TÜRKİYE’de Almanya gibi çalışan yalnız Gaziantep vardır… Fakat Gazantepliler omuz zoruna, bilek gücüne dayandıkları kadar, bilgiye ve tekniğe de dayanarak iş yapsalar, daha az zamanda daha çok ve daha verimli sonuç elde ederler.”

Bu sözleri ben söylemiyorum. Gaziantep’e gelen Alman turistler söylemiş. Bana, bir Gasiantepli nakletti.

Önce şaşırdım. Kulaklarıma inanamadım. Gaziantep'te gördüğüm sanayi gelişmeler karşısında, böyle bir iddia gülünç geldi bana. Fakat sonradan muşahade ettim ki: Alman turistler,önemli bir noktaya parmak basmış, büyük bir gerçeği dile getirmişler.

GAZİANTEP'TE KİLİMCİLİK

Gaziantep’in tarihi bir el sanatı vardır: Kilimcilik. Diğer sanat dallarına paralel olarak, kilimcilik de büyük çapta gelişme kaydediyor bu kentte. O kadar ki, bütün dünyanın bildiği, hattâ filmler de bile seyrettiğimiz, Amerikan filmlerinin dekor eşyası arasında yer aldığını bildiğimiz Gaziantep kilimleri, bugün yerini, kat kat iyilerine, tüysüz halı denilen kilimlere terkediyor. Bir el sanatının yerini fabrikasyon kilimcilik alıyor.

Gaziantebe bu defaki gidişimde, kilimcilik alanındaki gelişmeleri enine boyuna inceledim. Konuya, ilkel el tezğâhı ile kıl kilim işleyen bir kilimci ile konuşarak girdim. Türktepe semtinin eteğinde bir kilimci ustası, Mehmet Güldal, sorularıma cevap vererek bana şunları söyledi:

Sabahleyin, gün doğmadan tezgâha giriyorum. Taa akşam ezanına, gün batana kadar tezgâhtan çıkmamasına çahşıyorum. Bu kadar zaman zarfında azami sekiz dokuz metre kilim işlerim. Yevmiyem 12-13 liraya gelir ancak. Zâten ben bunları sipariş olarak işliyorum… Bunlar kıl kilim değil. Bunları çabuttan örüyoruz. Kadınlar evlerinde eskimiş elbise parçalarını kesip, şerit hâlinde bana getiriyorlar. Ben de onları büktürüp ip haline getirdikten sonra kilim yapıyorum. Ama kazancım aynı. Öbür “Antep kilimleri” kıl ipten örülür. Kazanç onlarda da değişmez. Bu iş rağbet eden de pek kalmadıya... Motorlu tezgâhlar çıktı çıkalı eski “Antep kilimciliği” öldü. Şimdi herkes motorlu tezgâhlarda kilimciliğe başladı… Onda kazanç bundan fazla…”

Mehmet Güldal, kanaatkâr bir sanatkâra benziyordu. Kazancı az da olsa onunla yetiniyordu.

Ben, Mehmet Güldal’ı tezgâhı ve kilimleri ile haşhaşa bırakarak, bir başka kilimcinin, bir kilim toptancısının. Kâzım ve Abdülkadir Tümer kardeşlerin mağazasına gittim.

KİLİM ÇEŞİTLERİ

Aynı zamanda imalâtçılık da yapan Tümer kardeşler, kilimcilik konusun da bana şu bilgiyi verdiler:

- 1960 yılından sonra Gaziantep kilimciliği bir “el işi” olmaktan çıkarılıp, motorize edildi. El işi tezgâh sayısı, 1960 yılından önce üçyüz kadar vardı. İhraç az olduğu İçin, bu tezgâhlardan çıkan kilimler oldukça çok gibi görünüyor ve göze çarpıyordu.

Çünkü: İhracın yanısıra talep de az oluyordu. Şimdi elişi tezgâhların sayısı bir hayli azaldı. Bu gidişle de tamamen tükenecek. Zira, elişi tezgâhların yerini bugün motorlu kilim tezgâhları almaktadır. Bugün Gaziantepimizde ikiyüz kadar motorlu kilim tezgâhı mevcut. Bunların sayıları her geçen gün biraz daha artıyor. Bu işi yapan imalâtçıların birden beşe kadar motorlu tezgâh var.Motorlu tezgâhta hem imalât fazla, hem de kazanç. İlkel kilim tezgâhlarında çalışan işçilerin en “kabadayısı” onbeş lira yevmiye alır. Bunların içinde yedibuçuk lira kazananlar da çok olur. Halbuki motorlu tezgâhta kırk liradan, elli liradan eksik yevmiye alan işçi yok. Elişi kilim tezgâhlarında, taraklı, üç göbek kırmızı iki göbek boz, göbek kırmızı, beş göbekli, atom göbek, karagözlü, gibi kilim-nakış ve çeşitleri çıkarılır. Bugün motorlu tezgâhlarda bunların daha güzelleri imâl ediliyor. Meselâ: Ankara, İstanbul piyasalarında 12 liradan yüz liraya kadar “Antep kilimleri” satılır. Tabii bunlar, en, boy, işçilik ve malzemelerine göre değişir. Ankara’da İstanbul'da elli liraya satılan kilimler, burada yarı fiatınadır. Motorlu tezgâhlar, yani bugün Gaziantep’i de mevcut ikiyüz kadar motorlu kilim tezgâhı, eskinin ikibin elişi tez gâhından beş misli fazla iş çıkarıyor. Ancak, bu arada bir el sanatımız daha yavaş yavaş tarihe karışıyor, ölüyor.”

TÜYSÜZ HALININ HAM MADDESİ

Tümer kardeşler verdikleri bilgiye şöyle devam ettiler:

“-Halen Gaziantep'te “tüysüz halı” dediğimiz kilimin ticaretini yapan şahıs yüzden fazladır. Bir o kadar da imalâtçısı vardır. Gaziantep ve Türkiye için iyi bir gelir kaynağıdır bu iş. Bu kilimlerin ham maddesi de bulunmayan veya temini güç şeyler değildir. Eski giyim eşyası toplanıyor. Fabrikada ip haline getiriliyor. Ve biz onları fabrikasından alıp kilim imâl ediyoruz. Yalnız bir husus var ki, motorlu tezgâhlardan çıkan kilimlerin boyları arzu edildiği kadar uzun yapılabiliyor; fakat, genişliğinden fazla olmuyor. Fiyatlarına gelince: Tüysüz halıların fiatları 75 lira ile 100 lira arasında değişir. Tabii bunda da malzeme, emek, işçilik ve en, boy rol oynar. Bunlar yünlü veya pamuklu olabildiği gibi, karışık da işlenebilir. İşte büyük şehirlerin sokaklarında dolaşarak “eski giyim eşyası alırım” diye bağıranlar, aldıkları eşyayı götürüp fabrikalara satıyorlar. Fabrikalar onları toplayıp ip haline getiriyor. Biz de alıp kilim ördürüyoruz...”

ASIL ÖNEMLİ NOKTA

“-Ancak çok mühim, Gaziantep kilimciliğinin istikbali ile alakalı bir husus var ki, asıl üzerinde durulmağa değer. Halen Gaziantep’te imâl edilen kilim miktarı, Türkiye'nin ihtiyaç kapasitesini aşmaktadır. Bu yüzden imâl olunan kilimlerin çoğu elimizde duruyor.

Bu mühim hususu gören bazı kilim imalâtçıları harice kilim İhracı imkânlarını araştırdı. Ve yanılmıyorsak. Suudi Arabistan’la özel temaslar yapıldı. Fakat, imalâtçılarımız, malın kalitesini günden güne düşürdükleri ve piyasaya hileli mal sürdükleri için, Suudi Arabistan, Gaziantep kilimleri yerine, Yuğoslavya malı kilimleri tercih etti. Onlar da aşağı yukarı emsâll kilimler. Üzülerek söylemek lâzım ki, bugün Suriye, ÜrdünLübnan ve benzeri ülkeler, Gaziantep kilimleri almak istemiyorlar. Maalesef bazı meslektaşlarımız “yün kilim” diye karışık veya işçiliği zayıf olan kilimleri satmak istediler. Hakikat meydana çıkınca da mesleğimiz lekelenmiş oldu. Halbuki bir kısım esnafın imâl ettiği kilimler çok güzel, hatta halıyı bile aratmayacak hususiyette. Yine de müşteri malın iyisini, kötüsünü bizden iyi biliyor ve bundan zarar görenler, piyasaya hileli kilim çıkaranlar oldu.

Tümer kardeşler son sözü şöyle söylediler:

“-Bu tarz çalışma, yani piyasaya hileli mal sürme böyle devam ettiği takdirde, motorlu tezgâh sayısı otomatikman azalacak, satış düşecek ve tüysüz kilim malâthanelerinin çoğu kapanmaya mahkûm olacaktır. İşte, tarihi “Antep elişi kilimciliğini” öldürme pahasına geliştirmeğe çalıştığımız tüysüz halı sanayiinin istikbâli bugün için bu durumdadır...”

İlgililerin dikkatini çekeriz.