaziantep’e nakledilerek Ali Kıratlı Firması altında faaliyete geçiyor.

Bu şekilde 1946 yılında lâstik kaynakçılığı ile işe başlayan firma günden güne tekâmül ederek 1957 senesinde lâstik kaplamacılığına başlıyor.

Gerçi lâstik kaplamadığına başlanıyor ama vasıta sahiplerinin bu hususta itimatlarını kazanmak hiç de kolay olmuyor. Bu vesile ile başlangıçta epeyce de güçlük geçiliyor.

Halen dişleri temamen silinmiş ve kabaklaşmış duruma gelen lâstikler orjinal bir şekle getirilebiliniyor. Gelen lâstik durumuna göre kaplanmaya uygunsa yeni lâstik kadar dayanabiliyor. Ayni zamanda aynen Avrupa tekniği ile çalışıldığı için Avrupa ayarında da iş çıkarılıyor.

Firma ilgililerin ifadesine göre: Bu branşta yurdumuzda isim yapan İstanbul ve Adana tesis bakımından ileridir. Ancak buradaki işçiliğin daha kaliteli oluşu bu iki vilayetten daha temiz ve dayanıklı iş çıkarmalarında başlıca rolü oynuyormuş.

Fotoğraf: Gaziantep’te yapılmakta olan bir karoser

(Devam Edecek)