Kavaklık mesiresi Gazianteb'in en eski mesirelerinden biridir. Çok eskiden bu saha geniş bir meydanlık, ağaçlı bir yermiş. Türk orduları burada konaklayıp istirahat ettikten sonra yollarına tekrar devam ederlermiş. Yavuz Sultan Selim Mısır'ın fethine giderken burada konaklamış. Dördüncü Murat Bağdat seferine giderken gene burada konaklamış olduğu söylenir. Buradaki sahada bol sular, pınarların sularından ağaçların koyu gölgelerinden faydalanırlarmış. Beylik meydanı, Değirmiçem denilen yerdeki bağların bulunduğu yerlerde Romalılar devrine ait hamam harabeleri, su yolları bulunduğunu görenlerden dinlemiştim, sonra kavaklık dediğimiz yerde kavak ağaçları, bahçeler, bostanlar yetiştirilmiş, kavaklık kelimesi adını buradan almıştır. Şimdi ise burası söğüt ağaçlarıyla bezenmiş bir mesiredir. İlkbahar ve yaz, sonbaharda herkes buraya sahre yapmaya giderler. Mevsime göre çeşitli meyvalar, sebzeler ve buna benzer şeyler satılır. Esnaf haftanın belli günlerinde kavaklıkta toplanıp esnaf sahrası yaparlar, kazanlar kaynar, yemekler pişirilir. Kebaplar pişer çiğ köfteler yoğrulur.

Kavaklıktan geçen Alleben deresi şehrin batı kuzeyine yakın olan (Sof) dağındaki pınarlardan gelir. Bir zamanlar (simavin) köyünde Baş değirmen ve şehre yakın olan (Kadı Mahir) efendinin adını taşıyan su değirmenleri vardı. Sof dağındaki (Gerdek pınarı) meşhur bir sayfiye yeridir: Vaktiyle Amerikalı doktor (Şapırt) burada yayla yapar, çeşitli ilâç yapılacak otları toplar ve av avlarmış. Yüzlerce yıl önceleri Sof dağında kaplanlar, sırtlanlar yaşarmış.

Anteb'in diğer mesire yerleri Başpınar, Nurgana köyünde Kalaylı Pınar, Dutlukta Kazgöz, Esenbek, Kahreli Pınarı gibi ağaçlı yerler vardır. Tarihi olan Esenbek suyu yer altı bir kanalla Anteb'in Şehreküstüdeki Esenbek Camisine getirilmiştir. Bir kaç yüz yıldan evvelleri dut ağaçları yetiştirilmesinden adına dutluk denmiştir. Bir zamanlar esnaflar burada sahre yaparlardı. Dutluktaki dut ağaçlarının adına (Leylengiç) dutu denir. Rengi siyahtır. Mayıs ayında dutlar silkilir küçük dut küleklerine konup satılır. Dutlukçalar külek dutu ha… siva dutu, hâ diye satarlar. Halk dutluğa sahre yapmaya gider. Dut hem taze olarak yenir, kurutulur, pekmezi çıkarılır. Dut ipekçilik için olmayıp meyvası için yetiştirilmiştir. Dutluk mevkii Romalılar devrini anlatan bir yerdir. Burada Rumi dut denilen dutta yetiştir. İri yuvarlak daneli olup ekşimsi ve boyalıdır. Boğaz ağrısına iyi gelir. Kurutulup yenir.

Antep Savaşı'nda burası Fıransızlar tarafından kırılıp odun yapılmıştı. Sonradan yeniden yetiştirildi. Antep savaşından önce Antepte dut ağaçları yetiştirilmeye başlandı. Yaprakları keçi böceği denilen böceklere yidirilip ipek kozaları alınıyor ve ipeklerden entarilik çitari. Arap dudağı denilen dokumalar işleniyordu bu sebepten şimdiki lisenin yerinde bir (Darulharir-ipekçilik okulu yapıldı) Müdürü Akif bey adında değerli bir ilim adamıydı. Halep ziraat okulu müdürlüğüne tayin olundu.

Anteb'in su aşağısı denilen yerinde Humanız mesiresi vardır, akar bol suyu olduğundan bağ ve bostanları çoktur. Eski adı (Humanza) imiş Roma devrini anlatan bir ismi taşımaktadır. Belediyemiz burada mezbaha tabak hane yaptırdığı gibi ayrıca Burç Şaraphanesi Fabrikası kurulmuştur. Bundan başka Gazinoları dükkânlarda yapılmaktadır.

Şehre 10 kilometre mesafede Dülük köyünde Karpuzatan suyu akar tarlaları bahçeleri suladığı gibi Karahüyük, Etebek, Bedirköylerinin tarlalarında sular. Yaz günlerinde Karpuzatanda şehir halkı sahre yaparlar. Suyu boldur, hiç kurumaz. Eski zamanlarda bu suyun etrafı elma, ceviz, çam ve başka ağaçlarla dolu imiş. Yabani ördekler, leylekler domuzlarda yaşarmış. Bundan 60 yıl önce dağlarda (Ceylan) yaşıyormuş. Büyük kar dediğimiz Rumi 1326 yılında yağan kar ve soğuklardan bu ceylanlar aç kalıp telef olmuşlar.

Gaziantep’te sonbahar uzun sürer. Herkes sararmış ağaç yapraklarının dökümünde (Hazel) denilen yaprakları tepeliyerek kır gezintileri yaparlar. Sonbahar ayların satıcılar arabalardadağlar meyvası alıç, nar, taze ben fıstık diye satış yaparlar. Lahmacunlar, kebaplar pişirilir, çiğ köfteler yoğrulur türlü yemekler yapılır. Yem yeşil çimenler içinde açan son kır çiçekleri (vahvah) denilen sarı zambaklar görülür. Herkes temiz kır havası alır.